CHP Genel Baþkaný Kemal Kýlýçdaroðlu,‘..baþörtüsü sorununu da biz çözdük..’ dedi.. Þaka yapmýyorum.. Tarihsel olarak baþörtüsünü soruna dönüþtüren partidir CHP… Ama onun baþýndaki isim, ‘bu sorun çözüldüyse bunu da biz çözdük’ diyor… Bakýn þunu anlarým.. “…Biz Ecevit gibi,‘bu hanýma haddini bildiriniz’ falan demedik..” der Kýlýçdaroðlu, anlarým… Karþý durmadýk da o yüzden çözebildi iktidar’ der, bunu da tartýþýrýz.. Ama Sayýn Kýlýçdaroðlu, doðrudan kendisinin çözdüðünü söylüyor.. Ýlginç.. Bir an için yanlýþ anladýðýmý varsayýyorum. Demiþ olsun ki Kýlýçdaroðlu; ‘hükümetin bu anlamda elini kolaylaþtýrarak yapýcý bir rôl oynadýk..’ Eðer öyleyse, gelin açalým kara kaplý defterin sayfalarýný.. Tarih 13 Ocak 2008… Yer; Ýspanya.. Recep Tayyip Erdoðan, Ýktidarýnýn ilk günlerinden beri karþýlaþtýðý o malum soruya yeniden muhatap oldu..‘..baþörtüsü siyasi bir simge midir?..’ Verdiði cevap; “…Velev ki bir siyasi simge olsun. Simgelere bir yasak getirebilir misiniz? Özgürlükler noktasýnda dünyanýn neresinde böyle bir yasak var?..” Ýþte bu sözüyle birlikte Türkiye’de gündem bir anda kýlýk-kýyafet hürriyetine döndü.. Bir kaç gün tartýþýldýktan ve piþirildikten sonra Milliyetçi Hareket Partisi teklifi verdi.. Anayasa’nýn 10 ve 42. maddelerinde yapýlacak minik deðiþikliklerle üniversitelerde baþörtüsü yasak olmaktan tamamen çýkmýþ olacaktý.. Yasa deðiþikliðine, 550 üyeli parlamentonun 411’i ‘evet’ dedi.. CHP ise bu düzenlemeyi, 112 milletvekilinin imzasýyla, Anayasa Mahkemesine götürdü.. Baþvuruyu partisi adýna Grup Baþkanvekili Kemal Kýlýçdaroðlu yaptý.. Yüksek mahkeme, millet iradesine ipotek koydu ve düzenlemeyi iptal etti.. Diyebilirsiniz ki, partisinin bir resmi görüþü vardý, onu yerine getirdi.. Kendi fikri öyle deðildi.. Ona bakalým þimdi de.. Haziran 2010’da, genel baþkanlýðýnýn daha ilk günlerinde Ahmet Hakan’ýn programýna katýldý Kýlýçdaroðlu.. Orada, kendisine ýsrarla sorulan, “baþörtüsünü özgür býrakacak mýsýnýz?” sorusuna; “kýzlarýmýz hep baþörtüsü takacak deðiller ya, baþlarýný açtýklarý zaman sorun çözülecek” diye cevap verdi.. Hatta iki gün sonra Ahmet Hakan da Hürriyet’teki köþesinde, Kýlýçdaroðlu’nu eleþtirirken; “….‘Kýyafet yasaðý da neymiþ? Üniversite çaðýna gelmiþ insanlarýn kýyafetine devlet ne karýþýrmýþ?’ cümlelerini kurmaktan bile kaçýnýyordu…” diye yazacaktý.. Demem o ki, Sayýn Kýlýçdaroðlu, hepimiz cips yiyen insanlarýz.. Yapmayýn bunu..
Sayýn Ýnce, Eyüp Sultan’da “50 Kere” namaz kýldýðýný açýklamýþtý zaten.. Kere?.. Yani vakit deðil, rek’at da deðil.. ‘Kere’.. Bir ölçme birimi olarak neye karþýlýk geldiðini bulamadým.. Son olarak, arada bir sabah namazlarýný kýldýðýný fakat 15 yaþýndan beri her gün cuma namazý kýldýðýný ilan etti.. Elbette her gün kýlýnan cuma namazý (!) için, yapýlacak bir kamyon espri var.. Ki zerre acýmam, yaparým normalde.. Ama arz edeyim, artýk bu namaz fotoðraflarý, ‘oruçluyum’ göndermeleri, ‘dua eder gibi çek panpa’ pozlarý falan kabak tadý vermeye baþladý.. Yol yakýnken vazgeçse fena olmaz. Demedi demesin..
Bir oksimoron durumdan söz edeceðim size.. HDP’nin Cumhurbaþkaný adayý Selahattin Demirtaþ, propaganda konuþmasý için TRT’ye kayýt verdi.. Cezaevinde yapýlan çekim, teknik düzeltmeler dýþýnda noktasýna virgülüne dokunmadan ekrana yansýtýldý. Orada bir siyasi baský sonucu cezaevinde olduðunu anlattý. Cumhurbaþkaný’na ‘kof Kabadayý’ dedi.. “..otoriter, baskýcý, demokrasiden kopmuþ bir ülke..” dedi.. TRT’de.. “..Bir korku ve istibdat rejimi..” falan… “..Biz Denizdik, biz Mahirdik, biz Hüseyindik; sürgünde Ahmet Kaya, cezaevinde Yýlmaz Güneydik..” “TRT’yi de adaletsiz ve haksýz uygulamalarýndan dolayý eleþtirdiðimi, bunlarý yapan yöneticilere hakkýmýzý helal etmediðimi belirtmek isterim” gibi þeyler söyledi.. TRT’de dedi bunlarý.. Diyeceklerim bundan ibarettir.