Baþörtüye ‘kýnamadan’ öte yaptýrým yok

Geçen hafta kaleme aldýðým “Öðretmenler baþörtülü olarak okullara girebilir” ve “Kod adý: 657” baþlýklý yazýlara gelen tepkiler beni dahi þaþýrtacak nitelikte.

Milli Eðitim Bakaný Ömer Dinçer’in aðzýndan yazdýðým “kýlýk kýyafet yönetmeliðinde ki baþý açýk ibaresi, öðretmenleri, personeli, idari görevlileri ve hizmetlileri kapsamýyor” açýklamasýna hala tepkiler gelmeye devam ediyor.

Kamu personelinin kýlýk kýyafetine iliþkin yönetmeliðin bu kadar abartýlmamasý gerektiðine dair yazdýðým yazýya “Kanun koyuculardan daha mý iyi biliyorsun, sallama!” minvalli tepkilerden sonra anladým ki... Burasý Türkiye ve bu tuhaflýklar ülkesi bizleri de ilginçleþtirmiþ. 

Demem odur ki, vatandaþlar olarak ülkemizi bulmuþuz!

Ancak benim yine de Anayasada yeri olmamasýna raðmen birkaç hasta ruhlu adamýn 1982 darbesinden sonra kamu personelinin kýlýk kýyafetini düzenleyen yönetmeliðe koyduðu saçmalýklarýn peþini býrakmaya hiç de niyetim yok.

Aleme ibretlik kýlýk kýyafet yönetmeliðini ve bu yönetmeliðe uyulmadýðý takdirde “ceza”sýnýn ne olduðunu bilen var mý aranýzda?

Eminim ne yönetmeliði baþtan sona okuyan ne de hiçbir hukuki gerekçeye dayanmayan cezasýnýn ne olduðunu bilen vardýr aranýzda...

Erkek memurlarýn býyýklarýn tabii býrakýlýp üstten ne kadar kesileceðinden, uzunluðunun üst dudaðý geçmemesine, kadýnlar için ise saçlarýn nasýl topuz yapýlacaðýndan nasýl taranacaðýna kadar ve kadýn-erkek tüm memurlarýn “baþlarý daima açýk olacak” saçmalýðýndan, týrnaklarýn her daim temiz olmasý gerektiðine kadar düzenleyen bir yönetmelikten bahsediyorum.

Kamu personelini dünyanýn sonuymuþ gibi korkutan “saç, sakal, týrnak, ayakkabý” yönetmeliðine uyulmadýðý zaman ne oluyor peki:

Birinci de UYARI alýyorsun... Ýkinci de KINAMA alýyorsun... Üçüncü de yine KINAMA ve böylece devam ediyor... Baþka da bir yaptýrýmý disiplini yok...

Yok aslýnda diyorum, biz hakkýmýzý arayýp sormadýðýmýzdan olsa gerek, 28 Þubat darbecileri de kafalarýna göre “kamu personelinin kýlýk kýyafetini düzenleyen yönetmelik” için el yükseltip “iþten atýlsýn” buyurmuþlar. 

Hiçbir hukuki gerekçeye dayanmadan, nasýl olsa bu ülkede birisi çýkýp da “yassak” dedi mi akan sular duruyor “neyin neden ve niçin” yasak olduðunu araþtýrma gereði bile duyulmuyor. Çýkýp “x bakanýn açýklamasýna göre” o yassak bildiðiniz yasak deðil diyorsunuz... Baþörtüsüyle iþyerine giden bir devlet memuru “uyarý-kýnama-kýnama” bu þekilde devam eder ancak ne iþten atýlma ne de baþka haklarýný kaybetme sebebi deðil... Nokta.

Gelelim madalyonun öteki yüzüne.

***

Hukukçu deðilim ancak bana asýl tuhaf gelen ise Anayasanýn bilmem kaçýncý maddesi, bilmem hangi kanunun kaçýncý maddesine göre Yüksek Mahkeme’nin baþörtüsüne özgürlük yolu açacak kararý verebilmesi için “iç hukukun tüketilmesi, zaman aþýmý süresinin geçmemiþ olmasý” gibi bir sürü gerekçelerin gösterilmesi...

Tuhaflýða bakar mýsýnýz, Anayasa Mahkemesinin bir temel hakký güvence altýna almak, bir temel hak ve hürriyet gaspý olarak gördüðü yasal düzenlemeyi ortadan kaldýrmak için “yeniden” bir hak ihlalinin olmasýný bekliyoruz.

Sizce de komedi deðil mi?

Hepimiz bilinç altýna bunu yerleþtirmiþiz. Sanki Anayasa Mahkemesinin bütün kararlarý hukuka uygunmuþ gibi, sanki Anayasa Mahkemesi bütün kararlarýnda adý geçen yasal düzenlemelerle kendisini baðlý hissederek karar vermiþ gibi. Ýstesem ben de Anayasa Mahkemesi gibi bir sürü gerekçe icat edebilirim. Ýstesem ben de bunun mevzuat açýsýndan uygun olmadýðýna ikna edecek argümanlar üretebilirim.

Ama ben Anayasa Mahkemesinin kanunlarý ya da mevzuatý deðil, bireylerin, vatandaþlarýn, bizlerin temel hak ve hürriyetlerini koruyan güvence altýna alan ve insan haklarý odaklý çalýþan bir yüksek yargý organý olduðuna inanmak istiyorum. Yani bir anlamda Türkiye’nin normalleþtiðini Anayasa Mahkemesi kararlarýndan da okumak istiyorum.

Anayasa Mahkemesi bunu yapabilir mi? Yapabilir, yapmalý. Daha önce yaptý. Baþka kararlarýnda kendisini zorladýðý kadar þimdi çaba gösterse eminim bunu yapabilir. Kendisini aklamak, namusunu kurtarmak için bunu yapmalý. Týpký baþörtüsüne özgürlük olarak bilinen Anayasa deðiþikliklerini iptal ederken kendisini zorladýðý kadar þimdi zorlasa rahatlýkla yapabilir. Ya da 367 kararýnda olduðu kadar kendisini zorlasa mesela.

Anayasa Mahkemesi eðer isterse temel hak ve hürriyetler için zaman aþýmý süresini gerekçe göstermek hukuk devleti ilkesine aykýrýdýr diyebilir. Ya da baþörtüsünün yasaklanmasý laiklik ilkesinin ihlali anlamýna gelir, o yüzden bir an önce bu yasak kalkmalýdýr diyebilir. Ben hukukçu olmadýðým için ancak bu kadar gerekçe üretebiliyorum. Ama deðiþtiðini ve artýk özgürlükleri korumayý esas alan bir insan haklarý mahkemesi olarak çalýþacaðýný ümit ettiðim Anayasa Mahkemesinin çok deðerli hukukçularý çok daha anlamlý ve oturaklý gerekçeler üretebilirler.

Yarýn Söz Bitmeden’e Prof. Dr. Mustafa Þentop’u konuk ediyorum Anayasa Mahkemesi ve bireysel baþvuru hakkýný,  kýlýk kýyafet yönetmeliðini konuþacaðýz...Benim bu 657 saçmalýðýnýn peþini býrakmaya hiç niyetim yok.