23 Nisan...
19 Mayýs...
30 Aðustos...
29 Ekim...
Baþka bir ulusa nasip olmayacak milli bayramlarýmýz.
Her bayramda olduðu gibi bu bayramda da genci yaþlýsý, çocuðu çoluðu sokaklarda.
Ellerinde bayraklar, büyük bir coþku ve heyecan içinde alana gidiyorlar.
Peki Ýstikamet....
Coþkuyu ekranlara taþýmak isteyen muhabirler ellerinde mikrofon soruyorlar;
"Sevinç dolusunuz, gururlusunuz, coþkulusunuz..."
Gençler heyecanla haykýrýyor;
"Evet.... Bugün çok büyük bir gün."
Tamam diyorsun içinden, iþte Türk gençliði bu. Milli bilinçle bayramýna, 30 Aðustos'una, 19 Mayýs'ýna, 23 Nisan'ýna sahip çýkýyor.
Ancak ikinci soruyla yýkýlýyorsun.
"Neden büyük bir gün, nedir bugünün önemi."
Hepsi bir aðýz baðýrýyorlar.
"Tarkan konseri var."
Haydeeee!
Bütün hepsi bu mu?
Evet.
Maalesef acý ama gerçek bu.
Belki içlerinden günün tarihi önemini hatýrlayan birkaç kiþi çýkar ama onlarýn söyleyecekleri de papaðan misali basmakalýp bir iki cümleden öteye geçmez.
Nedir 23 Nisan?
"Atamýz bu bayramý biz çocuklara armaðan etti."
Nedir 30 Aðustos?
"Düþmanlarý yurdumuzdan kovduk."
Ötesi yok.
Zaten dýþ güçlerin hedefi, istediði tablo tam da buydu.
Hedeflerine ulaþtýlar.
Peki Bizim Hedefimiz...
Bizim hedefimiz elbette oyunu bozmak olmalý.
Bizim yapmamýz gereken elbette tuzaklarý yerle bir etmek olmalý.
Bunlarý yapmak için de büyükþehir belediyeler olarak milli günümüzü sadece o gün deðil bir hafta boyunca kutlamalý ve o hafta süresince bütün ilçe belediyelerini seferber etmeli, en iyi akademisyenleri, en iyi tarihçileri, en ünlü bilim adamlarýný getirerek, günün anlam ve öneminin anlatýldýðý konferanslar, paneller düzenlemeli, tiyatrolar, filmler belgeseller gösterime sunmalýyýz.
Ama nerde öyle bilinç, nerde öyle niyet...
Ýþin Aslý Baþka...
Belediyelerimiz bunlarý yapmak yerine düzenledikleri konserlerle, içi boþ etkinliklerle, günü sulandýrarak, iþi eðlenceye dökerek o güçlerin deðirmenine su taþýmakla meþguller.
Peki bu konser iþleri hep mi zarar hiç mi kârý yok.
Olmaz mý...
Elbette bu iþlerinde bir kârý var ama bu kâr millete ya da devlete deðil bu iþleri organize edenlere var.
Unutmayýn ki en iyi yolsuzluk bu tür faaliyetlerde yapýlýr, en iyi takla bu tür astronomik rakamlarda atýlýr.
Peki bu iþin zararý kime yazar?
Bu iþin zararý; paralarý çarçur edilen millete, bu kurumlardan SGK alacaklarýný alamayan devlete yazar.
Ankara Belediyesine ait SGK borcunun 2024 Eylül ayý itibarý ile 8,8 milyar TL. olduðunu hatýrlatarak yazýmý sonlandýrayým.