Bu yazýya birbiriyle alakasýz gibi görünen ama þu günleri anlatan ve aslýnda bu anlamda ‘üçüz’ sayýlabilecek üç haberle baþlamak istiyorum. Birincisi çarþamba günü Çin Merkez Bankasý, Çin’in doðrudan yuan-sterling ticaretine baþlayabileceðini duyurdu. Ýkincisi Ýran Cumhurbaþkaný Ruhani, resmi twitter hesabýndan þu açýklamayý yaptý; ‘Irak’ta sünniler, þiiler ve kürtler terörizmi yenmek için tümüyle hazýrdýr. Ýran ulusu, onlarýn kutsal mabedlerini koruyacaktýr; onlar yalnýz deðil.’ Üçüncü haberimiz ise þu: Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakaný Taner Yýldýz, IÞ’Ý’D’in rafineri kenti Beyci’yi iþgal etmesinin ardýndan þu açýklamayý yaptý; ‘Beyci’deki son durumla birlikte Irak’ýn genelinde iþlenmiþ petrol ürünleri açýðý oluþacaktýr. Irak’ýn ve K.Irak’ýn bunu Türkiye’den talep edebileceðini öngörüyoruz.’ Ve Irak Kürt Yönetimi, Kerkük petrol alt yapýsýný doðrudan Türkiye’ye baðladý...
Sistemik sorunlarý anlatan haberler
Þimdi bu üç haber size çok sýradan gelebilir; çünkü Çin-Rusya gibi ülkelerin artýk dolarla ticaret yerine yerel paralara yöneleceðiz açýklamalarýný, yerel paralarýn hatta mahsup ve takasýn geçerli olacaðý özel kliring birliklerinin kurulmakta olduðunu, þu kriz süresince defalarca okuduk. Sonra Ýran’ýn bu tür ‘reel-politik’ açýklamalarýndan da gýna geldi. Nihayet, tamam Taner Yýldýz böyle diyor da Türkiye’nin elinde bir tek doðru dürüst rafineri var; SOCAR’ýn rafinerisi yolda, kapasite belli diye düþünüp bu sonuncu haberi de atlayabilirsiniz. Ama inanýn böyle deðil ve bu üç haber bize çok þeyi anlatýyor. Ve bu üç haber ‘üçüz.’
Þöyle baþlayalým; Çin’in bu açýklamasýný, Rusya ve Çin’in büyük enerji anlaþmasý ile birlikte okuyun ve buna Ýngiltere’nin býrakýn Euro Bölgesi içine girmeyi, AB’den de çýkabileceðini -resmen- açýklamasýný ekleyin.
Para Sistemi çöküyor...
Ýngiltere’nin AB’den ayrýlmasý, AB’yi durdurur ve Euro’nun rezerv para tartýþmasýný iyice gündeme getirir. Ama Euro tek baþýna bir rezerv para deðil, Bretton-Woods sisteminin bir parçasý ve bu sistemin temel para birimi olan dolara sýrtýný dayýyor. Dolarýn tek baþýna sistemi sirküle etmesi doksanlarýn baþýndan itibaren fiili olarak imkansýz hale gelmiþti ve bundan dolayý, sistemin yürütücüleri, daha piþmeden Euro’yu fýrýndan alýp doksanlý yýllar bittiðinde servise koydular. Ýþte bundan dolayý Çin’in dolara dönük ticari hacmini azatmak istemesi belki haber deðildir ve bu, defalarca Çinli yetkililerce dile getirilmiþtir ama dolar yerine Euro deðil de sterling’i telaffuz etmeleri çok önemli bir ekonomi haberidir; çünkü bunun acil siyasi sonuçlarý da vardýr. Öncelikle bu adým, dolara ve onun 2000’li yýllardan beri tamamlayýcýsý olan Euro’ya dayalý para sistemini sterlingle aþar görünür ama gerçekte iki ayaða dayalý rezerv para sistemini felç ederek, merkez bankalarýnýn para politikalarýný etkinsizleþtirip, kýsa dönemde, sistemik sorun çýkarýr.
Ýkincisi, dolarýn ticari iþlemler için talep edilir olmaktan çýkmasý, ABD’nin yüksek dolarla yola devam edemeyeceði anlamýna gelir; çünkü ABD’nin dýþ ticaretten kaynaklý açýklarýný kapatmak için, daha fazla ihracata ihtiyacý vardýr; bu da deðerli dolarla olmaz; dolar gerçek deðerine gelmelidir... Ancak dolarýn gerçek deðerine gelmesi demek Euro Bölgesi’nin bütün dengelerini bozar ve Almanya’dan baþlayarak AB’yi bitirir. Þu andaki Euro/Dolar paritesi aslýnda bu durumu anlatan çarpýk -gerçek fiyatlamayý yansýtmayan- kriz deðeridir.
Üçüncüsü, dolarýn Çin gibi ülkeler tarafýndan talebinin azalmasý demek, ABD-Çin ‘dehþet dengesi’nin’ bozulmasý demektir, ki bu da çok büyük bir sistemik sorundur, ki zaten bunun siyasi sonuçlarýný görmeye baþladýk; örneðin IÞ’Ý’D saldýrýsýna ve daha öncesinden Esad’ýn kimyasal kullanmasýna raðmen ABD’nin kesinlikle müdahale etmeyeceðinin iþaretini vermesi bunun en yakýn iki sonucudur.
Sistem, çok büyük açýklar vermeye baþladý
Ve sistem çok büyük açýklar vermeye baþlar; adeta açýk yaralar, özellikle yapay olarak yaratýlan, Irak gibi, ‘ulusal bütünlüklerde’(!) çýkmaya baþlar ki, IÞ’Ý’D tam böyle bir þeydir.
O zaman tam burada, eskiden Avrupa ve ABD tarafýndan baskýlanan, diktatörlüklerle yönetilen ve içe kapanan ülkeler bu boþluklarý, þimdiye kadar yaptýklarýnýn tam tersini yaparak, doldurmaya baþlarlar ki, iþte Ýran’ýn Ruhahi ile yaptýðý tam budur ve Ruhani’nin Þiiler dýþýnda Sünnileri de anmasý bunun iþaretidir. Öte yandan Türkiye’nin de bölgede enerji ve pazar iddiasýnýn yukarý çýkmasý ve enerji kaynaklarýný dünyalaþtýrmak istemesi bütün bunlarýn sonucudur. Ýþte Türkiye, Enerji Bakaný Yýldýz’ýn dediði gibi, enerjide hem ihracat hem ithalat hem de yatýrým yönüyle bölgeye dahil olacak. Bölgede açýða çýkmakta olan enerji kaynaklarýný kendi ticari yollarý ile dünyaya arz edecek ve yine açýða çýkan enerjiyi yeni yatrýmlar yaparak iþleyip satýlacak meta haline getirecek.
Bu, hiç þüphesiz, Türkiye’nin sýnýrlarýný aþan bir sermaye geniþlemesi anlamýna gelir. Ama bütün mesele de tam buradadýr ve Cumhurbaþkanlýðý seçimi ve onun ‘çatý adayý’ dahil bütün hepsi bu ‘meselenin’ etrafýnda döner.
Nefret edilen üç adam...
Muhalefetin tümüne bakýn -Kürt muhalefetinin bir kýsmý dýþýnda- onlarý bir çatýya toplayan, tekrar içe kapalý-kavruk bir Türkiye’ye dönüþ isteðidir.
Bütün bunlarýn tamamý bundan dolayý üç adamdan nefret ediyor, Erdoðan, Davutoðlu ve Fidan...
Dün Çatý Adayý Monþer Beyefendi’nin demeçlerini izledim ve geçen gün yazdýðým yazýnýn ne kadar haklý olduðunu gördüm... Þöyle yazmýþtým: Cumhurbaþkanlýðý seçiminin, geleneksel sað ile solun, ‘ilerici’(!) ile muhafazakarýn yarýþý olmayacaðýný, Huntington’un çocuklarý ile Akif’in, Nazým’ýn nesli arasýnda bir yeni Türkiye kurma savaþý olduðunu bu halk farketmiþti.
Ancak Suud finanslý, Anglosakson akýllý bu çatý aday’dan baþka çareleri de yoktu; çünkü bu onlarý en iyi konsolide edecek belki de tek kiþilikti...’
Evren’in müebbet yediði gün...
Evet aynen böyleydi ve Kemalizm’le Batý’nýn darbeci ‘liberalizmini’ dini(!) kisveyle birleþtirme gayreti idi tam da bu (þu kemalizmin kazanýmlarý vurgusunu Evren’in müebbet yediði gün kullandý çatý adayý...) Yani Türkiye’nin tam seksen yýldýr oturduðu yerde oturmasýný, 19. ve 20. yüzyýlarda bu ülkede ve bu büyük uygarlýklarýn coðrafyasýnda, uygarlýklar yaðmalanýlarak, yoksullarýn kanýyla kurulan Batý egemenliðinin ve buraya dayalý yerli oligarþik diktalarýn devam etmesi gerektiðini söyledi gözümüzün içine bakarak... Ýþte þimdi size üç ayrýntý haber yakalayýp anlattým gerçeði... Ama her gün böyle onlarcasýný bulabilirsinuz. 19. ve 20. yüzyýldaki egemenlikler bitiyor. Bölgede üç büyük eksen devlet var; Rusya, Ýran ve Türkiye... Rusya ve Ýran hem doðularýna hem de batýlarýna dönük çok ciddi inisiyatif alýyorlar ve yüzyýllýk stratejiler oluþturuyorlar. Türkiye yine geç kalýyor, çünkü Türkiye, ne yazýk ki, içeride çelme yiyor.