Kötü bir rüya gördüðünde hemen uyanmak ister insan... Nereden dolandýysa dilimize, kötü bir rüya olmaz, kabustur aslýnda onun adý ya neyse...
Görüp de hatýrladýðým hiç bir rüya yok ama günlerdir uyanmak istemiyor bir yaným.
Daha yüzümü yýkamadan elimi cep telefonuna atmak, sonra haber sayfalarýný açmak ve ben uyurken yaþamlarýný yitirmiþ gencecik insanlarýn haberleriyle güne baþlamak istemiyor caným ama el mecbur baþlýyorsun iþte...
***
Günün ilk haber bülteni, sonra gazete sayfalarý.
Aklýma hep kötü anýlar geliyor.
Reyting savaþýnda bir adým önde olmak için þehit anneleri ve eþlerinin çýðlýklarýný doðal efekt sesi olarak açan, devrik cümlelerin altýna dramatik müziklerin döþendiði ne çok bülten seyretmek zorunda kaldýk zamanýnda.
Bir babanýn oðlunun þehit düþtüðü aný öðrendiði anda bayýldýðý bir görüntü vardý.
Bir kaç dakika içinde defalarca yayýnlanmýþtý o görüntü, hala aklýmda...
Sonra baþka bir anne ve baba geliyor aklýma.
Oðullarý Güneydoðu’da askerlik yaptýðý sýrada çalan ama ses gelmeyen bir telefonun ardýndan, televizyonda oðullarýnýn bulunduðu bölgede çýkan çatýþmada iki þehit olduðu duyan bir anne ve babanýn dramý.
Þehitlerin ismi verilmeyince sabaha kadar tüm medya kuruluþlarýný arayýp, isim öðrenmeye çalýþmýþtý o anne ve baba.
Bin bir zahmetin ardýndan oðullarýnýn þehit olmadýðýný sabaha karþý öðrendiler ve 3 ay kadar sonra tek bir telefonla oðullarýnýn þehit olduðunu da öðrendiler...
***
Terör zamanlarýnda habercilik yapmak özen ister.
Genç muhabir arkadaþlarýn çoðu 90’lý yýllarý hatýrlamazlar, iyi ki de öyle.
Böyle zamanlarda insan köþelerde süren ego savaþlarýndan ya da þehit cenazeleri üzerinden yapýlan reyting savaþýndan tiksiniyor.
Ve iþin kötü tarafý batý cephesinde deðiþen bir þey yok...