"Ben ýrkçý deðilim” diye söze baþlayýp, “ama, fakat”larla devam eden bir çok cümleyi peþ peþe sýraladý. “Bizim buralarda da çoðaldýlar” dediði meselenin PKK terör örgütü ve Milli Mutabakat ve Kardeþlik Projesi ile doðrudan ilgisi vardý.
Batý illerinden bahsediyorum. Ýstanbul’dan, Ýzmir’den deðil, Bursa’dan, Balýkesir’den, Aydýn’dan söz ediyorum.
Bu illerin yerlilerinden bahsediyorum.
Batý’da milliyetçilik yükseliyor
Antalya gibi Muðla gibi büyük göç alan illerden deðil, daha küçük illerden bahsediyorum.
Buralarýn yerlilerinden bahsediyorum. Irkçýlýk yapmayý akýllarýndan geçirmemiþ insanlarýn daha önce buralara “ekmek parasý” için gelenlere kucak açarken hiç akýllarýnda olmayan “ýrkçýlýk” meselesini bugünlerde baskýn bir þekilde yaþadýklarýný gördüðüm için yazýyorum.
Bir kaç gündür yollardayým. Geçen ay doðu illerine gitmiþti bugünlerde batý illerindeyim. Aydýn, Balýkesir, Manisa, Ýzmir hattýnda hýzlý bir tur attým.
Ýzmir’i ayrý tutarak söylüyorum. Buralarý yýllardýr takip eden olarak söylüyorum, hiç bu kadar milliyetçiliðin yükseldiðini görmedim. Çok önceleri PKK terör örgütü ile Kürtler arasýna derin bir mesafe koymayý baþarmýþtý buralar. Terör örgütü ile Kürtlerin ayrý olduðunu, örgütün “bölücü, ayrýlýkçý” olduðunu düþünen insanlarýn Kürtleri dýþlamadýðýna, ötekileþtirmediðine þahittim.
Bugünlerde cümleler þöyle baþlýyor, “Bunlarýn hepsi!”
Tehlike çanlarý çalýyor.
Doðu’da ayrýlýkçý düþünceler
Doðu illerinde, özellikle Diyarbakýr, Batman, Van, Hakkari, Þýrnak illerinde kafelere oturduðunuzda dillendirilen “ayrýlýkçý ve düþmanca” söylemleri batýda Ayvalýk, Ýzmir, Bodrum, Datça gibi daha kriminal “Beyaz Türklerin” yaþadýklarý bölgelerde duyabilirdiniz.
Bu topraklarýn özünde “öteki” yoktu.
Ötekileþtirilmiþtik ama ötekileþtirmemiþtik.
Bu yüzden Kemalizmin o katý faþizan dönemleri dýþýnda ve çok nadir kýsa fasýlalarýn dýþýnda bu memlekette “Kürtler ötekileþtirilmemiþti” millet tarafýndan. (Devletin Kürtlere uyguladýðý asimilasyon, red, inkar meselesini ayrý tutuyorum. O devlet sadece Kürtlere deðil dindarlara ve baþka kesimlere de neler yaptýðýný biliyoruz.)
Konumuza dönelim. Millet dedimse topyekün Türk milleti yani ki üst kimlik olarak hepimizi Türk’ü, Kürt’ü, Çerkez’i, Laz’ý, Boþnak’ý, Arnavut’u da içine alan üst kimlik olarak Türk milleti.
Diyebilirsiniz ki “Bugün artýk Türklük de bir alt kimlik, olarak tanýmlanmýþtýr.”
Sizlerin arkaik, demode, gerici diye tanýmlayabileceðiniz düþüncelerimi bugün yine yazma ihtiyacý hissediyorum. Zira eðer bir ortak zeminde buluþamaz isek sonumuzun çok kötü olacaðý konusunda endiþem büyük.
Balkanlardan sökülüp atýldýðýmýzda...
Lime lime edildiðimiz günlerin sonunda...
Anadolu’ya sýðýnmýþtýk..!
O gün Türklüðü, “Anasýrý Ýslam” olarak kabul ettiðimizde sorunun büyük bir bölümünü çözmüþtük.
Bu gerçekliði týkýldýðý Ýmralý Adasý’ndaki bilmem kaç metre karelik mapus damýndan görebilen Abdullah Öcalan’ýn bile gerisinde kalan bu taraftaki ve öbür taraftakilere inat, “Türklük yani ki Anasýrý Ýslam” paydasý bizi hem büyük bir millet yapar hem de terörün, çatýþmanýn panzehiridir.
Abdullah Öcalan bu gerçekliði gördüðü içindir ki 2013 Nevruz’unda “Silahlar sussun, PKK sýnýr dýþýna çeklisin” dediði mektupta, ‘’Saygý deðer Türkiye halký; bugün kadim Anadolu’yu Türkiye olarak yaþayan Türk halký bilmeli ki Kürtlerle bin yýla yakýn Ýslam bayraðý altýndaki ortak yaþamlarý kardeþlik ve dayanýþma hukukuna dayanmaktadýr’’ diye cümle kurdu.
Doðusuyla, batýsýyla, kuzeyi ve güneyiyle topyekün bir Türkiye’den bahsedebilmemiz için Anasýrý Ýslam temelinde yeni bir söylem geliþtirmek zorundayýz.
Önce içimizde yekpareleþeceðiz ki daha sonra etrafýmýza söz söyleyebilelim.
Yoksa Diyarbakýr Ofis’teki cafede, “baðýmsýz Kürdistan” hayali kuran orta yaþ grubuna cevabý, “Aydýn’ýn, Balýkesir’in, Manisa’nýn naif insanlarý” verir!
Bu da memleketimiz için hiç bir felakettir..!
Apo’ya raðmen Apoculuk
PKK terör örgütünün Kandil sakinlerinden Bese Hozat diyor ki; “Önder Apo özgürleþmeden, Kürt sorunu Demokratik Özerklik temelinde çözülmeden, bu anayasal güvenceye alýnmadan silahlar býrakýlamaz.”
Anadolu’da güzel bir deyim vardýr, “Aðanýn þeyinin üzerine þey yapýlmaz” diye.
Hozat hem “önder” olarak niteliyor Abdullah Öcalan’ý hem onu ve düþüncelerini sýfýrlýyor. Zira Abdullah Öcalan “Silahlar sussun, PKK’nýn silahlý unsurlarý Türkiye’yi terk etsin” diyor, Hozat, bambaþka þey söylüyor.
Dahasý, Abdullah Öcalan Ýmralý’da ziyarete gelenlerin “Ya sizin özgürlüðünüz ne olacak” diye sorduklarý soruya, “Benim özgürlüðüm teferruattýr. Kürt halkýnýn sorunlarý çözüldükten sonra onun bir anlamý yok” anlamýnda cümle kurandýr.
Ama Bese Hozat, silah býrakma þartýný hem Öcalan’ýn serbest býrakýlmasýna, hem demokratik özerkliðin anayasal güvence altýna alýnmasýna baðlýyor.
Biz buna “kraldan çok kralcýlýk” derken, Anadolu insaný, “Aðanýn þeyinin üzerine þey yapmak” diyor.
Siz ne diyorsunuz?