Önceki yazýmda Müslümanlar’ýn her günkü korkunç yazgýlarýna dinleri aracýlýðýyla direndiklerini söylemiþtim. Belirli gruplarýn, neden din kardeþlerini Batý’yý inkara teþvik etmenin cazibesine kapýldýklarýný anlamak çok da zor olmasa gerek. Danimarka, Hollanda ve ABD’de yaþanan en son çatýþmalar esnasýnda, bu ülkelerin Müslüman vatandaþlarý þaþkýnlýklarýný sakin ve demokratik bir tavýrla ifade ettiler. Bu sýkýntýlar Ýslam’ý ve Müslümanlar’ý suçlamakla deðil, sosyo-ekonomik faktörler ile daha kolayca anlaþýlýr.
Gerçeklikle yüzleþmeliyiz. Küresel Güney’deki Müslümanlar’ýn çoðunluðunun gözünde, ABD ve Batý’nýn imajý olumsuz. Duygularýný gösteri düzenleyerek veya þiddet aracýlýðýyla ifade etmiyorlar. Tekrarlýyorum: Bu azýnlýklarýn iþi. Kökleri derinde olan bir güven yoksunluðu sürüyor. Pek çok Amerikalý, kýsa süre önceki ayaklanmalarda Arap halklarýný desteklediklerine inandýklarý için, þaþkýn haldeler. Fakat Araplar’ýn hafýzasý ve bakýþlarý daha geniþ: On yýllarca ABD, diktatörleri destekleyip korudu. Irak ve Afganistan’da durum hala kritik. Amerikan politikasý þiddetli bir düþmanlýk yarattý ve yaratmaya devam ediyor. O zaman aday olan Barack Obama’nýn verdiði sözlere raðmen hala açýk olan Ebu Garib ve Guantanamo’da, mahkumlara gösterilen onur kýrýcý muamele zihinlere kazýndý.
***
Güvenin bu derece yoksun olmasýnýn bir diðer sebebi de Amerika’nýn Ýsrail’i sürekli ve tek taraflý olarak desteklemesi. Baþkan’ýn baþtaki iyi niyetleri ne olursa olsun, Araplar Siyonist lobinin çok güçlü olduðu ve dostluðun güzel sözler ve dileklerden ibaret olduðu kanýsýndalar. Neredeyse yetmiþ yýldan uzun süredir, ABD Ortadoðu’daki çýkarlarýný ve ulusal güvenliðini korumak üzere tek taraflý olarak hareket etti, Ýsrail’i koþulsuz destekledi, Arap ülkelerini ve halklarýný sömürdü.
Bu algý tamamýyla yanlýþ mý? Amerika ve Avrupa’nýn politikalarý çeliþkilerle dolu. Ýkisi de gittikçe daha ciddi hale gelen sýkýntýlarla karþý karþýya. Bölgedeki baþlýca ekonomik müttefikleri Suudi Arabistan, Katar ve Bahreyn’in dini kurumlarý, Kahire ve Tunus sokaklarýnda Amerikan karþýtlýðýný destekleyen ayný Selefi örgütleri finanse ediyor ve demokratik olmakla asla itham edilmediler. Ýhtiyatlý olmak gerek fakat yine de bölge demokratik geçiþ sürecine girerken, Amerika karþýtý duygular tavan yapmýþ olabilir. Bu duygular yeni deðil fakat dünya deðiþti. Çin, Hindistan, Rusya, Brezilya, Türkiye ve Güney Afrika gibi yeni ekonomik aktörler Ortadoðu pazarýna giriyorlar. Dünyanýn ekonomik aðýrlýk merkezi doðuya kayarken; ABD, Avrupa ve Ýsrail için durum hiç de umut verici deðil. Bir avuç insanýn þiddet içeren eylemlerinin ötesine bakýnca, Amerikan yönetiminin Arap halklarýnýn neden inkar yoluna gittiðini sorgulamasý ve daha anlaþýlýr ve dengeli bölgesel politikalar geliþtirmek için çaba göstermesi yerinde olur.
Tehlike gerçek: Çin, Hindistan, Rusya veya ortaya çýkan diðer güçler ile rekabet etmek durumunda kalan Amerika, sürekli düþüþünü durduramayabilir. Baþkan adayý Mitt Romney’nin anlaþýlmaz sözleri ve belirsiz politik yolu, gerilemeyi hýzlandýracaða benziyor. Hitabet yeteneði ve eyleme geçememesi ile Baþkan Obama da bunu engelleyemedi. Arap dünyasý kaynýyor; yeni bir dönem baþladý. Bu zeminde ABD yönetimi; kesinliklerini, seçimlerini, önceliklerini ve her þeyden önce dostlarýný deðerlendirmeli.
-Bu yazý STAR Gazetesi için kaleme alýnmýþtýr.