Batý kontrolü kaybetti herkes artýk kendi yoluna

Bugün, çok ayrý duran ama hem ekonomik hem de politik olarak içiçe geçmiþ iki geliþmeyi ele alacaðým. Birincisi tabii ABD’nin yeniden Ortadoðu’ya IÞÝD bahanesiyle müdahalesi, ikincisi ise Avustralya’nýn Cairns þehrinde düzenlenen G-20 zirvesi sonunda yayýnlanan bildiri... Bu ikisinin nedenlerinin ve sonuçlarýnýn benzer olduðunu düþünüyorum.

ABD’nin Suriye bombardýmaný, radara yakalanmayan ve yalnýz ABD ordusunda bulunan F-22’lerle oldu. Suriye’deki IÞÝD üslerinin vurulduðu ve baþarý saðlandýðý söylendi. Hiç sanmýyorum; tabii ki üsler vurulmuþtur ama baþarý kýsmý çok þüpheli. IÞÝD, hiç þüphesiz, baþta ABD olmak üzere, Batý’nýn Ortadoðu politikalarýnýn bir sonucu hatta bu bölgede, dolaylý savaþ için oluþturulan paramiliter örgütlerden birisidir ama istemedikleri þekilde kontrolden çýkmýþtýr. Týpký 2008’de, ABD’de baþlayan ve Avrupa’da bugün kontrolden çýkan küresel kriz gibi. Tabii ki kontrolden çýkan her þey gibi, kaos sürecinde bu dinamikeri ele geçirmek, kontrol etmek isteyen ‘güçler’ dünya haritasýný, dengelerini kendi lehlerine belirlemek, deðiþtirmek istiyor.

Hedef enerji alanlarý ve çözüm süreci

Þunu hemen söyleyelim ki; IÞÝD’i bu süreçte yönlendirenler, Türkiye ile ilgili birbirinin içine geçmiþ iki önemli süreci sonlandýrmak istediler. Birincisi, Türkiye’nin Irak Kürt Yönetimi ile yaptýðý enerji anlaþmalarý ve buna baðlý entegrasyon süreci idi. Ýkincisi, Türkiye’yi siyasi ve ekonomik olarak ayaða kaldýracak en önemli dinamiklerden birisi olan çözüm sürecini bitirmek istediler. Eðer ki IÞÝD terör süreci olmasaydý, Kürtler, Irak’ta, týpký Ýskoçlar gibi, ayrýlma haklarýný oylayacaklardý. Bu, Türkiye entegrasyon sürecinin en önemli adýmlarýndan biri olarak tarihe geçecekti ama önlendi. Þimdi çözüm sürecini bitirmenin ikinci aþamasý devreye giriyor. Kürt kasabalarýndaki insanlarý IÞÝD terörle Türkiye sýnýrýna yýðýyor. Bu tabii ki IÞÝD’ý aþan kurmay bir stratejinin çok önemli taktik evresi. Burada Türk güvenlik güçleri ile Kürt halký karþýya gelecek ve sürece PKK’nýn dahil olmasýný saðlayýp çözüm sürecini bitirecekler.

Ýnanýn bu plan için çalýþan Alman devletinden, ABD’deki neocon çetesine oradan tabii ki bunlarýn yerli paralellerine kadar geniþ bir cephe var.

Kudüs Sancaðý ve Ýsrail terörü

Ama bu kadarla da bitmiyor. Osmanlý arþivlerinde 1917 yýlýna ait Kudüs Birüsseba’daki petrol alanlarýný gösteren bir harita var.

Birüssebi (Beerþeba), Necef Çölü’nün kuzeyinde, Tel Aviv’in 115 km doðusunda, Kudüs’ün 120 km güneybatýsýnda bulunmaktadýr. Kadim Kudüs topraklarýndaki bu verimli ve stratejik alandaki petrol yataklarý yine Abdülhamit döneminde tespit edilmiþtir. Ama tam da Kudüs Sancaðý’nýn Osmanlý’dan çýkma sürecine girdiði 1917 yýlýnda, bu bölgedeki petrol yataklarý haritalandýrýlmýþ ve týpký bugünkü gibi, bölgenin Batý denetimine geçmesi için düðmeye basýlmýþtýr. Þundan hiç þüphehiz olmasýn; þimdi Ýsrail iþgali altýndaki bu bölge, eðer Türkiye’nin Musul enerji kaynaklarýný dünyalaþtýrmasý devam ederse, yeniden þimdikinden çok daha fazla öne çýkacak ve bölge halký üzerinde oturduðu kaynaklar için týpký Kürtler’in yaptýðýný yapacaktý. Ýsrail, bunun için ve Doðu Akdeniz doðalgaz kaynaklarý için Gazze’ye IÞÝD saldýrýsýndan hemen önce saldýrdý. Rehine süreci göstermiþtir ki, Türkiye bölgenin gerçek sahiplerinden birisidir. Batý, ancak bölgeyi bombalayarak hakimiyet kurmaya çalýþýr bu da, bu saatten sonra imkansýz; kaybettiler...

G-20 sonuç bildirisi= ABD bombalamasý

Þimdi gelelim G-20 zirvesine... Avustralya’nýn Cairns þehrinde düzenlenen G-20 zirvesi sonunda yayýnlanan bildiri, küresel ekonominin içinde bulunduðu durumu, önemli ölçüde teþhis ediyor. Ama çözüm için ne öneriyor biliyor musuz? Ülkelerin IMF, Dünya Bankasý gibi kurumlarla daha fazla iþbirliði yapmalarýný... Þöyle diyor; “Vergi politikalarýnýn etkisinin ve hükümet harcamalarýnýn kompozisyonunun büyüme sonuçlarý üzerindeki etkisini incelemek üzere IMF’nin diðer ilgili uluslararasý organizasyonlarla da iþbirliði içinde OECD ile çalýþmasýný öneriyoruz. IMF, Dünya Bankasý ve OECD, ilgili diðer uluslararasý organizasyonlarla birlikte KOBÝ’lere ve altyapý projelerine daha ileri düzeyde destek saðlayabilecek finansal enstrümanlarýn geliþtirilmesi konusunda birlikte çalýþmalý.” Yani bu, kuzuyu kurda emanet etmek gibi bir öneri. Türkiye’nin þu anda kapýsýnda yüzbinlerce mülteci var ve bu insanlar yoksulluk, çaresizlik içinde... Ýþlevi küresel yoksullukla mücadele etmek olan Dünya Bankasý’nýn bu konuda siz bir görüþü olduðunu duydunuz  mu; benim hatýrladýðým, Dünya Bankasý Türkiye Direktörü, en son “Türkiye faiz artýrmalý” falan diyordu.

Kaybedenle yürümek kaybetmektir

Þu çok açýk, bugün Türkiye baþta olmak üzere, bütün geliþmekte olan ülkelerin önünde çok büyük bir fýrsat var; batý ile aralarýndaki farký kapatmak için...

Bu da geliþmekte olan ülkelerin ilk önce Washington Konsensusu’ndan vazgeçmesiyle mümkün olabilir. Biliyoruz ki, KOBÝ ekonomisine geçiþ ve anti-tekel düzenlemeler, esasýnda bir Bretton-Woods kurumu olan IMF ve Dünya Bankasý’nýn temel vizyonlarýna terstir. IMF ve Dünya Bankasý bütün bu süreçte, baþta Türkiye olmak üzere geliþmekte olan ülkelere, kamusal destekli KOBÝ ekomomisi deðil, Washington Konsensusu’nda 1989 ifadesi bulan neoliberal tekelci bir rant ekonomisi önermiþlerdir. Dolayýsýyla bugün geliþmekte olan ülkeler, yeni bir kalkýnma yolunu kendi kurumlarýný oluþturarak çizmelidir.

Bundan bir müddet önce BRIC ülkelerinin bir kalkýnma bankasý kurma giriþimi böyle bir adýmdýr. Ve bu gibi adýmlarýn önümüzdeki süreçte hýzlanacaðýný düþünüyoruz. Bugün G-20’nin belkemiðini oluþturan geliþmekte olan ülkeler, IMF ve Dünya Bankasý gibi, Brettton-Woods kurumlarýnýn gölgesinden kurtulmalýdýr. Ama daha da önemlisi, dünya ekonomisinin Bretton-Woods para sisteminden kurtulmasýdýr. Bunun için ulusal paralarla ticaret ve oluþturulacak gümrük birlikleri önemli bir çýkýþtýr. Bu çýkýþa varmayalým diye, Ortadoðu’da koparýlan kýyamet iþte gözümüzün önünde... Þuna inanýn, ABD’nin Ortadoðu’yu radara yakalanmayan uçaklarla bombalayarak istikrar saðlayacaðýný sanmasý ile G-20’de geliþmiþ ülkelerin, IMF ve Dünya Bankasý ile çalýþýn diye, geliþmekte olan ülkelere akýl vermesi, ayný çaðdýþý akýlsýzlýðýn ürünüdür.