Önce, bir aný: Sene 1985. “Özallý yýllarýn” emekleme günleri. 12 Eylül Darbesi’nin vesayetinde yeniden “sivilleþme” sancýlarýnýn çekildiði bir dönem. Özal, askerlerin kurduðu partileri saf dýþý býrakýp “fincancý katýrlarýný ürkütmeden” dengeli bir demokratikleþme süreci yaþatýyor ülkeye... Avrupa’dan heyetlerin biri geliyor öbürü gidiyor... Yayýnlanan her rapor zehir-zemberek. Avrupa sivilleþme sürecinin hýzlanmasýný istiyor, Özal, iç dengeleri kollayarak iþin kazasýz-belasýz yürümesine çalýþýyor. Merhum Sakýp Sabancý, Avrupa Parlamentosu’ndan gelen kalabalýk heyete bugün müze olan evinde akþam yemeði verdi. Bir çeþit “teftiþ” havasý var ortamda, genç bir gazeteci olarak Avrupalý parlamenterlere þunu sordum: Türkiye demokratikleþme ve sivilleþme için elinden geleni yapýyor, ama siz sürekli, iþbaþýndaki sivil hükümeti eleþtiriyorsunuz. Oysa çevremize bir bakýn, demokrasi ve insan haklarý açýsýndan dökülüyor. Neden bu kadar Özal’ýn üzerine geliyorsunuz?
Aldýðým yanýt anlamlýdýr: Biz müttefikimiz Türkiye’yi birinci sýnýf bir ülke olarak görüyor, sorunlarýný aþmasýný çok arzuluyoruz. Ayný hassasiyeti Ýran veya Suriye’ye göstermemiz mümkün deðil, o tür ülkelerin dünya demokrasi sýralamasýndaki yerleri belli. Onlarla bu kadar niye uðraþalým?
Batý hassasiyeti
Bu anýdan yola çýkarak belirtmek gerekiyor:
1. Amerika ve Avrupa baþkentlerinden gelen sesler, normaldir. Türkiye’ye dönük bu “hassasiyet” bugün doðmuþ deðildir, Türkiye, Batý’nýn gözünde “birinci sýnýf ülke” konumunu korudukça da devam edecektir.
2. Batýlý baþkentlerin “hassasiyet” göstermesi iyidir. Türkiye hakkýnda konuþmayý kestikleri anda sorun var demektir.
3. Açýklamalar iki yönden ele alýnamaz: a- Açýklamalarý hükümet “maksatlý” deðerlendirmemeli, b- Açýklamalar, Erdoðan’a karþý bütün dünyanýn birleþtiði yönünde algýlanmamalý. Demokrasi dünyasýnýn içinde yaþanýlan normal geliþmelerden söz ediyoruz. Yarýn, müttefiklerimizden birinin güvenlik güçleri, demokratik haklarýný kullanan göstericilere aþýrý güç kullanarak müdahale ettiðinde, Ankara’nýn da benzer açýklamalar yapmasý olaðan bir uygulama olacaktýr.
4. Daha düne kadar, Amerika’nýn Erdoðan’ý Ortadoðu’da “kullandýðýný” savunan veya Avrupa Birliði tam üyelik sürecinin ülkeyi “böleceðini” söyleyenlerin bugün ayný baþkentlerden yayýnlanan “endiþe” mesajlarýný alkýþlayarak karþýlamalarý, “siyasi felsefelerinin” günü birlik olduðunu iþaret etmektedir. Ayný þekilde, siyasi otoritenin de bu mesajlarý “hasmane” deðil, merhum Özal gibi, “ülkenin demokratikleþmesinde kullanýlabilir” birikim olarak deðerlendirmesi gerekir.
Küresel medyanýn durumu
Gezi Parký olaylarý sonrasýnda Türkiye’nin yaþadýðý sýkýntýlarýn devletler arasýna yansýyan yüzü, normal seyrinde yürür...
Fakat Batýlý meslektaþlarýn bu süreçte izledikleri yayýn politikasýnýn mercek altýna alýnmasý gerekiyor. Meslektaþlarýn cahil olduklarýna inanmak zor. Ama, önce, Taksim’i Tahrir’e benzettiler, tutmadý. Türkiye’yi Ortadoðu sokaðýna itelemeye çalýþtýlar, olmadý. Ýþi, “Wall Street’i iþgal”e dönüþtürmeye kalktýlar, baktýlar, ucu kendilerine ve güvenlik güçlerinin uygulamalarýna gelecek, vazgeçtiler. Göstericilerin muhatabýnýn demokratik meþruiyet içinde seçilmiþ bir hükümet olduðunu gizlemeye, hatta, Taksim’den bir ayaklanma çýkacaðý teorilerine kadar varmaya çalýþtýlar, sonuçsuz kaldý. (Bu arada, Nihal Bengisu gibi meslektaþlarýn TV ekranlarýna çýkýp, “iç savaþ senaryolarýndan” söz etmelerini þiddetle kýnýyorum.) Sergilenen bu tablonun iki sonucu olabilir: a- Batýlý meslektaþlarý kendi önyargýlarý ile baþ baþa býrakabiliriz, b- Türkiye’nin “bölgesel etkinliðini” kýrmak isteyen küresel güçlerin maþasý olduklarýný da söyleyebiliriz.
Bu nedenle, sakinliði ile tanýnan meslektaþým Oðuz Haksever’in yönettiði programda sinirlenip, “Biz, CNN’i de biliriz” demesini uygun bir çýkýþ olarak deðerlendiririm.
“Küresel haber kanallarýnýn” ülkelerinin emperyalist çýkarlarýnýn vitrini olduklarýný bilmiyorsanýz, veya, böyle düþünüp de, iþ Türkiye’ye gelince bu fikrinizden vazgeçiyorsanýz, sorun var demektir.
Yara aldýk mý?
Aslýnda genel tablo, geleceðe dönük olumlu iþaretler veriyor. Sokaklarý 15 gün durulmayan bir ülkenin sorunu “demokratik sabýr” içinde çözme gayreti, baþlangýçta çok kötü sýnav veren medyanýn zaman içinde geniþ tartýþma zemini yaratmasý, sokaktaki gençliðin eski “darbeci komplolara” yüz vermemesi, önemlidir. Demokrasi böyle olgunlaþýyor.