0SETA Ortadoğu Uzmanı Can Acun: Batı müdahale için fırsat kolluyordu

SETA ORTADOĞU UZMANI CAN ACUN İLE SURİYE’DEKİ DENKLEMİ KONUŞTUK 

ACUN: Sahadan gördüğüm şey, bir süredir ABD liderliğinde Batılı ülkelerin Suriye’de oyunu değiştirecek bir hamle için zemin yokladığı ve harekete geçmek için fırsat kolladığıydı. Doğu Guta’daki kimyasal saldırı bu fırsatı verdi. 

ABD ASTANA SÜRECİNDEN RAHATSIZ, TEHDİT GİBİ GÖRÜYOR

ABD, İngiltere ve Fransa 14 Nisan sabahı vurdu Suriye rejimini. Zamanlaması ve sonuçları tartışılıyor. Saldırının 4 Nisan’da Ankara’da gerçekleşen Erdoğan, Putin ve Ruhani zirvesinden sonra gerçekleşmesi mühim bir veri. Tıpkı üç ülke para biriminin de dolar karşısında eşzamanlı kaybetmesi gibi. Suriye’yi konuştuğumuz SETA Ortadoğu uzmanı Can Acun şöyle diyor: Astana süreci ABD’yi Suriye’deki PKK bölgesi dışında denklem dışına itmişti, ABD bundan rahatsız. Türkiye ve Rusya arasındaki yakınlaşmayı da kendileri için tehdit görüyorlar. Ancak muhalefete desteği kesip Suriye’yi Rusya’ya teslim edenler kendileriydi. Türkiye’nin itirazlarına rağmen Suriye’de PKK’yı desteklemeleri Türkiye’yi Astana sürecini hayata geçirmeye yöneltti.

ABD, Fransa ve İngiltere Suriye rejimini duyurdukları gibi vurdu, askeri noktalar ve kimyasal depolarının hedef alındığı açıklandı. Saldırının zamanlamasına ve kapsamına dair değerlendirmeniz nedir? 

ABD liderliğinde İngiltere ve Fransa’dan oluşan koalisyon, 2017’de Şeyrat askeri hava üssüne düzenlenen saldırıya nazaran daha kapsamlı, ancak yine de Rejime çok ciddi zarar vermeyecek ölçekte sınırlı bir harekat düzenledi. Suriye’nin başkent Şam ile Hama, Humus, Dera ve Süveyda illerindeki kimyasal silah geliştirme ve depolama tesisleri ile birlikte, Şam’daki Cumhuriyet Muhafızlarına bağlı bir karargah, Halhal, Mezze ve Dumeyr gibi hava üsleri de hedef alındı. Yine İran devrim muhafızlarının da konuşlu olduğu Hizbullah’a ait bazı noktaların vurulduğu görüldü. Saldırılarda beklendiği gibi Ürdün ve Güney Kıbrıs’taki hava üslerinden kalkan uçaklar ile doğu Akdeniz’den ateşlenen seyir füzeleri kullanıldı. Pentagon’dan yapılan açıklamada Rejim’e kimyasal silah kullanımı nedeniyle cezalandırıcı, bir defaya mahsus sınırlı bir harekat düzenlendiği açıklandı. Ancak sahadaki bilgiler kimyasal silahlara ilişkin tesislerin yanı sıra farklı askeri hedeflere de yönelindiğini gösteriyor. Saldırılara rejim hava savunma sistemleriyle yanıt vermeye çalışırken, Rusya ise sadece izlemekle yetindi. 

- Rusya neden pasif kaldı?

Bu durum bize Rusya’nın sınırlı harekata bir şekilde cebren de olsa ikna edildiğini gösteriyor. 

OYUN DEĞİŞMEDİ

- Saldırı öncesi Soğuk Savaş Dönemine benzer bir hizalanış söz konusuydu oysa?

Nihayetinde askeri açıdan Rejime zarar verici ancak sahadaki oyunu tamamen değiştirmeyecek sınırlı bir harekat düzenlenmiş oldu. Rusya’ya rağmen Rejimin vurulabileceği ortaya konurken, Suriye’nin geleceğinde kendi halkını kimyasal silah kullanarak hedef almaktan ötürü cezalandırılmış bir rejimin yer alamayacağı gerçeği bir kez daha tahkim oldu. 

Küresel ve bölgesel güçlerin birbirlerini doğrudan hedef almaktan kaçındıkları, daha ziyade vekil unsurlarla çatışmaya devam edecekleri görüldü. Rusya ve İran’ın özellikle Deyr ez Zor gibi bölgelerde ABD’ye yanıt verme gayreti içine girmesi mümkün. Yine ABD/PKK’nın kontrol ettiği diğer bölgelere yönelik istikrarsızlaştırıcı hamlelerde bulunabilirler.  

PENTAGON KAZANDI

- ABD içi iktidar savaşı açısından anlamı ne?

Yine harekatın sınırları, ABD içinde yaşanan tartışmaları Savunma Bakanı Mattis ve Pentagon’un kazandığını gösteriyor. Trump şahinlerden oluşan yeni kabinesiyle daha kapsamlı bir harekat düzenleme arayışındayken istediklerini tam olarak hayata geçirememiş görünüyor.

7 YILDIR ZEHİRLİYORDU

- Esed Suriye’de ilk kez kimyasal silah kullanmıyor. 250’yi aştığı söyleniyor. Üstelik kimyasal silah kullanımını “kırmızıçizgi” ilan eden ABD bu 250 saldırıda sesini çıkarmazken ne oldu da şimdi Doğu Guta’daki korkunç katliamın peşine düştü? 

Esasında Esed rejimi neredeyse savaşın başından beri kimyasal silah kullanıyor. Zorda kaldığı hemen her cephede klor gazı başla olmak üzere birçok farklı kimyasal silah türevini kullanmaktan çekinmedi. Sahadan gelen verilere göre en az iki yüz saldırı söz konusu. Uluslararası tepkiler olsa da rejimin işlediği bu savaş suçu da diğer insanlık dışı eylemleri gibi ne yazık ki görmezden gelindi. Ağustos 2012’de Obama Suriye’de kimyasal silah kullanımı kırmızıçizgi ilan etmişti ve Esed rejimine karşı askeri harekat düzenleyeceğini ortaya koymuştu, iddialı bir retorik vardı. Ancak 23 Ağustos 2013’te Şam Doğu Guta’da rejimin yine muhalifleri hedef aldığı ve BM tarafından da teyit edildiği şekilde kimyasal silahla binden fazla çoğu kadın ve çocuk sivil hayatını kaybedince ABD, askeri harekat düzenlemekten ziyade Rusya ile birlikte BMGK’yı devreye soktu. 2118 sayılı kararla Esed rejiminin elindeki tüm kimyasal silahların ve üretim kapasitesinin imhası hedeflendi. Ancak rejim bu tarihten sonrada bu suçu işlemeye devam etti.

BEKLENEN FIRSAT 

4 Nisan 2017 ise bir dönüm noktası oldu. İdlib Han Şeyhun’da rejimin düzenlediği bir kimyasal saldırıya bu kez Trump Başkanlığındaki ABD yanıt verdi ve Şeyrat hava üssüne Doğu Akdeniz’den 59 güdümlü füze atıldı. Trump güç gösteri yaparken rejimden ziyade Obama’yı hedef alıyordu. Son kimyasal silah saldırısında ABD ile birlikte İngiltere ve Fransa gibi ülkeler de bir anda rejime yönelik askeri bir operasyon düzenlemek için hareketlendiler. 

- Neden? 

Benim sahadan gördüğüm aslında bir süredir ABD liderliğinde batılı ülkelerin Suriye’de oyunu değiştirecek bir hamle yapabilmek adına zemin yokladığı ve adeta harekete geçmek için fırsat kolladıklarıydı. Şimdi Doğu Guta’da yaşanan kimyasal saldırı bu fırsatı vermiş oldu. 

KAYBETTİĞİNİ İSTİYOR

- BMGK’da ne ABD’nin ne Rusya’nın tasarısı kabul edildi. Yenişemediler ama karşılıklı taaruz halinin anlamı ne? 

ABD, Obama döneminde bilinçli şekilde Rusya ve İran’a Ortadoğu’da açtığı alanı şimdi Trump döneminde kapatmaya çalışıyor. Bu bağlamda Rusya ve İran’ın en zayıf müttefiği olan Esed rejimi kolay bir lokma olarak görülmekte ve hedef alınmakta. Trump’ın aklında 7 Nisan 2017’den farklı olarak çok daha kapsamlı bir müdahale var, bu bağlamda bölgeye askeri yığınak gittikçe artırılıyor. Doğu Akdeniz’deki güdümlü füze atma kapasitesine sahip destroyerlerin yanı sıra Truman Uçak gemisi ile birlikte 7 savaş gemisi daha naklediliyor. Yine İngiltere ve Fransa’nın Güney Kıbrıs’taki İngiliz hava üssüne çeşitli muharip uçaklar naklediliyor. ABD’nin İncirlik dahil bölgede çok sayıda hava üssü söz konusu, yine PKK/PYD bölgelerinde irili ufaklı 13-15 kadar askeri üssü var. 

ABD ve müttefikleri hem Rejime yönelik kapsamlı bir harekat olanağı için güç tahkimatı yaparlarken bunun ötesinde ise Rusya’ya karşı caydırcıklarını da artırma çabasındalar. Nihayetinde Rusya Esed rejimini koruma gayretindeyken diğer yandan ABD ve müttefikleri karşısında güçlü ve tavizsiz durma çabasında. Ancak güç dengeleri ciddi anlamda Rusya’nın aleyhine şekillenmeye başlamış durumda.

İSRAİL SURİYE’DE TAMPON BÖLGE İSTİYOR

- Bütün bu denklemde İsrail nerede? 

İsrail son yıllarda ulusal güvenliği için birinci derecede tehdit olarak gördüğü İran ve Hizbullah’ı Suriye içinde gerçekleştirdiği hava operasyonlarıyla hedef alıyor. Bu bağlamda T-4 hava üssü ana hedeflerden birisi çünkü İran burayı drone üssü olarak kullanıyor. İsrail ayrıca doğru zaman geldiğinde Suriye sınır hattında içeriye girerek tampon bir bölge oluşturmayı amaçlıyor. İsrail Suriye savaşın başından beri Suriye’deki iç savaşın nihai bir sonucu olmadan, tarafların birbirini tükettiği, hatta Sünni dünya ile İran arasındaki bir güç mücadelesi şeklinde gitmesini arzuluyor. Nihayetinde bu bağlamda giden iç savaşta İsrail belki de en büyük kazanan durumunda. 

TÜRKİYE’NİN PLANLARI ETKİLENMEZ GÜCÜ ARTAR

- Yeni durum Türkiye’nin sınır ötesinde yürüttüğü terörle mücadele planını nasıl etkiler?

Türkiye 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında yeni Güvenlik Doktrini kapsamında Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekatını hayata geçirdi. Şimdi Menbiç’i, Irak’ın kuzeyini ve Sincar’ı hedef alıyor. Türkiye kendisine yönelen tehditleri kaynağından bertaraf etmeye kararlı. Hiç bir bölgesel gelişme bu kararlılığı sarsamaz. Bölgede yaşanan jeo-politik güç mücadeleleri ve gerginlikler birçok meydan okumayı beraberinde getirecek. Önemli fırsatlar da oluşacak. Hele ki ABD-Rusya gerginliği iki tarafın da Türkiye’ye olan ihtiyacını artıracak bir etki yaratacak. Yine Esed rejimi ve İran’ın Suriye denkleminde zayıflayacak olması Türkiye ve ona müzahir muhalifleri ciddi anlamda güçlendireek bir etkiye neden olacak. Türkiye denge siyasetine devam etmeli. 

- Ya ABD İncirlik’i kullanmak isterse? 

Esed rejimini devirmeye yönelik kapsamlı bir harekat olacaksa Suriye’de oyun yeniden kurulacaktır ve Türkiye de pozisyonunu revize edecektir. 

- Erdoğan Doğu Guta’daki katliama tepki verince Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov ‘Türkiye, Afrin’i Esed’e teslim etmeli’ dedi. Bu nedir? 

Rusya “ABD’nin rejime karşı dizayn etmeye çalıştığı harekata dahil olursan sana karşı pozisyon almakta tereddüt etmem” diyor. Elbette somut karşılığı yok. Afrin tamamen terörden temizlenmiş durumda ve Rusya için artık Türkiye’ye karşı kullanabileceği bir koz değil. Rusya Türkiye’yi ABD ve NATO ittifakında yanına çekmeye çalışıyor ancak Rusya’nın PKK’yı terör örgütü görmediğini, rejim lehine muhalefeti vurduğunu görüyoruz. 

Asiller savaşmaz, vekil savaşı sürer

“ABD ve Rusya arasında doğrudan konvansiyonel bir çatışma olması ihtimalini çok zayıf görüyorum. Buradan iki tarafta zararlı çıkacaktır. Hele ki Rusya’nın S400 gibi savunma sistemleri olmasına rağmen bölgedeki güç dinamikleri açısından ABD ve müttefiklerine karşı denge oluşturabilecek imkanlara sahip olmadığı görülmekte. Taraflar şuan bir pazarlık sürecinde. ABD’nin Rusya’dan bazı talepleri var İran ve Hizbullah ile diğer Şii milislerin Suriye’den çıkarılmasına yönelik. Kabulü gerilimi azaltabilir.” 

Zayıf halkayı vurmak en kolayıdır

“Trump’ı anlayabilmek kolay değil ancak gördüğüm kadarıyla Suriye’den askerlerini çekmek ve DEAŞ’a karşı iç kamuoyunda zafer ilan etmek istiyor. Esed’i cezalandırmayı da. Bu onu Obama’ya göre daha güçlü gösterecek. Zayıf halka Esed’i vurarak Rusya ve İran’ı vurmuş olacaklar. Trump sanki Rejimi, Rusya ve İran’ın Suriye’deki pozisyonunu zayıflatarak ve mütefikleri Türkiye ve Fransa’ya daha fazla alan açarak ABD askerlerini çekmeyi düşünüyor. Ancak Pentagon ve Centcom’un böyle düşünmediğini görüyoruz.”

RÖPORTAJIN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ