Batýlý liderler Erdoðan’ý neden sevmiyor?

- TOKYO -

Devletlerin dýþ politikalarý, liderlerin tarzýna göre þekillenir. “Dünyadan 20 yýl önde gider” denilen ve “Baþkanlar deðiþir politikasý deðiþmez” sanýlan ABD bile Trump döneminde, “twitter-cývýtýr” bir dýþ politika tarzý ile tanýþtý. 

Türkiye gibi, emperyalist çýkarlarýn kesiþtiði stratejik bölgelerde yer alan devletleri yönetenlerin dýþ politikaya etkisi ise tahmin edemeyeceðimiz kadar fazladýr. 

Bunun olumlu veya olumsuz örneklerini, Cumhuriyet’in kuruluþundan günümüze; farklý yönetim dönemlerinde çok net görebiliriz. 

“ABD mandasýný mý, yoksa Ýngiliz mandasýný mý tercih edelim” tartýþmalarýný yaptýðýmýz veya onlarýn “tavsiye” ambalajlý talimatlarýný, “stratejik ortaklýk” aldatmacasý altýnda aynen uyguladýðýmýz dönemlerde Batýlý dostlarýmýz bizden çok memnundu! Ama bu tek taraflý çýkarlar üzerine kurulan bu “dostluk”larýn, ülkemize çýkardýðý faturalar ödemekle bitmiyor. 

Çünkü onlar için“dostluk ve iþbirliði”, bu bölgedeki çýkarlarýnýn temsilciliðini ve takipçiliðini yapmaktan ibarettir. 

Onun içindir ki, Türkiye’de ne zaman reel anlamda “karþýlýklý iþbirliði” isteyen bir lider göreve gelse, emperyalistlerin “öðütme düzeni” derhal devreye girmiþ ve o lideri devre dýþý býrakmaya çalýþmýþ, çoðu zaman da baþarýlý olmuþtur. 

Ne gariptir ki, taþeronluðu da hep içimizden birileri üstlenmiþtir. 

  

Bu sefer çok uzadý!

Bu anlamda emperyalistler, son 15 yýldýr Türkiye’den pek alýþmadýklarý bir tavýr görüyorlar. Bu dönemin lideri olan Erdoðan’ýn, “AB üyeliðini önceleyen” bir tutumla baþlayan liderlik yolculuðu, “millî hedefleri de gözeten bir iþbirliði” ýsrarý üzerine Batý’dan uzaklaþarak devam etti. 

Erdoðan, içerideki; “Batý ile iyi geçinelim”cilere raðmen, n’asýr’lanmýþ Haçlý-Siyonist ittifakýna karþý milletin menfaatlerini savunmayý ýsrarla sürdürmektedir. 

Onun için Batý’nýn, “masa vesaha” arasýndaki korkunç ikiyüzlülüðünü ifþa etmekte, ülkemize yönelik operasyonlarýna her þeye raðmen direnmektedir. 

Suriye’de düzenlediðimiz harekatlarla, Türkiye’yi kuþatarak boðma planlarýný bozmamýz ve bütün üst perde tehditlerine raðmen S-400 ile sembolleþen savunma hakkýmýzý kullanma ýsrarýmýz en çarpýcý örneklerdir. 

Düþünebiliyor musunuz?“Kapýnýza, yedek anahtarý bende olan kilidi takacaksýnýz. Onu da vermezsem kapýnýzý açýk býrakacaksýnýz. Ama asla baþka bir nalburdan kilit alamazsýnýz” türü bir dayatmayý kabul etmemiz için her türlü tehdide baþvuruyorlar. 

Bu tarz, Batý’nýn yüzyýllardýr devam eden sömürge alýþkanlýðýdýr ve bu bölgede “Batý’nýn müstemleke valisi” rolünü üstlenen liderler çok “makbul” olmuþ, her türlü desteði görmüþtür! 

  

Kurtulmak istiyorlar...

Aksi takdirde Cumhurbaþkaný Erdoðan’a karþý olduðu gibi, ýrkçý ve ön yargýlý medyalarý dahil her þeyi kullanarak yýpratma kampanyasý yürütürler. 

Söz konusu lider Erdoðan olunca, Batýlý liderlerin liderlerinin kiþisel kin ve öfkeleri de devreye girmektedir. 

Bu, yýllardýr izlediðim zirvelerde oluþan saðlýklý bir tespittir. 

Hakeza, Trump’tan Macron’a kadar, bütün Batýlý liderler, büyük bir hýrsla Erdoðan’ýn karþýsýna çýkmakta ama kýsa süre sonra aciz duruma düþmektedirler. Çünkü bunlarýn çoðu, býrakýn Türkiye’nin bölgedeki ve Ýslam dünyasýndaki derinliðini, kendi ülkeleri ile iliþkilerimizin geçmiþi hakkýnda bile yeterli birikime sahip deðil. Oysa karþýlarýnda Osmanlý ile barýþýk olmanýn avantajý ile bölgemizde bir asýrdýr yaþanan Batý operasyonlarýný çok iyi analiz eden ve dünya liderleriyle kýrk yýldýr yürüttüðü diplomasinin gücünü kullanan bir lider var. 

Nitekim bunu her biri farklý biçimde ifade etmektedir. Onun için Macron “Görevimin en zor tarafý, ayda bir Erdoðan ile görüþmek zorunda olmaktýr” derken yaþadýðý bu ezikliði ifade ediyordu. Trump onun için “Erdoðan çetin biri” diyordu. 

  

Oysa baþkasý olsa...

Oysa Türkiye’yi, Erdoðan’ýn yerine; onlarla ayný karede yer almaya fit olan ve “Batý ile uyumlu” payesini önemseyen bir lider temsil etse ne kadar güzel olurdu deðil mi! 

Üstelik Türkiye’de de, Erdoðan’ý bu tutumu sebebiyle eleþtiren ve “uyumlu” bir lider olmak için sýrada bekleyenler de varken... 

Ama unutmayýn, Abdülhamid Han’dan bu yana deðiþmeyen bir gerçek var: 

Onlarla iyi anlaþan lider, “onlara çalýþan lider” demektir.