Batý’nýn ‘demokrasi’ diye bir derdi yok da...

Durumu en iyi Independent yazarý Robert Fisk özetlemiþ: Bundan böyle Ýslâm Dünyasý’da hiç kimse ‘demokrasi’ kavramýna sýcak bakmayacak...

Ýslâm Dünyasý çok uzun yýllar ‘demokrasi’ kavramýna soðuk yaklaþtý. Yabancý bir kavramdý, içinin nasýl doldurulduðu yolunda kuþkular vardý ve özellikle de emperyal iddialý Batý’nýn yeni hâkimiyet tarzý olarak görülüyordu.

Sanýyorum, bu algýnýn ortadan kalkmasý, 2002 sonrasýnda Türkiye’de iktidara Ak Parti’nin gelmesiyle saðlandý. 28 Þubat (1997) ‘post-modern’ darbesine muhatap bir partinin içinde yer almýþ kadronun öncülük ettiði bir siyasi partinin sandýktan tek baþýna iktidar çýkmasý ve buna saygý duyulmasý ‘demokrasi’ kavramýna bakýþý Ýslâm Dünyasý’nda deðiþtirdi.

“Türkiye’de oluyorsa bizde niye olmasýn?” diye düþünmeye baþladý insanlar...

‘Arap Baharý’ diye anýlan geliþmenin ilk duraðý Tunus’a baktýðýmýzda Türkiye’den esinlenmeyi derhal fark ediyoruz. Tunus’taki En-Nahda Hareketi’nin lideri Raþid Gannuþi, uzun sürgün yýllarýnda ülkemizi yakýndan tanýma fýrsatý bulmuþ bir önder... Belli bir tarihten sonra ‘demokrasi’ kavramýný hiç zorlanmadan kullanmaya baþlamasýnda bu yakýndan tanýmanýn katkýsý büyük...

Mýsýr’da geleneksel olarak ‘demokrasi’ kavramýna ters bakan Müslüman Kardeþler örgütünün bakýþýný da Türkiye’de yaþananlar deðiþtirmiþ olmalý. Örgütün liderleri bunu her fýrsatta ifadeden çekinmiyorlar.

Farklý yöntemlerle yönetimi ele geçirme heveslerinin yerini, Arap Dünyasý’nda da, demokratik yoldan iktidara gelme ve istenmediði zaman yerini muhalefete býrakma yaklaþýmý aldý.

Demokrasi kavramýna ýsýndý müslüman halklar ve Türkiye, daha doðrusu Ak Parti, bu süreçte ikna edici bir rol oynadý.

Darbe sonrasýnda, baþka ülkelerden daha sert itirazlar Türkiye’den yükseldiyse, bunda, yýllara yayýlan ikna faaliyetinin heba olmasýna ve Fisk’in tahlilinde iþaret ettiði demokrasiden uzaklaþma eðiliminin baskýn çýkmasý ihtimaline tepkinin büyük payý var.

Sandýk yoluyla yönetime gelmenin önü týkandýðýnda ülkeler istikrarsýzlýðýn kucaðýna atýlmýþ oluyor... ‘Arap Baharý’nýn tersine çevrilmesi böylesine vahim bir yanlýþlýða kapý aralamakta. Mýsýr’daki darbe ve Batý’nýn askeri müdahalenin adýný bir türlü ‘darbe’ koyamamasý yüzünden, Ýslâm Dünyasý istikrarsýzlýðýn pençesine itilmek isteniyor...

Kalabalýklara kanlý müdahale bu tabloya tüy dikmiþ durumda. Kan her yerde gözleri kan bürümesine sebep olur.

Ayrýca darbelerin sirayet etme alýþkanlýðý olduðunu da unutmamak gerekiyor... Lâtin Amerika’da bir ülkede baþlayan askeri müdahaleler diðer ülkelere de yayýlmýþtý... Ortadoðu’da da öyle... Tam “Artýk askeri darbeler devri bitti” denilmeye baþlanmýþtý ki, Mýsýr’daki yýkýmla karþýlaþýldý.

Oradaki darbeden ve Batý’nýn darbeye verdiði ýlýmlý tepkiden baþka ülkelerdeki darbe heveslilerinin teþvik edici mesajlar çýkarmamasý mümkün mü?

Batý Ýslâm Dünyasý’nýn demokrasiye geçmesini istediði izlenimi verdi uzun yýllar boyunca; üstelik ABD Irak’ý iþgalini ‘ülkeye demokrasi götürme’ gerekçesiyle izah etme gayretindeydi. Sonuçta, genel olarak Batý ve özel olarak ABD, ‘demokrasi’ sýnavýnda çakmýþ oldu.

Ýslâm Dünyasý’nýn insanlarý bundan böyle ‘demokrasi’ fikrine nasýl sýcak baksýn?

Ýstenen zaten bu mu?