Batý’nýn Japonya-Türkiye korkusu

Benim þu sýra futbol takýmý taraftarý heyecanýyla takip ettiðim birisi var: Japonya Merkez Bankasý’nýn baþkan adaylarýndan Haruhiko Kuroda. Kuroda’nýn þansý hayli yüksek çünkü yeni Baþbakan Abe’nin de adayý. Kuroda, Asya Kalkýnma Bankasý eski Baþkaný. Asya Kalkýnma Bankasý’nýn sayfasýna girdiðinizde þu temel amacý görüyorsunuz: Asya-Pasifik Bölgesi’nde yoksulluðun azaltýlmasý, sürdürülebilir ekonomik büyümenin saðlanmasý, sosyal kalkýnma ve iyi yönetimin gerçekleþtirilmesi. Aslýnda Asya Kalkýnma Bankasý (AKB) 1966 yýlýnda 31 üye ile kurulmuþ; Türkiye, 1991 yýlýnda üye olmuþ, bugün AKB, Azerbaycan’dan Yeni Zelanda’ya kadar neredeyse tüm Asya ülkelerini içine alýyor. AKB, aslýnda bugün pekâlâ IMF’ye alternatif olmak üzere yeniden yapýlandýrýlabilir. Þundan çok eminim; yeni bir Asya çaðý geliyor; bu, kriz sonrasý yalnýz üretimin deðil, teknolojinin de Asya’da merkezli olarak belirlenmesi ile kesinlik kazanacak. Ancak buna uygun siyasi mekanizmalarýn, gümrük birliklerinin, sanayi ve teknoloji standartlarýnýn, para sistemlerinin ve iþgücünün serbest dolaþýmýnýn ortaya çýkmasý, bunlarý saðlayacak kurumlarýn inþa edilmesi lazým. Bunun da ilk adýmý, Asya hatta Doðu Avrupa ülkelerinin bu süreçte ‘eski’, onlara dayatýlan politikalarý terk etmeleri ve alternatif yeni politikalarý oluþturmalarý. Ýþte Haruhiko Kuroda böyle biri. Kuroda, seçildiði takdirde ülkede 15 yýldýr süren deflasyonu sonlandýracaðýna söz veriyor, ucu açýk tahvil alýmlarýnýn önümüzdeki yýldan önce baþlayabileceðinin altýný çiziyor ve enflasyonu yüzde 2’ye çýkarmak için radikal kararlar alýnacaðýný söylüyor. Bakýn Japonya’nýn kronik durgunluðu bir kuþatýlmýþlýðýn sonucudur. Japonya, II. Dünya Savaþý’nýn bitiminden beri, Anglosakson hakimiyetinin denetimi altýndadýr. Özellikle Japon ekonomisinin yüksek verimliði batýnýn endiþesi olmuþ ve Japonya ne zaman baþýný kaldýrmaya baþlasa ABD’nin ekonomik operasyonlarýyla karþý karþýya kalmýþtýr. Örneðin 1985 Plaza Anlaþmasý böyledir. Burada ABD; dolarý, Alman Marký’na ve Japon Yeni’ne karþý düþürmüþ ve Japonya’nýn yükselen ihracatýnýn yolunu kesmiþtir. Ayrýca Japon Merkez Bankasý (BOJ) bizim de yakýndan bildiðimiz piyasanýn boðazýna basan para politikalarýný, þimdiye deðin, þaþmadan uygulamýþ ve BOJ’un ‘baðýmsýzlýðý’her zaman halkýna karþý baðýmsýzlýk ama ABD ve Ýngiltere’ye baðýmlýlýk þeklinde olmuþtur. Þimdi Japonya ayaða kalkýyor, son yýllarda gerilemeye baþlayan teknoloji verimliðini yeniden ele geçirecek. Ama bu Japonya’ya batý finans çevreleri ve hükümetleri kuþkuyla bakýyorlar.

Sayýn Ali Babacan, bu yýl Davos’a giderken uçakta Japonya’daki olasý makas deðiþikliðinin küresel ekonomi için endiþe verici olabileceðini söylemiþti. Sanýyorum, bu hafta da tekrar etti bu görüþünü. Sayýn Babacan’daki endiþe, ABD ve Britanya kökenli hükümet ve finans çevrelerinde de var. Ben bunlarý çok anlamlý buluyorum. Çünkü bu makas deðiþikliði, iki temel alanda tartýþma açacak; birincisi merkez bankalarýnýn ‘baðýmsýzlýðý’ ve cari para politikalarý, ikincisi ise IMF gibi kurumlarýn artýk ne kadar iþe yarayacaðý. Yine bu hafta Türkiye IMF Direktörü Mark Lewis, Türkiye’nin 2012’de ne kadar ‘baþarýlý’ olduðunu anlattýktan sonra büyüme hedefi veriyor; yüzde 3.5. Geçen sene IMF, Türkiye’ye 2.2 buyurmuþtu... Býrakýn yüzde 2-3’leri Türkiye için bu konjonktürde 5-6 bile az sayýlmalý, cari açýk demesin kimse, bu söylemin bir tuzak olduðunu, bugünkü koþullarda böyle bir sorun olmayacaðýný defalarca yazdýk. Yani Japonya’da Kuroda BOJ Baþkaný olursa, herkesin ezberi bozulacak. Asya Kalkýnma Baþkaný da olmasý önemli çünkü AKB, gibi yapýlar çok hýzlý olarak IMF gibi çürümüþ yapýlarýn yerine ikame olabilir.

Barýþýn bir diðer yüzü

Tam buraya ilave etmemiz gereken bir diðer önemli hususta Asya ve Ortadoðu’daki enerji geliþmeleri. Irak enerji kaynaklarýnýn -hem Musul-Kerkük hem de Basra- deðerlendirilmesi ve Uluslararasý Enerji Ajansý’ndan Fatih Birol’un dediði gibi, Irak’ýn önümüzdeki yýllarda Suudi Arabistan’a yaklaþan bir enerji zenginliðini yakalamasý için Türkiye’ye ihtiyacý var. Kuzeydeki Kürt yönetimi artýk burada hiçbir endiþe duymuyor. Ama merkezi yönetim, hâlâ Ýran ve Rusya hatta Almanya yönlendirmesinde. Geçen sene Irak yönetimi, Ýran’ýn Hürmüz Boðazý’ný kapatmasý halinde petrolünü dünyaya Ceyhan üzerinden sevk etmek için hazýrlýklara baþlamýþtý. Ama bu süreç siyasi nedenlerle yarým kaldý. Ancak baþka bir yol yok bu mutlaka olacak. Týpký kuzey petrol bölgeleri gibi güney de Ceyhan’a baðlanacak.

Bugün Kuzey Irak Kürt Bölgesi’nde ise yaklaþýk 45 milyar varillik petrol rezervi olduðu hesaplanýyor. Kuzey Irak’ta tahmin edilen doðalgaz miktarý ise 3.2 trilyon metreküp, yani Türkiye’nin gaz ihtiyacýný 300 yýl karþýlayabilecek büyüklükte. Öte yandan bu enerji hatlarýnýn Bakü-Hazar enerji hatlarýyla birleþip Avrupa içlerine kadar gideceðini söyleyelim. Yani býrakýn Irak’ýn güneyini yalnýz K. Irak, Azerbaycan, Hazar enerji hatlarý bile yeni bir Türkiye, yeni bir Ortadoðu ve sonrasýnda yeni bir dünya doðurur. Ama bunun için Türkiye’nin büyümesi, barýþý saðlamasý gerekir. Þimdi bu barýþ sürecinin bu yanýyla da ne demek olduðu anlaþýlmýyor mu? Bugün Türkiye büyümesin, yerinde saysýn, her þey eskisi gibi olsun, Kürt meselesi devam etsin barýþ olmasýn diyenler aslýnda ne demek istiyor, anlýyor musunuz?