15 Mart Cuma… Türkiye saati ile sabah 3 sularýnda bu topraklardan binlerce kilometre uzaktaki Yeni Zelanda’da bir adam iki yýl üzerinde çalýþtýðý kanlý planýný uygulamak için harekete geçti.
Bu ‘beyaz’ teröristin hedefinde Müslüman toplum vardý. O yüzden de bir Cuma vakti namaz baþýnda silahsýz ve savunmasýz insanlarý kurþunladý. “Merhaba kardeþim” diyen bir dinin mensubuna ölüm kustu bu katil. Tam 50 Müslüman Cuma namazýný kýlmak için geldiði camide þehit oldu. Katil kaçarken güvenlik güçleri tarafýndan yakalandý.
Bu katliamýn yapýldýðý þehir ile ilgili de kýsa bir bilgi verdikten sonra asýl meseleye geleceðim. Þehrin çok ilginç bir tarihi var. 19. Yüzyýlda Ýngiliz misyonerlerin faaliyetleri sonucu tam bir sömürge kentine dönüþüyor. Adýný Hristiyan misyonerlerin kentin ortasýnda kuruduðu kiliseden alýyor: Christchurch. (Ýsa’nýn Kilisesi) Misyonerlerin hedefi ise bu küçük Okyanusya kentini minik bir Londra gibi tasarlamaktý. Öyle anlaþýlýyor ki misyonerler bu hedeflerine ulaþmýþ. Çünkü günümüzde Christchurch gerek mimarisi ile gerekse kültürel habitatý ile tam bir Ýngiliz kenti gibi.
Bu ansiklopedik bilgiden sonra iþin aslýna gelelim… Yeni Zelanda Baþbakanýnýn bile terör olarak nitelediði bu saldýrýya Batý medyasý terör demekten imtina etti/ediyor.
Doðrusunu isterseniz yýllarca Batý medyasýný yakýndan takip eden biri olarak ben bu tavra þaþýrmadým. Bu ikiyüzlülüðü, bu çifte standardý her seferinde görüyoruz/yaþýyoruz. Özellikle Ýngiltere, Yeni Zelanda, Avustralya ve Fransa merkezli gazeteler bir türlü bunun bir TERÖR SALDIRISI olduðunu diyemedi. Teröristi ‘silahlý saldýrgan’, olayý ise ‘saldýrý’ olarak görmeyi tercih ettiler.
Hele hele Ýngiltere’nin Daily Miror gazetesinin manþeti tam ibretlik. 50 Müslüman’ýn katilini ‘melek yüzlü bir çocuk nasýl böyle oldu’ diye manþet attý. Yetmedi; bir de bebeklik fotoðrafýný koydu manþete. Utanmasalar bu teröriste masum bile derler.
Batý’da olan terör her saldýrýsýný doðrudan Ýslam’la baðdaþtýran bu zihniyet, olay tersi olunca býrakýn Hristiyanlýðý falan saldýrýyý bile terör kelimesi ile yan yana getirmiyorlar.
Bu yazýyý nasýl bitireyim diye düþünürken nedense aklýma büyük þair Sezai Karakoç’un “masal” þiiri aklýma geldi. Doðu’nun evlatlarýný Batý’ya kurban verdiði muhteþem göndermelerle dolu o þiir. Batý’nýn o bencil, emperyal, sömürgeci yapýsýnýn bu kadar net ve sade anlatýldýðý baþka bir eser daha görmedim. Okumadýysanýz tavsiye ederim.