Nihayet büyük bir hatadan dönüldü. Çeþitli sebeplerle ülkelerini terk etmek zorunda kalan insanlarýn Avrupa’ya geçiþ için bulunduklarý Türkiye’de zorla tutulmalarýna son verildi. Türkiye, Avrupa’ya gitmek isteyen mültecilere Avrupa’nýn kapýsýný açtý.
2016 senesinde Avrupa Birliði’yle yapýlan anlaþmayla Türkiye mültecilerin Avrupa’ya geçiþini engelleyecek, Avrupa Birliði de buna mukabil mültecilere harcanmak üzere Türkiye’ye para gönderecekti. Gönderileceði taahhüt edilen para da devlete deðil, mültecilerle ilgilenen sivil toplum kuruluþlarýna verilecekti. Dünyaya insanlýk dersi veren Avrupa Birliði geçen 4 yýllýk süre zarfýnda taahhüdünü yerine getirmedi. Aslýnda Avrupa Birliði taahhüdünü yerine getirmemekle Türkiye’ye deðil insanlýðýn vicdanýna vermiþ olduðu sözü yerine getirmemiþ oldu. Avrupa Birliði’nin bu tavrý benim zaviyemden þaþýrtýcý deðil, zamanýnda köle pazarlarýnda yapýldýðý gibi mülteci kamplarýndan belli þartlara uyan mültecileri seçerek topraklarýnda yaþamalarýna izin verip, bunu da büyük þovlarla insanlýk gösterisi haline getirenlerden ne beklenir! Türkiye böyle mi yaptý; hiçbir ayrým, hiçbir þart, hiçbir kýstas koymadan kapýsýna gelen tüm mültecileri kabul etti. Olmasý gereken de buydu!
Türkiye, taahhütlerini yerine getirmesi hususunda Avrupa Birliði’ni sürekli ikâz etse de Avrupa Birliði kulaðýnýn üzerine yatmayý tercih etti. Tabiî ki Türkiye kendine sýðýnan mazlum ve maðdurlara Avrupa Birliði yardým taahhüdünde bulunduðu için sahip çýkmadý. Türkiye yapýlmasý gerekeni yaptý ve dünyanýn vicdaný olup kendisine sýðýnanlara kollarýný açtý. Türkiye’nin defaatle Avrupa Birliði tarafýndan kendisine verilen taahhütleri hatýrlatmasýnýn sebebi, oynanan uluslararasý tiyatroya dünyanýn dikkatini çekmek; Batý’nýn, sadece Suriye özelinde deðil dünya çapýnda sebep olduðu savaþ ve terörün sorumluluðunu almasý ve gereðini yapmasý için ihtar etmektir.
Nitekim Cumhurbaþkaný Recep Tayyip Erdoðan geçen gün kabul ettiði Bulgaristan Baþbakaný Boyko Borisov’la yaptýðý ortak basýn toplantýsýnda Avrupa’ya sorumluluklarýný bir kez daha hatýrlattý: “Hani adil yük ve sorumluluk paylaþýmý? Bu yükü biz mi kaldýracaðýz? Biz zaten 40 milyar dolarý aþkýn harcama yaptýk. Adil yük ve sorumluluk paylaþýmlarý beklentimiz ne yazýk ki sonuçsuz kaldý. AB 18 Mart bildirisinin gereklerini tam olarak yerine getirmemiþtir. AB bugün de çifte standart uygulamaktadýr. Bu ara görüþüyoruz. '1 milyar Euro göndereceðiz' diyorlar. Siz kimi kandýrýyorsunuz ya? Biz artýk bu parayý istemiyoruz. 40 milyar dolar harcayan Türkiye Cumhuriyeti devleti onlarýn vereceði parayý da bulur. Türkiye'nin onuruyla oynamaya kimsenin hak ve yetkisi yoktur. AB hala çifte standart uygulamaya devam ediyor.”
Bugün Türkiye’nin Avrupa’ya gitmek isteyen mültecileri engellememesi Avrupa Birliði’ne unutmuþ, yokmuþ gibi davrandýklarý mülteci sorununu bir kez daha hatýrlatmýþtýr. Türkiye bu hamleyle Batý’nýn insan haklarý konusundaki mürailiðini dünyaya göstermekle birlikte Batý’yý sebep olduðu sorunla da baþ baþa býrakmýþtýr.