11 kilo verip tanýnmayacak hale geldiði Sefiller filmiyle En Ýyi Yardýmcý Kadýn Oyuncu Oscar’ýný kazanan Anne Hathaway, Catwoman rolündeki güçlü kadýn imajýný kaybettiði için üzgün. ABD’li güzel oyuncudan STAR pazar’a özel röportaj...
ONU henüz 17 yaþýndayken Acemi Prenses filmindeki Mia Thermopolis rolüyle tanýdýk. Arkasýndan çektiði Cennetin Diðer Yakasý ile Ella’da ise genç bir yýldýz adayýydý. 2006 yýlýnda Brokeback Daðý ve Þeytan Marka Giyer ile dikkatleri üzerine çekti. Batman serisinin son filmi Kara Þövalye Yükseliyor’daki Kedi Kadýn karakteriyle artýk giþe rekortmeni filmlerin ünlü yýldýzýydý. Yýllar içinde seçimlerini deðiþtiren Hathaway, Sefiller’deki rolüyle En Ýyi Yardýmcý Kadýn Oyuncu ödülünü kazandý. Hathaway’in bu baþarýsýnýn altýnda sadece kabiliyet ve güzellik yatmýyor. Röportajý okurken de göreceksiniz, kafasýna koyduðunu yapan bir karakter ve bu rol için kendisiyle özdeþleþen saçlarýný kestirdi ve 11 kilo verdi. Ama bu özverinin arkasýnda, sadece mesleki aþk deðil annesinden miras çok özel bir anýsý da var.
-Size Oscar kazandýran Fantine karakterini nasýl kabul ettiniz? Bu rolün sizin için önemi neydi?
Fantine karakterini ilk kez tiyatrocu annemden seyrettim. Sadece yedi yaþýnda olmama raðmen Sefiller’le gerçekten çok derin bir bað kurduðumu hatýrlýyorum. Annem aslýnda müzikalin tur prodüksiyonunda bir fabrika kýzýný oynuyordu. O karakteri canlandýrýrken annemi izlemek inanýlmazdý. Bu durum hikayeyi benim için çok gerçekçi bir hale getirdi. Çok küçük olmama raðmen tüm karakterleri derinden hissettim.
-Annenizi o kadar trajik bir rolde izlemek sizde nasýl bir etki yarattý?
Annemi daha önce Eva Peron’u oynadýðýnda ölürken görmüþtüm ama onu Fantine olarak izlemek benim için farklýydý, çok daha duygusaldý. Ölen kiþinin o olmadýðýný anlýyordum ama oyunda Fantine kýzýna þarký söylerken onu sanki bana söylüyormuþ gibi hissettiðimi hatýrlýyorum. Bu yüzden onun ölümünü izlemek çok sarsýcýydý. Elbette karakterin bu þekilde yýllar sonra hayatýma gireceðini hiç bilmiyordum. Tom Hooper’ýn ortaya çýkardýðý bu muhteþem sinema baþarýsýnýn bir parçasý olmayý kadere baðlýyorum. Bunu biraz tereddüt ederek söylüyorum çünkü ben kendi kaderimizi kendimizin çizdiðine inanýrým ama eðer bu benim yarattýðým kaderse, buraya gelene kadar çok yardým aldýðýmý ve böyle olmasýnýn çýlgýnlýk olduðunu söylemeliyim.
-Yönetmen Tom Hooper ses sýnavýnýzýn olaðanüstü geçtiðini söylüyor...
Tom Hooper’la The King’s Speech’le Oscar kazandýðý zaman tanýþtým. O yýl (2010) Akademi Ödülleri’ni ben sunuyordum, bu yüzden o dönem boyunca yollarýmýz epey kesiþti. Ses sýnavýna gittim. I Dreamed A Dream þarkýsýyla baþladým ve yaklaþýk bir saat boyunca söyledim. Þarkýyý bitirdiðimde Tom aðlýyordu. ‘Bu þarký daha önce beni hiç aðlatmamýþtý’ dedi. Bunun iyiye iþaret olduðunu düþündüm. Sonra ‘Belki de sadece sulugözlü biridir’ diye aklýmdan geçirdim. The Arrest’i söyledim, sonra da benden hazýrlanmamý istememiþ olmalarýna raðmen ölüm sahnesini yaptýk. Çünkü oyunu izlemiþtim ve ölüm sahnesini çok iyi biliyordum. Oradan ayrýldýktan sonra sokakta yürürken gözyaþlarýna boðuldum. Ama çok pozitif þeyler hissediyordum. Kendi kendime ‘Onun bir sürü kýzý izlemek zorunda olduðunu biliyorum ama sanýrým ilk sýrada ben varým’ dedim. Bir ay sonra rolü aldým.
-Role nasýl yaklaþtýnýz?
Karaktere doðal bir empati duyuyordum ve onu oynarken gerçeði anlatma arzusu hissediyordum. Onu bir kurban olarak görmedim. Fantine bir kurban deðil çünkü yaptýðý her þey çocuðu için. Victor Hugo’nun söylediði þey de bu, metnin en önemli bölümü: Fantine kalbinin en derinlerindeki bir parçayý kýzý için canlý tutuyor. Nefret girdabýna dönmüþ kalbinin en dibinde onu ayakta tutan ve tüm bu nefreti kesip yaran büyük bir sevgi var.
-Rolünüz için nasýl 11 kilo verdiniz?
Zaten suçluluk duyacak þeyler yiyoruz. Bu, batýdaki koþullarýn bir parçasý, yiyeceðin ve fitness modellerinin bol olduðu bir kültürde yaþamanýn bir parçasý. Ergenlik çaðlarýmda ince olmak için beðendiðim bir aktrisin denediði her þeyi denerdim. Ama vücudumu kilo kaybýna hazýrlarken baþlangýçta dört kilo verdiðimi söyleyebilirim. Sonra her gün yediklerimi azalttým, bir yandan da çalýþmaya devam ettim. Aðlamak ve þarký söylemek zorundaydým. 7 kilo daha verdim. Ölü görünmem gereken bir bölümü oynamam için kilo kaybýnýn üzerinde duruldu.
-Neden bu kadar fazla kilo vermenin gerekli olduðunu düþündünüz?
The Dark Knight Rises’ý çekerken çok þey öðrendim. Christopher Nolan dövüþ sahnelerimin hepsini benim yapmamý istedi. Filmde yaklaþýk bir dakika süren bir dövüþ sahnesi için altý ay çalýþtým. Ama bu çok daha etkin bir mücadele çünkü kendime yönelik yaptýðým bir þey. Karakteri çok daha iyi anladým çünkü o derisinin altýna ve hayatýnýn içine girdim. Sefiller’in sahne prodüksiyonunda izleyiciler karakterle birlikte ilerlemeye hazýr ve onun bu kadar zayýf görünmesine gerek yok ama film dilinde ölmek üzereyken gerçekten hasta görünebilirsiniz. Bu durum karakterin içine girmeme yardým etti.
-Kilonuzdan memnun musunuz?
The Dark Knight Rises’ý çektiðim dönemdeki kadar mutlu deðilim çünkü o zaman çok güçlüydüm. Þu an kendimi güçlü hissetmiyorum ama iyiyim.
HAYATA KARÞI MÝNNETTARIM
-Oscar’dan sonra günleriniz nasýl geçiyor?
Otuzlu yaþlarýma olabilecek en iyi halimle girdiðimi düþünüyorum. Þimdi büyümek için sabýrsýzlanýyorum. Kýsa bir süre önce hayatýn ilerleyiþine karþý bir minnettarlýk keþfettim, hiçbir þeye kesin gözüyle bakamayacaðýmýzý da biliyorum. Ýþimde bir sürü insanla tanýþýyorum. Dünyaya farklý bir gözle baktýðýmý, her yerde tanýþtýðým insanlarla harika deneyimleri yaþadýðýmý hissediyorum. Bu hayatýmýn en harika yýlýydý.
NE KADAR DA BAKIMSIZ GÖRÜNÜYORUM!
-Rol gereði filmde gerçekten saçlarýnýzýn kesilmesi nasýl bir deneyimdi?
Endiþeliydim ama sakin davrandým. Uzun saçlý halimin bir sürü fotoðrafýný çektim çünkü bunu hatýrlamak istiyordum. Sözümden dönen biri deðilimdir. Ayrýca artýk kýsa bir peruk yapmak için zaman da kalmamýþtý. Çok korkmuþtum, titriyordum ama karakteri oynamak için bu kýrýlgan hisleri kullanabildim.
-Þu anda kýsa saçlý olmak nasýl bir duygu?
Çok bakýmlý olmayan bir kýz olmayý her zaman sevmiþimdir. Þu anda tamamen bakýmsýz bir kýzým. Amanda’ya (Seyfried) bakýyor ve geçmiþe özlem duyuyorum. Ama gösteriþten uzaklaþmýþ olmayý seviyorum ve büyük bir mücadeleden geçmiþ bir kimliðe sahip olmak hoþuma gidiyor.