“Neden aday olmuyorsunuz?” sorusuna Bay Kemal bakýnýz ne cevap veriyor: “Ben en baþýndan beri bir siyasi partinin genel baþkanýnýn, Cumhurbaþkaný adayý olmamasý gerektiðini söyledim. TBMM’ye gelip namusum ve þerefim üzerine yemin etmem gerekecekti bir partinin genel baþkaný olarak. Ben namusuma ve þerefine düþkün bir insaným. Onun gibi deðilim.”
“O” dediði kiþi, Cumhurbaþkaný Erdoðan. “Onun gibi deðilim” derken ima ettiði her neyse tam da kendisini tariflediðini söylemeye gerek yok. Sahiden bir edepsizlik ve düþkünlük örneðiyle karþý karþýya bulunuyoruz. Bu sözlerin sahibi artýk siyasetin konusu deðil psikiyatrinin konusudur. Tam bir klinik vak’a...
Bay Kemal bu sözleriyle sadece Cumhurbaþkanýmýza karþý deðil gerçekte kendinden baþka herkese çok aðýr ve edepsiz bir suçlamada bulunuyor. Bir tek kendisini “namus ve þeref düþkünü” olarak görüyor, baþkalarýný da þu an burada aðza alýnmayacak hayâsýz bir suçlamanýn muhatabý kýlýyor. Kendisinin “düþkün” biri olduðu besbelli. Zaten “düþkün bir insan” ancak siyaseti bu denli düþürebilir.
***
Þimdi bu laflarý enikonu tartalým isterseniz. Tartalým ki karþýmýzda ettiði laflarýn nereye gittiðini bilmeyen bir klinik vak’a ile karþý karþýya olduðumuz anlaþýlsýn.
Bir: Mevcut yemin metnini parti genel baþkanlýðý sýfatýný taþýmayan daha önceki Cumhurbaþkanlarý da okudular. Ýçlerinden bazýlarý seçilmeden önce parti genel baþkaný idiler. Rahmetli Özal ve Demirel gibi… Bu yemin metnini okuduktan sonra partileriyle sahiden alakalarýný kestiler mi? Partilerinin içiþlerine karýþmaya devam etmediler mi? Bay Kemal’in mantýðýna göre her ikisi de “namus ve þeref” bahsinde sorunlu olmuþ olmuyor mu?
Ýki: Rahmetli Atatürk ve Ýsmet Ýnönü partili Cumhurbaþkaný deðiller miydi? Bay Kemal hakikaten laflarýnýn nereye gittiðini bilen bir insan olmuþ olsaydý bin düþünür bir konuþurdu.
Üç: Birlikte ittifak yaptýðý partilerin genel baþkanlarý da Cumhurbaþkaný adayýlar. Þimdi onlardan biri diyelim ki seçildi ve bu yemin metnini okuyarak göreve baþladý. Bay Kemal’in mantýðýna göre ne olmuþ oluyorlar? Dilim söylemeye varmýyor. Kendileri karar versinler…
Dört: Cuma günü Bay Kemal partisinin adayýný açýklayacak. Peþinen açýklayacaðý adayýn boynuna bu yaftayý astýktan sonra tabii. Kendisi için “namus ve þeref” bahsinde sorunlu gördüðü bir iþi, kendisinin açýklayacaðý adaya havale ederek ne mi demek istiyor? O kadarýný da sahaya süreceði aday düþünsün. Ama buradan o adaya sesleniyorum: Namus ve þerefine týpký Bay Kemal gibi düþkün bir insan isen sakýn kabul etme! Yoksa Bay Kemal’in ölçülerine göre ne olarak suçlanacaðýn þimdiden belli. Demedi deme!
Beþ: Referandumda halkýmýz yeni bir hükümet sistemine “evet” dedi. Bu sistemin adý ayný zamanda “Partili Cumhurbaþkanlýðý Sistemi”dir. Bay Kemal’in tarifine göre namus ve þeref bahsinde “sorunlu” olan bu sistemi kabul eden halkýmýz asýl kabahatlidir!
Altý: Bay Kemal mevcut sistemde kim seçilirse seçilsin “tarafsýz” olamayacaðý için namus ve þeref üzerine ettiði yemine sadýk kalamayacak demektir. Bu durumda aday göstermek veya gösterilen adaylardan birini desteklemek namus, þeref ve ilke bahsinde hangi kategoriye giriyor? “Ben namusumu ve þerefimi bir yana itip aday olmam, ama aday gösteririm, gösterilen adaylardan birine destek veririm!” demek nasýl bir namus ve þeref anlayýþýdýr?
Yedi: Bay Kemal seçilemeyeceðini, seçilemediðinde de genel baþkanlýk koltuðunu kaybedeceðini bildiði için aday olmaktan kaçan, lakin bunu yaparken baþkalarýnýn namus ve þerefine dil uzatmaktan kaçýnmayan düþkün bir insandýr.
***
Lafý uzatmaya gerek yok. Neresinden tutarsanýz tutun hastalýklý bir zihin yapýsý söz konusu. Bay Kemal þu “tarafsýzlýk” denen þeyden ne anladýðýný ortaya koysa da bilsek!
“Herkesin üzerinde ittifak ettiði bir Cumhurbaþkaný” tarifi üzerinden geliþtirdiði “tarafsýzlýk” ilkesi yeryüzünün neresinde var? Bir baþka deyiþle, yeryüzünün neresinde herkesin ittifakýyla seçilen bir Cumhurbaþkaný vardýr. ABD’nin Baþkaný partili bir cumhurbaþkanýdýr. Ve nasýl bir “ittifak”la seçildiði biliniyor. Fransa’nýn Cumhurbaþkaný da partilidir ve nasýl seçildiði herkesin malumudur.
Bay Kemal’in bu Erdoðanfobik patolojisi sadece siyaseti deðil ahlaký da zehirliyor.