Maç baþladýðýnda; ilk yarým saate kadar süren þöyle bir tablo vardý... Her iki taraf da; taktik, strateji veya hiçbir planlama olmadan, top nereye gidiyorsa oraya koþturarak oynuyordu. Bu yüzden, ataklar oldu ama; pozisyonlar olmadý. Maç iyiymiþ gibi görünüyordu ama, iyi deðildi. Hýzlý oynanýyormuþ gibi görünüyordu ama, aslýnda hýzlý da deðildi. Ben buna “Göz boyama futbolu” diyorum. Havanda su dövdüler.
Ortadaki þey, gerçek bir hanýmefendi ile akþam yemeði yemekten çok; þiþme balon kadýnla lokantada olmak gibi bir durumdu... Doðal ve doðru deðildi.
Bu süreci bozan an, 31.dakikada Rodallega’dan geldi. Her iki taraf için de; maçta oluþmuþ ilk önemli atak, ilk önemli pozisyon, ilk önemli þuttu... Bu pozisyon; oyunun o ana kadarki kýrýlma aný oldu. Çünkü Trabzonspor’un gerçek anlamda maça dönüþü geldi. Devre bitene kadarki süreyi, mükemmel oynadýlar. Rodallega’dan baþka, Pereira da kritik bir fýrsatý kullanamadý.
Antalya da bu süre içinde, (Trabzon’un ki kadar net olmasa da) bir-iki önemli pozisyon buldular... Anlayacaðýnýz, maç havaya girmiþti.
***
Bu gazla, ikinci yarý da iyi baþladý. Daha önce sýradan giden maçýn akýþ debisini deðiþtiren Rodallega; skoru da deðiþtiren adam oldu. Attýðý gol þýktý ve Uður”a da gol atmayý özendirdi. Ýkinci yarý erken gollerle ve sanki 2-0’la baþladý.
Antalya da buna karþýlýk verecekken; hakem Yahya Kemal Uðurlu, ceza alaný dýþýna taþan Esteban’ýn topa elle temasýný göremedi. Omuz dedi ama, el de vardý.
Ayný hakem; ilk yarýda taç çizgisi kenarýnda (Topa yönelik olmadan) rakibine çok sert faul yapan Olcay Þahan’a sarý kart gösteremedi. Ama Samuel Eto’o, kaleci Esteban’in dövecek gibi üstüne yüklenen kabadayýlðýna kurban gitti. Sarý kart yanlýþ adama çýktý. Ya da ikisine birden gösterilmeliydi.
Neyse... Ýlk yarým saatten sonra kendine gelen Trabzonspor; zaten iyi olma yolundaydý, zamanla daha iyi oldu. Bunca gol boþuna deðil.
Bordo-mavililer; baþlarýna bela olma potansiyelindeki Antalya’yý, kolayca safdýþý býraktýlar. Bravo!