Bayat yemeðin malum aþçýsý

Bir türlü vazgeçmiyorlar! Türkiye’yi karýþtýrmak, milleti birbirine düþürmek için ayný senaryolarý evirip çevirip piyasaya sürmekten vazgeçmiyorlar. Siyaset mühendislerinin el kitabýnda yazan senaryo ayný: Terör üzerinden duygusal tepki meydana getir, toplumun sinir uçlarýný harekete geçirerek siyasi patlamalar oluþtur! Sokak marifetiyle siyaseti dizayn etme çabalarý kimi zaman Sünni-Alevi, kimi zaman Türk-Kürt ayrýmýný kaþýyor. Ama bugüne kadar hiçbiri tutmadý, milletimiz bu oyunlara prim vermedi.

AK Parti iktidara geldiðinde yapýlmak istenen, irtica yaygarasýyla laiklik hassasiyetini kaþýmak ve laik-dindar kutuplaþmasý üretmekti. Derin devletin o günkü varlýðý gizli gündem, Ýslamcýlýk, takiyye gibi din muhtevalý bir psikolojik harekât yürüttü. Laikçi zihniyete dayanan bu vesayet odaklarýnýn ileri sürdüðü tezlerden birisi de ‘yaþam tarzýna müdahale’ idi. AK Parti uzun süre yaþam tarzý üzerinden yürütülen saldýrýlarla baþetmek durumunda kaldý. Derin devlet çetelerinin kýrmýzýsý gitti yeþili geldi onlar da AK Parti’ye ‘tek adam, diktatörleþme’ gibi söylemlerle saldýrmaya devam etti.

Son dönemde gördüðümüz tablo dýþ güçlere uþaklýk yapan bu çetelerin hepsi tüm argümanlarýyla ve bildik tüm yöntemleriyle ortalýða salýnmýþ durumdalar. Eðer bugün hala yaþam tarzý üzerinden bir karýþýklýk çýkarýlabileceði düþünülüyorsa iç ve dýþ aktörleriyle eski akýl devrede demektir. Bu aklýn dindarlaþma ve irtica yaygarasýndan baþka bildiði ve uzun süre Türk siyasetini baský altýna almak için kullandýðý ikinci konu terördür. Her kritik günde milletin gözüne sokar þekilde gerçekleþen terör eylemleri, terör örgütleriyle bu yapýlarýn iç içe geçtiðinin en büyük kanýtýydý. Derin devlet çetelerinin siyasete müdahale etmek için ihtiyacý duyduklarý anda PKK’nýn eylem patlatmasý bu kirli iþbirliðinin ve ayný aklýn tetikçisi olduklarýnýn bir göstergesiydi. Baktýðýmýzda PKK’nýn da, FETÖ’nün de, Ergenekonvari çetelerin de ayný kuklacýnýn kuklasý olduðu açýkça görülüyor.

DEAÞ’ýn üstlendiði Ortaköy katliamý sonrasý meselenin yaþam tarzý üzerinden bir ayrýþmaya dönüþtürülmeye çalýþýlmasý da çok bayat bir senaryodur. Bu ülkede ilk kez yýlbaþý kutlanmýyor, ilk kez de Noel üzerinden polemikler yaþanmýyor. Bunun gibi yüzlerce tartýþma konusu vardýr, millet tartýþýr durur ama birbirini katletmez. DEAÞ’ýn eyleminin yaþam tarzý üzerinden kurgulanmasý çok cýlýz bir karþýlýk bulur. DEAÞ Irak’ta ve Suriye’de camileri, mescidleri, türbeleri havaya uçurdu ve namaz kýlan cemaati katletti. El Kaide türü örgütlerin kâfir olarak adlandýrarak Müslümanlara savaþ açmasý yeni bir durum deðil. Bu hastalýklý bir zihin ve sapkýn bir ideolojik yaklaþýmdýr. Dini, inancý ne olursa olsun insanlarý katletmek açýk terördür, barbarlýktýr. Hiçbir þahsýn býrakýn öldürmeyi günahkâr diye bir insaný cezalandýrma yetkisi, hakký, selahiyeti yoktur ve olamaz. Yabancý gizli servislerin amaçlarýna hizmet eden bu katil sürüsü üzerinden dinler veya din mensuplarý hakkýnda yorumlar yapmak büyük haksýzlýk olur.

AK Parti iktidarý özellikle FETÖ ve DEAÞ gibi örgütlerle mücadele açýsýndan kritik öneme sahiptir. Din maskeli örgütlerle mücadeleyi muhafazakâr bir partinin vermesi iþte bu örgütleri kullanarak toplumda ayrýþma meydana getirmek isteyenlerin heveslerini kursaðýnda býrakýr. Bu yüzden Cumhurbaþkanýmýz Erdoðan’a veya AK Parti iktidarýna bu tür örgütler üzerinden haksýz yakýþtýrmalarda bulunmak yerine onlarýn verdikleri mücadelenin anlamýný ve önemini takdir etmek daha doðru olacaktýr.

Velhasýl yaþam tarzý yemeði bayattýr ve kabak tadý vermiþtir. Bunun üzerinden siyaseti dizayn etmek, sokaklarý karýþtýrmak mümkün deðildir.