Uzun süredir ‘Antalya Milletvekili’ olarak sessiz bir dönem geçiren CHP’nin eski genel baþkaný Deniz Baykal’ýn bugün CHP TBMM Grubu’nun kapalý toplantýsýnda yapacaðý konuþma önemli. Kapalý oturum talebinin Baykal’dan gelmiþ olmasý ve bu talebe çok sayýda milletvekilinin destek vermesi de anlamlý.
Baykal’ýn gündemini tahmin etmek güç deðil; AK Parti’nin baþkanlýk sistemi, yeni anayasa önerileri, Ýmralý süreci ve CHP’deki Türk ulusu-Kürt milliyeti tartýþmasýyla belirginleþen çatlak... Baykal’ýn, AK Parti’nin icraat ve giriþimlerine yönelik eleþtirilerini dile getirmesi, bölgesel konulara deðinmesi ve en önemlisi “CHP’de söylemin netleþtirilmesi, birlik bütünlüðün saðlanmasý, kavga, birbirine laf yetiþtirme görüntülerinin ortadan kaldýrýlmasý” çaðrýsý yapmasý bekleniyor.
Çünkü Baykal, belediye baþkanlýðý, cumhurbaþkaný ve genel seçimlerin art arda yapýlacaðý maraton öncesi bir siyasi partinin bedensel ve zihinsel bütünlük içinde olmasý gereði ile bunu saðlayacak liderliðin önemini en iyi bilen isimlerin baþýnda geliyor. Bu nedenle üslubunu ne kadar hassas tutarsa tutsun, bu çerçeve, CHP’nin yapamadýklarý ancak yapmasý gerekenler listesi olacak. Bir parti liderliði profili ortaya koyacak. Bu da, zaten yapýlmakta olan liderlik tartýþmasýný alevlendirecek.
Baykal, lider olarak kendisini mi tarif edecek, partideki aðýrlýklý grup ile sonradan katýlanlarýn buluþacaðý bir ortak nokta ve aday tarifi mi yapacak, yoksa ‘Kýlýçdaroðlu liderliðinde kenetlenin’ mesajý mý verecek?
‘Baykal grupta konuþacak’ haberinin, þimdiden ilk iki ihtimali akla getirdiðini söyleyebiliriz. Çünkü Baykal, Kemal Kýlýçdaroðlu’nun genel baþkan seçilmesine karþý çýkmadý, sonrasýnda yapýlan kurultaylarda da aday olmadý, aday göstermedi. Ama bu tavrýnýn Kýlýçdaroðlu’nu desteklediði anlamýna gelmediðini de ihsas etti. Ayný þekilde, CHP’nin geliþmelere karþý politika üretememesine iliþkin bugüne kadar çok sayýda eleþtiri yaptý. CHP’deki iç tartýþmalarda da ulusalcý gruptan yana görünmeyen ulusalcý bir tutum izledi. 7 Þubat 2008 TBMM’de anayasa deðiþikliði görüþmeleri yapýlýrken, “Anayasa yeniden yapýlamaz mý; elbette yapýlýr. (...) Ýhtilali yaparsýn. Ýdamý göze alýrsýn...” sözleri de bugünkü ulusalcý kanadýn anlayýþýyla örtüþüyor örneðin. Bu tavýr, Baykal’ýn da Kýlýçdaroðlu gibi ulusalcý kanada karþý bir çýkýþ yapmayacaðýný gösteriyor. Ancak, popülist/yenilikçi yaklaþýmý da dýþlamayan bir Baykal formülü ortaya koymak istediði açýk... Bunu bir bilen olarak mý yapacak, bir aday olarak mý? Bu sorunun cevabýna iliþkin ipuçlarý konuþmadan çýkarýlacaktýr. Ancak Baykal son iki yýlý boþa geçirmedi. Kendisine yakýn milletvekilleri ve eski vekillerle, parti yöneticileriyle baðlarýný sýký tuttu. Kýrgýnlýklarý gidermeye çalýþtý. Daha önce yolsuzlukla suçladýðý ve partiden çýkardýðý Þiþli Belediye Baþkaný Mustafa Sarýgül ile 2010’da barýþtý; “Kapýmýz, memleketini seven, partisini seven herkese açýk. Kimsenin görüþmelerimden tedirginlik duymasý için bir neden yok” dedi.
Bu süreç, Baykal’ýn CHP’nin barajýn altýnda kalmasý nedeniyle genel baþkanlýktan istifa ettiði 1999 seçiminden sonra yaþananlarý hatýrlatýyor. CHP’nin genel baþkanlýðýna gelen Altan Öymen’in partiyi toparlama çalýþmalarý sürerken Baykal yeniden devreye girmiþ ve sadece 15 ay sonra olaðanüstü kurultay toplayarak koltuðu geri almýþtý. Genel Baþkan Öymen, kurultaydan iki ay önce 25 Temmuz 2000’de Baykal’ýn nabýz yoklamalarýna iliþkin bir soruya þu cevabý vermiþti: “Siyasete girildiði zaman çýkýlmaz, Sayýn Baykal’ýn nabýz yoklama turlarý beni rahatsýz etmez.”
Baykal’ýn kapalý toplantýda konuþma isteði yeniden devreye girme olarak deðerlendiriliyor. Yerel seçim süreci yaklaþtýkça Baykal faktörü daha da önem kazanacak.