Anayasa deðiþikliði görüþmelerinin ilk gününde CHP adýna Deniz Baykal söz aldý. Kendi ifadesiyle “Milletvekili arkadaþlarýn saðduyusuna ve vicdanýna seslenen bir konuþma” yaptý.
Pek çok kiþi ise Baykal’ýn konuþmasýný “düþük profili” buldu.
Sadece polemik ve retorik olarak deðil konuþmasý maddi hata da içerdiði için eleþtirildi. Oylanacak maddelerin komisyonda aldýklarý son þekli dahi takip etmemiþ, eh biraz ezberci davranmýþtý.
Baykal siyaset dýþý yöntemlerle koltuðundan edildikten sonra uzun süre sessizliðe gömülmüþtü. Fakat anlaþýlan o ki Cumhurbaþkanlýðý Sistemine muhalefette CHP’nin konuþan yüzlerinden biri olacak. CHP’nin ‘militan’ vekilleri “sokakta direnirken” Baykal da CHP’nin akil ismi olarak MHP tabanýný ikna etmeye çalýþacak.
CHP’yi PKK ve FETÖ’nün kuyruðuna takan Kemal Kýlýçdaroðlu ve ekibiyle MHP tabanýna hitap etmek mümkün olamayacaðý için bu görevi Deniz Baykal’ýn üstlenmesi gerekecek.
Fakat bir taraftan da aslýnda Baykal’ýn sistem deðiþikliðine çok da itirazýnýn olmadýðý yorumlarý yapýlýyor. Muhtemelen bu bir “aþýrý yorum” ama ben Devlet Bahçeli’nin gördüðü Türkiye’ye yönelmiþ tehdit ve tehlikeyi Baykal’ýn da görmüþ olabileceðini tahmin ediyorum.
Milliyet’ten Serpil Çevikcan’a söylediði “Cumhurbaþkaný’nýn kaygýlarýný çekincelerini çok iyi biliyorum” ifadesi de aslýnda bunu gösteriyor. Tabi “Cumhurbaþkaný’nýn korumak istediði þeyleri bu anayasa korumaz” demeyi de ihmal etmiyor.
Hiç hoþ deðil!
Meclis yine tuhaf görüntülere sahne oluyor. Anayasa deðiþikliðiyle ilgili oylamanýn gizli yapýlmasý gerektiði üzerinden CHP, anayasaya aykýrýlýk iddiasý öne sürüyor. Buna zemin hazýrlamak için de Ak Partili vekillerin oy kullandýðý kabinleri taciz edercesine abluka altýna almaya, görüntü çekmeye çalýþýyor. Oluþan sinir harbinde bazý vekiller “Sana mý soracaðým, oyum da budur” gibi yaklaþýmlar sergileyebiliyor.
Evvela muhalefetin bunu bir taktik olarak benimsediðinin fark edilmesi gerekir. Bu tür tacizlere defalarca muhatap olmuþ vekillerin de insiyaki davranmak yerine karþý bir taktik geliþtirmesi ve tuhaf görüntülerin oluþmasýnýn önüne geçmesi gerekir. Aksi durumda hem yapýlan iþin ciddiyetine halel geliyor hem de tahrikçi amacýna vasýl oluyor.
Oy kullanmadaki usul, daha önce de defalarca mevzu olmuþ, hatta Anayasa Mahkemesi’ne taþýnmýþ bir konu. AYM ise konuyu yetki alanýnda görmemiþ. Yani muhalefetin “anayasaya aykýrýlýk” iddiasý yersiz. Üstelik hayýr oyu kullandýðýný, evet ve çekimser pullarý göstererek ilan etmenin makul bulunduðu bir oylamada evet oyu verenin tersini yapmasý yani hayýr ve çekimser pullarla poz vermesi de makul bulunabilir pekala. Ama doðrusunu söylemek gerekirse ortaya çýkan manzara hoþ deðil.
Meclis’e güvensizlik
Dünkü yazýmda anayasa deðiþikliðiyle ilgili oylama usulünden bahsetmiþtim. Tek tek maddelerin oylanmasý konusunda çok önemli bir aþamayý atlamýþým. Anayasa deðiþikliðini zorlaþtýran bir süreç olduðundan bahisle üç aþamalý bir oylamanýn söz konusu olduðunu, ilkinin oylamalara geçilip geçilmemesiyle ilgili olduðunu, ikincisinin maddelerin tek tek oylanmasýyla tamamlandýðýný, üçüncü aþamanýn ise paketin tamamýna yönelik karar oylamasý olduðunu belirtmiþtim.
Maddelerin oylanmasýndaki ikinci turu atlamýþým. 18 madde tek tek oylandýktan sonra iki gün ara verilecek ve ayný maddeler bir kez daha tek tek oylanacak. Yani çift dikiþ yapýlacak.Bu durumda Meclis’te dörtlü bir mekanizma iþlemiþ olacak. Referandum ise bundan sonra gelecek.
“Vekilleri vicdanlarýyla baþ baþa býrakmak, bir daha düþünmelerini saðlamak için” diye izah edilen bu sürecin amacý aslýnda iþi büsbütün yokuþa sürmek. Sebep de darbecilerin yaptýðý anayasayý seçilmiþlere deðiþtirtmemek. Yani Meclis’e yani halk iradesine güvensizlik.