Baykal gösterdi: O darbenin bedeli Suriye’ydi

Yaþadýðýmýz sýkýntýlý günler, 17-25 Aralýk “darbe giriþiminin” baþarýya ulaþmasý halinde ülkenin nasýl büyük bir felakete rotalanacaðýný göstermesi bakýmýndan önemli. Her darbenin arkasýndaki “okyanus ötesi üst akýl” meþruiyet dýþý iktidar için yol verdiði güçlerden mutlaka bedelini almýþtýr. 

Misal: 12 Eylül 1980 darbe rejiminin yaptýðý ilk uygulama, 1974 Kýbrýs Harekatý sonrasýnda NATO’nun askeri kanadýndan çekilmiþ olan Yunanistan’ý, “hiçbir taviz almadan” NATO’ya döndüren Rogers Planý’ný onaylamak olmuþtu. Türkiye, darbe yönetiminin ABD ile iliþkileri sýcak tutmak amacýyla verdiði bu tavizin sonuçlarýný bugün de Kýbrýs, Ege ve hatta AB tam üyelik sürecinde yaþýyor.

Bu iþler böyledir. Darbeciye yol veren güç, onun iktidarýnýn ilk ayýnda beklediði sonucu almaya çalýþýr.

Yaþadýklarýmýz, bir “iç politika müdahalesi” gibi görülen 17-25 Aralýk’ýn, aslýnda, Suriye’de çok önceden hazýrlanmýþ bir plana sesini çýkarmayan, sýnýrlarý içine çekilip, kaderine razý olan bir Türkiye yaratmayý hedeflediðini þimdi daha net gösteriyor.

Teslim olmuþ Türkiye’ye giden yol

Aslýnda plan, aþamalý fakat kabul edelim, ustaca hazýrlanmýþtý. Önce, kurmaca/kumpas davalarla ordu çökertilmeye çalýþýldý, MÝT Müsteþarý’na dönük hamle ile istihbaratýn ele geçirilmesine çabalandý, kaset oyunlarýyla, “milli sivil gücün önemli bir kesimini” oluþturan MHP’nin silinmesi hedeflendi, ayný dönemde, bir kaset kumpasý ile CHP’nin liderliði deðiþtirilerek gerekli düzenlemeler büyük ölçüde tamamlandý.

2013 Haziran ayýndaki Gezi Parký olaylarýyla yaratýlan siyasi fay hattýnýn 17-25 Aralýk’la “taçlandýrýlmasý”(!) giriþimi duvara çarpmýþ, Türkiye, kýsa süre içinde parçalanmasýna yol açacak büyük bir komplodan son anda kurtulmuþtur.

Bugüne kadar tartýþma, komplonun, “Erdoðan’sýz bir Türkiye” için tezgahlandýðý yönündedir, hayýr, asýl komplo, meþru siyasetin devre dýþý býrakýldýðý bir ortamda, Türkiye’yi, Suriye ve güneydoðuda “var oluþunu tehlikeye sokacak” bir hareketsizliðe sürükleyecek ve “dikte edileni kabul etmeye” mahkum edecek düzeydedir.

MÝT TIR’larý olayý, bütün bu geliþmelerin sembolü olarak karþýmýzda durmaktadýr.

Son hamle, 7 Haziran Seçimi öncesinde Demirtaþ’ýn eline saz vererek parlatma ve ülkeyi, kýsa süreli siyasi istikrarsýzlýða sürüklemek olmuþtur.

Bugün PYD’ye bir türlü “terörist” diyemeyen, bu örgüte verdiði silahlar vatan evlatlarýný þehit eden “üst aklýn” içimize yerleþtirdiði unsurlarla varmaya çalýþtýðý hedef; 1- Güneydoðu’da kazýlan hendeklere ve ilan edilen sözde öz yönetimlere karþý savaþma moral ve kabiliyetini kaybetmiþ güvenlik güçleri, 2- Suriye’nin parçalanma sürecinde pazarlýk masasýnýn dýþýna itilmiþ, sessiz ve kaderine razý bir Türkiye’dir.

Oyun bozulmuþtur, dünyanýn ülkemize dönük asabiyeti buna dayanmaktadýr...

Baykal gereðini söylemiþtir

“Milli” kimliði nedeniyle çok önceden hedefe oturtulduðu belli olan Deniz Baykal’ýn son açýklamalarý beni þaþýrtmadý. Baykal, Kýbrýs’a çýkma kararý almýþ CHP-MSP koalisyon hükümetinin Maliye Bakaný’dýr.

Siyaset yaþamýnýn gençlik yýllarýnda böyle bir deneyim olan bir devlet adamýnýn, fýrtýna obüslerini haklý görmesi, Sünni Halep’in Þii’lere býrakýlamayacaðýný söylemesi ve partisinin HDP’leþmesinden kaygý duymasý çok doðaldýr.

Tarihe tanýklýk edeyim: Deniz Baykal, 1993 yýlýnýn ocak ayýnda Boþnak lider Aliya Ýzzetbegoviç ile Mostar’da, 2’nci Dünya Savaþý’ndan kalma bir Alman sýðýnaðýnda buluþtuðunda yanýndaydým, Bosna Savaþý’na gidip, Tuzla cephesinde Sýrp ateþi altýnda kendini son anda yere atarak hayatta kalmayý baþarmýþ bir siyaset adamýdýr.

Eðer konu “millilik” ise, Gazi’nin partisi CHP’yi dini tercih zemininde HDP’lileþtiren bu kadro ile de hiçbir iliþkisi yoktur. CHP’nin bugün Beþar’la el sýkýþan kadrosu, 1993’te olsaydý, eminim, Sýrp faþist lider Miloþeviç’i de makamýnda ziyaret edecekti...

CHP’yi kurtarmak zorundayýz...

Gazi Mustafa Kemal’in kurduðu, geliþtirdiði iki önemli kurum, CHP ile Cumhuriyet Gazetesi’nin, emperyalist kumpas çetesinin boyunduruðuna girmiþ olmasý, Türkiye açýsýndan ciddi bir “ulusal güvenlik” sorunudur, kabul edilemez!..

Bu ülkenin “milli” ve “yerli” tüm güçlerinin, kollarý sývayýp bu sorunu çözmesi gerekiyor.

Baykal, kendisinden beklenileni yaptý, bilge devlet adamlýðý ve vatanseverliði ile iþaret fiþeðini yaktý...

Bundan sonrasý, artýk, Türk demokrasisinin saðlýðý açýsýndan büyük bir umutla beklediðimiz “gerçek” sol ve anti-emperyalist, Gazi’nin “milli” deðerlerini hayata geçirecek partinin yeniden inþasýdýr.

CHP’li seçmene çok iþ düþüyor... Memleketin bekasý için...