Bayram hüzünleri...

Her bayramın hüzünlü bir yanı vardır aslında...
Sabah tüm ailenin toplandığı o kahvaltı sofrasında eksilenler ya da artık büyük kahvaltı sofrasında olmaktansa büyük bir tatil köyünün açık büfe kahvaltı salonunda olmayı tercih edenler...
Hayatın başka yönlere savurduğu ve uzun zamandır bayramını kutlamadığın arkadaşlar, yitirilmiş anılar...
Sonra tek başına yaşayanlar...
Hiç zile basmamak, kapıyı hep anahtarla açmak, sıcak çorba ya da çayı ancak kendi yaptığında içebilmek belki her gün biraz acıtır tek başına olanın canını.
Ama bayramlarda tek başına olmanın hüznü bambaşkadır...
Gidecek kapı vardır hatta çoktur da insan bayram sofralarının aile samimiyetini gölgelemek ya da tek başına oluşunu saklamak ister biraz...

***

Her bayramın hüzünlü bir yanı vardır aslında...
Aynı anda onlarca kişiye gönderilmiş bir mesajın alıcısı olmak insanı burar biraz.
Teknolojinin hayatımızı kolaylaştırması bu mu yoksa teknolojinin hayatımızdakileri sıradanlaştırması mı acaba?
Sokağa çıkan her çocuk bayramlıklarını giyerdi eskiden, el öper, oyun oynardı.
Şimdi çoğunun elinde zaman zaman dadı vazifesi gören akıllı ekranlar, savaşıyor, öldürüyor, kaçıyor, kovalıyorlar...

***

Her bayramın hüzünlü bir yanı vardır.
Birkaç sene önce, bir şekerleme reklamında, gözleri yollarda evlat ve torun bekleyen teyze ve amcaya üzülmüştük hepimiz.
Reklamlarda oynayan ve hiç tanımadığımız teyze ve amca için üzülecek kadar duygusal olsak da 9 günlük tatili duyunca geride tanıdıklarımızı bırakıp gidecek kadar materyalist mi oldu bir yanımız?

***

Eskiden bayramlarda Darülaceze'de, ziyaretçi bekleyen insanların haberleri olurdu televizyonlarda.
Şimdi tatil beldelerindeki eğlencenin haberleri var.
Koca bayramdan aklımda şu soru kaldı:
Bugüne kadar ekonomik krizlerde sosyal patlama olmamasına gerekçe gösterilen aile dayanışması hep kötü zamanlarda mı akla gelir?