Geçtiðimiz hafta yaptýðým konuþmalarda üç ayrý konu yerleþti tebrik sözlerime. Birincisi kadir gecesi tebrikiydi, ikincisi bayram tebriki. Üçüncüsü ise Ak Partinin 11’inci yýlýna iliþkindi. 14 Aðustos 2001’de Türkiye siyasetine adým atan Ak Parti’nin kuruluþu coþkuyla kutlandý. Ýzmir’de de Ak Parti Ýzmir teþkilatýnýn kuruluþundan bu yana görev alanlarýn davet edildiði bir iftar programý vardý. Burada ben de Ak Parti Kurucular Kurulu üyesi olarak konuþtum.
Ak Partinin Türkiye’de gerçekleþtirdiði büyük deðiþimi anlattým.
Öncesi de var ama ‘82 Anayasasýnýn getirdiði kurumlarda þöyle bir mantýk hakimdi: “Halký kendi haline býrakmaya gelmez. Yanlýþlar yapabilir ve olmadýk iþler çýkarabilir. Tedbir almak lazým.”
Ýþte bu anlayýþtan yola çýkanlar, halkýn oylarýyla seçilen Türkiye Büyük Millet Meclisi bir yanlýþ yaparsa Anayasa Mahkemesi düzeltsin istediler. Anayasa Mahkemesinin oluþumunda da dolaylý dolaysýz halkýn söz sahibi olmamasýný temin ettiler.
Ayný mantýkla, hükümetler yanlýþ yaparsa Milli Güvenlik Kurulu ve Danýþtay düzeltsin diye kurdular kurgularýný. MGK, askeri bürokrasinin çoðunlukta olduðu bir yapýdaydý. Danýþtay üyelerinin belirlenmesinde de halka yer olmasýn istediler.
Yargý kendi haline býrakýlamazdý. Onun için HSYK ve Yargýtay’ý tanzim etmek ve bir kapalý devre oluþturmak þarttý.
Olur ya üniversitelerde bilim adý altýnda statükoya meydan okuyanlar çýkarsa ne yapýlacaktý. YÖK de bu meseleyi halleder diye kurdular.
Daha o zamanlar Anadolu kaplanlarý tehlikesi yoktu. Bilselerdi bir tedbir de ona düþünürlerdi. Zaten o kadar tedbirli davranmýþlardý ki... Þöyle bir kurgu içine girdiler. Olur ya bütün bu mekanizmalarda bir kaçak çýkarsa, diyelim YÖK bir yanlýþ yaparsa, bunu da cumhurbaþkaný düzeltsin... Nasýl olsa cumhurbaþkaný hep askerlerden çýkýyordu. Dolayýsýyla cumhurbaþkanýnýn yetkilerini ona göre tanzim ettiler. En basit bir bürokratik atamayý bile üçlü kararnameye baðladýlar.
Ýþte Ak Partinin iktidar olduðu dönemin Türkiye manzarasý buydu. Üstelik darbelere alýþmýþ, 28 Þubatta olduðu gibi buradan sonuç alacaðýný zanneden bir bürokratik yapý mevcuttu.
Ak Parti bütün bunlarýn farkýndaydý. Çözümü daha çok demokraside gördü, insan haklarýna saygýda gördü, hukukun üstünlüðünü teminde gördü. Avrupa Birliði hedefi Ak Partinin bu hedefleriyle uyum içindeydi. MGK’da sivillerin çoðunluðunu saðlayarak önemli bir adým attý. YÖK’ü deðiþtirmek için birden çok teþebbüsü, Anayasa Mahkemesi ve Cumhurbaþkaný eliyle boþa çýkartýldý.
Kaç darbe teþebbüsünün boþa çýkartýldýðýný bugün süren davalarda izliyoruz. Danýþtay baskýnýyla hükümeti devirme giriþimi birilerinin boþ durmadýðýný gösterdi.
Cumhurbaþkanlýðý seçimi bahanesiyle Ak Partiyi vurmak isteyenler buradan da sonuç alamadýlar. 27 Nisan bildirisini Ak Parti yüzlerine çarptý ve 2007 seçimlerinde halka “hakem sen ol” dedi. Ak Partiyi içine sindiremeyenler bu sefer kapatma davasýna sarýldý. Baþbakan Tayyip Erdoðan’ýn basiretli tutumuyla bu dava da boþa çýkartýldý.
Ýþte 12 Eylül 2010 referandumu bu atmosfer içinde hazýrlandý. 82 Anayasasýyla, Anayasa Mahkemesi ve HSYK’ya biçilen rol artýk deðiþmiþti. Deðiþimi kavrayamayanlar ve bu ihtiyacý göremeyenler Referanduma karþý çýktýlar. 12 Haziran 2011 seçimleri Ak Partinin deðiþim yolunda attýðý adýmlarýn devam etmesi gerektiðini gösterdi.
Bütün bunlar olurken ve Türkiye normalleþme yolunda hýzla ilerlerken ekonomi yönetimi büyük baþarýlar kazandý. Tekellerin ve devlet korumasýnýn ortadan kalkmasý, Anadolu üretim gücünün neler baþarabileceðini ortaya koydu.
Ak Parti Türkiye’de deðiþimin adý olmaya devam ediyor. Sýra Anayasada...
Bu deðiþimi kavrayamayanlara, Cengiz Çandar ve Hasan Cemal’e saldýranlar da dahil.
Bugün bayram. “Hamd ü senâlar hamd ü senâlar/ Yâr ile bayram kýldý bu gönlüm” diyebilenlere ne mutlu. Allah yâr ve yardýmcýnýz, bayramýnýz kutlu olsun.