Bayram, kurban ve umut

Güzel bir bayram gününde ne yazmalý.

Fas’tan Endonezya’ya, Balkanlardan Kafkaslar’a, Amerika’dan Afrika’nýn ücra köþelerine kadar yüz milyonlarca insanýn birlikte idrak ettiði, kurban kestiði, kucaklaþtýðý, Hacc’ýný ifa ettiði; kuþku yok ki rahmetin ve bereketin saðanak olduðu günlerdir bayramlar.

Ne kupkuru bir din anlayýþýyla tavuktan, horozdan, yetmezse ayakkabýdan ‘kurban’ icad edenler, ne de ‘Kurban kesmek Þaman adetidir’ diyen bozguncular kirletebilir bu atmosferi.

Doðrudur, merhametimizi kurumlara devredip tatillere, otellere, deniz kenarlarýna, yazlýklara kaçýyoruz. Doðrudur, yaný baþýndaki yoksulu, yetimi görmeden, hiç olmazsa biraz olsun gayret etmeden hesap numaralarý üzerinden ifa ediyoruz üzerimize düþenleri. 

 

Ama dünyanýn dört bir yanýnda ve elbette bizim topraklarýmýzda Rabbine ‘yakýn’ olmak için gönlünü ona açmýþ milyonlarca insanýn duasýyla, yöneliþiyle hayat buluyor bayramlar.

***

Elbette paylaþmak, elbette komþuyu, yoksulu, yetimi gözetmek, sofrasýný þenlendirmek, kestiði kurbandan ikram etmek, hepsi bayramýn bir parçasý. Ama Kurban’ýn özü bunlar deðil. Bunlar sadece onun bereketiyle ve vesilesiyle ortaya çýkan sonuçlar. Aksi takdirde ‘Kurban kesme, vahþet bu. Baðýþ yapsan da olur’ diyenlere kapý açmýþ oluruz.

Kurban vacip midir, sünnet midir, hangi mezhepte kim ne söylemiþ, þartlar nasýl yerine gelir yahut gelmez; kuþkusuz bunlarýn hepsi önemli. Lakin kurban sadece bunlardan, yani kurallardan, fýkýhtan ibaret deðil. Onlarý bilmek ve uygulamak elbette gerekiyor; ama ondan ötesine ulaþmak için daha fazlasýna ihtiyaç var.

‘Nefs kurbanýný göndermek ve kalp Kâbe’sinin yanýnda veya kalbin temenni ettig?i makamýn meydanýnda boðazlamak suretiyle Allah yolunda cihad etmek’ diye tarif ediyor büyükler. Kurban derken, ‘kurbiyet’ten, yani Allah’a yakýn olmaktan söz ederken murad edileni böyle anlatýyorlar.

Daha öte ne söylenebilir ki.

***

Elbette hangi dünyada yaþadýðýmýzý unutmuþ deðilim. Kýrýk dökük, katliamlarla, ölümlerle ve belirsizliklerle dolu bir dönemde Ýslam dünyasý. Ne Suriye’de kan duruyor, ne yaný baþýndaki Irak’ta. Ne Lübnan’da huzurlu insanlar, ne de Bahreyn’de.

Kimbilir daha þu satýrlar yazýlýrken hangi çocuk yetim kaldý ve bayrama gözyaþlarýyla girecek. Kimbilir hangi anne sofrasýný kuracak bir dilim ekmeði bulamaz halde.

Uzaða bakmaya ne hacet. Ýþte kanlý bir örgütün pençesinde binlerce çocuðunu daha hayatýnýn baharýnda topraða veren bir ülkede yaþýyoruz hep birlikte.

Yine de umuttur, rahmettir, berekettir, birliktir, kaynaþmaktýr bayramlar. Belki sizin, belki komþunuzun, belki elindeki kýt imkanlarla kurban kesip Rabbi’ne yönelen bir tek mazlumun duasýyla aydýnlanýr dünyamýz.

***

Bu kadarla yetinelim.

Bayramý bayram tadýnda yaþamaya gayret etmek en güzeli. Siz bakmayýn ‘Rencide olur dide-i huffaþ ziyadan’ misali, Nur’dan rahatsýz olan yarasalara.

Sevgili Erdal Çakýr’ýn Esma Þiirleri’nden küçük bir esintiyle tamamlayalým:

‘Hamd kapýsýna yýðdým kulluðumu / Arýndým, arýnmýþlýðýnýn fecrine sürerek yüzümü / Rüzgârlarýnda yýkandým / Ýncir çekirdeðinden tertemiz bir kulluk öðrendim.’

Nice bayramlar diliyorum. Rahmet ve bereket üzerinizden eksik olmasýn. Yetimlerin, kimsesizlerin, yoksullarýn yüzünün gülmesine vesile olsun inþallah.