Bayram öncesi Bursa’da bir cevelan

Bursa Yıldırım Belediyesi’nin düzenlediği Ramazan etkinliğinde konuşma yapmam isteniyordu. Arada, değerli ve kadim dostum Nihat Nasır olduğu için “hayır” diyemedim. Nihat’a “hayır” diyemezsiniz. 

İstanbul’un boşaldığı gün yollara düştüm.

İstanbul-İzmit karayolu kilit... Arabalı vapura ulaşmanız, ulaşsanız da yer bulabilmeniz mümkün değil. Kuyruk D-100 karayoluna taşmış durumda. Bir taraftan da radyodan yol durumunu dinliyorum.

Paralı yoldan Gebze’ye kadar gidebiliyorsunuz da, sonrası meçhul... Spiker, Körfezi dolaşmak isteyenler için kötü haberi geçiyor: İzmit tünelindeki büyük kazadan sonra, bla bla...

Gebze’den eski yola vurdum.

Körfezi dolaşarak, üç-dört saatlik gecikmeyle Bursa’ya ulaşabildim.

Bursa’nın bende özel bir yeri var. Bunu her gittiğimde anlatıyorum.

Bursaspor’un şampiyonluğunu ilan edeceği gün Bursa’daydım. Bir televizyon kanalında konuşmacı olarak davet edilmiştim. Beşiktaşlı olduğum bilindiği için sunucu arkadaş “özellikle” sordu... “Bugün bizi yeneceksiniz ve şampiyon olacaksınız” dedim. Bunu gönülden istiyordum. Bu vesileyle, Bursaspor’la Beşiktaş arasındaki tarihi husumetin de ortadan kalkacağını düşünüyordum ve bunu diliyordum.

Bursaspor şampiyon oldu. Ama husumet sona ermedi.

Bir “eski kanlı” olarak gittiğim Bursa’dan, hep iyi izlenimlerle ayrıldım.

Bu defaki ziyaretim de farklı olmadı.

Hemen yeri gelmişken, Yıldırım Belediye Başkanı İsmail Hakkı Edebalı’ya ve başkan yardımcısı Mücahit Alkan’a (ve elbette kadim dostum Nihat Nasır’a) konukseverliklerinden dolayı teşekkür etmek istiyorum.

Peki, etkinlik kapsamında ne konuşuldu?

Her şey...

İlk gündem, doğal olarak, önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı seçimiydi.

Sonra, İsrail’in Gazze’de giriştiği insanlık dışı operasyon...

İnsanlar, İsrail’e çok tepkililer. Bu duygularını yüksek sesle ve öfkeyle dile getiriyorlar. “Bir şeyler yapmalı... Bunun bir yolunu bulmalı... Mutlaka bir şeyler yapmalı...” diyorlar. Küçücük panel salonuna sığışmış insanların öfkesi görülmeye değerdi.

Bursalılar “paralel yapı” tartışmasıyla da yakından ilgililer elbette...

Neredeyse konuştuğum herkes, bu yapıya tepkisini dile getirdi.

Dinle irtibatlandırılan bir “gönüllüler hareketi”nin bu ölçüde siyasetin içinde yer almasını, kendisini siyaseti tediple görevli saymasını ve siyasi bir hasım olarak seçilmiş hükümete karşı pozisyon almasını yadırgadıklarını söylediler. İfadeleri “yumuşatarak” aktarıyorum. Tepkiler bu kadar sakin ve serinkanlı değildi elbette...

Bitirmeden önce bir özrümü iletmek istiyorum.

Zaman kısıtlı olduğu için, aramam gereken dostları arayamadım.

Bir “İskender” alacağım vardı ayrıca...

Onun tediyesini de geniş bir zamana bırakıyorum.

HAMİŞ:

Sosyal medyada Bursa seyahatinin yankılarını okurken, bir haber gözüme ilişti:

Kapalı alanda sigara içmişim. Beni uyaran görevlilere karşı belediye personeli “yalakalık” ölçüsüne varan tepkilerde bulunmuş. Belediye Başkanı İsmail Hakkı Edebalı da görevlilere çıkışmış, vs...

Hemen söyleyeyim: Kapalı alanda sigara içmedim.

Sigara içtiğim yer, açık alandı. Daha doğrusu, bir binanın açık balkonuydu.

Bir işgüzar görevlinin “işgüzarlığı” dışında bir şey yaşanmadı.

İddia edildiği gibi, bir yalakalık gösterisi de olmadı.

Bildiririm.