Bayram temennisi: Çocuklarýmýz ölmesin

Türkiye mücadeleden mücadeleye koþuyor. Bir yandan evlatlarýmýzý terör ve terörle mücadele içinde kaybediyoruz. Evlerinden kopan, koparýlan gençler ellerine silah verilerek, aslýnda birlikte, yan yana yaþayabilecekleri askere, polise saldýrýyorlar. Bir evin iki evladý, birbirini vuruyor; ikisini de yitiriyoruz. Biri ülkesini korurken hayatýný kaybediyor, öteki kandýrýlmýþlýðýnýn bedelini canýyla ödüyor. Her ikisinin de annelerinin gözyaþý dinmiyor.

Kaç ana, evladýný kucaðýna aldýðý ilk anda, büyüyünce terörist olur, çok asker-polis öldürür diye dualar eder acaba?  Kaçýmýz çocuðumuzun hendekler kazýp bombalar yapmasýndan, tuzaklar kurup insan öldürmesinden gurur duyabiliriz. Þiddet emirleri verenler yerlerinde otururken, “dava” savunduklarý bahanesine sýðýnýrken, “etkisiz hale getirilenler” yine hep gençler deðil mi?

Aileler bin bir zorlularla yetiþtirdikleri oðullarýný, askere gönderdiklerinde, ne yazýk ki sadece sað salim geri dönmesinden baþka bir þey dileyemez oldu. Aç mý, tok mu, üþür mü diye düþünmek; ikinci planda kaldý. Evladým büyür, polis olur, hýrsýzýn uðursuzun peþine düþer, ülkenin asayiþine katký verir diye umanlar, terörle mücadeleden sað çýksýn diye dua eder oldu.

Ailelerin gururu, yaþamdan geçsin

Yýllarca en iyi yerlerde okuyan, yokluklara raðmen iyi yerlere gelen, emir veren mevkilere ulaþan kiþilerin aileleri, bir gün onlarý meclisi bombalarken, tanklarla halkýn üzerine yürürken, siyasilere suikastlar hazýrlarken, sýnav sorularý çalarken gördüklerine ne hissederler acaba? Daha da ötesi, bir gün en saygý gören makamdayken ertesi gün hapislere düþtüðünü görmek hangi anne-babanýn yüreðini ezmez.

Yýllardýr oðlu asker olduðu için gururlanan birçok aile, ülkeyi dýþarýda savunacak çocuk yetiþtirdiðini düþünmüþ olabilir. Yetiþmiþ bu insanlarýn ülke içinde ve ayný ülkenin gençlerine karþý silah kullanmasý, kim bilir bu aileleri ne kadar hüsrana uðratmýþlardýr. Öldüren, ölümü göze almýþ; öldürmeye kalkýþan da ceza çekecek demektir. Biz çocuklarýmýzý bunun için mi emek emek büyütüyoruz?

Ülkemiz iþgal altýnda olsa anlayacaðýz. Baþka ülkelere ait postallar sokaðýmýzda dolaþmaya kalksa, hepimiz elimize silahýmýzý alýp ülkeyi savunacaðýz;  hayatlarýmýzý bu uðurda feda edeceðiz. Ama bugün ölen de öldüren de ayný ülkenin çocuklarý.

Gençlerin baþarýsý, üretimden geçsin

Suriye’de büyük bir savaþ var. Askerlerimiz yabancý topraklarda, hem ülkemiz için, hem de bölgenin geleceði için savaþýyor. Tüm enerjimizin burada mücadele edenlerde olmasý gerekmez mi?

Gençlerimizin hayatýný daha fazla tehlikeye sokmadan, askeri, siyasi ve ekonomik önlemleri nasýl alýrýz diye düþünmeye fazla fýrsat olmadan, her gün yeni bir kalkýþma, birbirimizin omzunu yere getirme oyunu ile karþýlaþýyoruz. Birbirimize zarar verme konusunda bu kadar baþarýlý olduðumuza göre, baþka devletlerin Türkiye’yi zaafa uðratmak için fazla uðraþmalarýna gerek olmayabilir. Biz zaten kendi kendimize bu iþi yapýyoruz.

Birçoðumuzun gidecek baþka yeri yok; dolayýsýyla yerimize yurdumuza sahip çýkmak durumundayýz. Herkesin sahip çýkma biçimi farklý olabilir ve belki de sorun tam buradadýr. Ancak çýkýþ yolu da burada. Kim neye nasýl sahip çýkýlacaðý konusunu düþünürken, öncelikle evlatlarýnýn yarýn nasýl bir ülkeye uyanacaklarýný tartabilir. Ölen ve öldüren çocuklarý mý olsun, okuyan, yazan, çalýþan, üreten gençlerin aileleri olarak mý yaþasýnlar.

Herkesin bayramýný içtenlikle kutlar, barýþ, huzur ve umut dolu günler dilerim.