Yýllardýr bayramlarla acýlar, umutlarla gerilim ve çatýþmalar iç içe... Bir anaforun kýyýsýnda, ya da býçaðýn sýrtýnda yürüyoruz. Bir yanda bayram sevinçleri, bir yanda kendi tankýmýz, silahýmýz, uçaðýmýzla katledilen masumlarýn, darbeye karþý koyan asker, polis bütün þehitlerin acýlarý... Bir yanda, 15 Temmuz’da savuþturduðumuz hain darbe teþebbüsü ve Çanakkale’deki gibi ayaða kalkan ve bütün dünyayý kahramanlýðý ile yeniden þaþýrtan asil bir millet... Bir yanda, bu millete ihanet etmiþ astsubayýndan generaline, iþadamýndan öðretmenine, yargý mensubundan emniyetçisine sinsi FETÖ’cü teröristler... Bir yanda Türk-Kürt kardeþliði, bir yanda bölücü terör örgütü PKK’nýn, onun Meclis’teki uzantýsý HDP’lilerin ihanetleri...
Karmakarýþýk bayram duygularýna bir de Suriye gailesinin getirdiði sýkýntýlarý, teyakkuzu, sýnýrlarýmýzý teröristlerden temizleyip güvence altýna alma çabalarýmýzý ekleyin.
Ýki asýrdýr Ýslam coðrafyasý olarak Bayramlarýmýz bayram deðil.
Ortadoðu’da, Afrika’da ve Ýslam coðrafyasýnýn tamamýnda, halk ile yöneticiler arasýndaki derin farklýlýklar, zalim yönetimler, adaletsiz gelir daðýlýmýndan öte uçurumlar, kanlý mezhep çatýþmalarý, ümmet olarak bizi bayramlara hasret býraktý. Kardeþliði esas almasý gereken Müslümanlar bir yandan dünya hayatýný, nefislerini tercih ederken, bir yandan da kin ve nefretin bataðýna yuvarlandýlar. Bu halden en az etkilenen biz iken, þu FETÖ fitnesinin; ailelerimizi nasýl böldüðüne, kardeþlerin, baba ile evlatlarýn, hýsým akrabalarýn nasýl ayrýþtýðýna, þu bayram günlerinde hüzünlere boðularak þahit olmuyor muyuz?
Bu içler acýsý halimizin tek suçlusu olarak dýþarýyý, zalim güç merkezlerini göremeyiz. Evet, bir Üst Akýl var. ABD’si, Ýsrail’i, Ýngiltere’si, Almanya’sý var. Bölgemizde menfaati olanlar; Rusya’sý, Ýran’ý var.
Batý, küreselleþme olgusunu siyasi/kültürel/ekonomik hegemonyasý için kullanarak gücünü, etkisini, sömürüsünü devam ettirme kararlýlýðý içindedir. New York’taki 11 Eylül 2001 terör saldýrýsý, Batý’ya, bu yönde tarihî bir fýrsat sundu. Afganistan ve Irak iþgal edildi. Medeniyetler çatýþmasý tezi, Ýslam düþmanlýðýna dönüþtü. Bush Afganistan ve Irak’ý iþgal ederken, Obama döneminde de Libya, Suriye ve Mýsýr’da yeni bir sayfa açýldý. Ortadoðu’nun üzerine “Arap hazaný” çöktü. Mýsýr’da darbeye yol verildi ve ABD ile AB ýsrarla, darbeye darbe bile demedi...
Bugün Ýslam coðrafyasýnýn ve bilhassa Türkiye’nin bütün iç meseleleri, Batý’nýn doðrudan ilgi alaný içinde, takibinde ve kontrolündedir. Türkiye terör tehditleriyle boyun eðdirilmeye, kontrolde tutulmaya çalýþýlan bir ülkedir.
Tamam, bu gerçeði gözardý etmeyelim.
Ancak kendi sorumluluðumuzu unutamayýz. Ýçeride bizim yönetim, yargý ve toplum olarak yapmamýz gereken hayati bir vazife var.
Adaleti ve hukukun üstünlüðünü saðlamak birinci önceliðimiz olmalý. Bayram sonrasýnda üç parti arasýnda bir Anayasa uzlaþmasý olacaðýna dair kuvvetli umudumuz var. Daralmadan, tedirginlikten ve gerilimden bir an önce çýkmanýn yolu olan bu altýn fýrsatý deðerlendirmeliyiz.
Devleti yeniden yapýlandýrmayý tartýþtýðýmýz þu günlerde “ille de hukukun üstünlüðü” demeliyiz. Güvenlik ve özgürlükler dengesinde, ne güvenliðimizin saðlanmasýndan taviz vermeliyiz, ne de insan haklarýndan, insanýn eþref-i mahlûkat olduðu inancýmýzdan...
Terörün acýlarýný, terör örgütlerinin ihanetlerini unutmadan, onlarla mücadeleyi sulandýrmadan ve savsaklamadan hazýrlayacaðýmýz özgürlükçü, sivil ve demokrat bir anayasa, bize gerçek bayramlarýn yolunu açabilir.
Bayramýnýzý tebrik ediyorum.