Haftada bir yazýyorsanýz ve yazý gününüz dört günlük bayramýn son gününe geliyorsa yine de bayram yazýsý yazar mýydýnýz siz olsanýz?..
Ben kendi kendime ‘Yazý bayramýn son günü çýkacak ama sen yazýyý bayramýn ilk günü teslim etmek zorundasýn, yazman gerekir’ dedim. Bu karara varýrken bayramýn ilk günündeki yoðun duygu selinin olumlu etkisini zikretmezsem olmaz.
‘Günlük hayatýn karmaþasýndan çýkýp baþka alanlara dalsan iyi olur yazý için’ dedim içimden. Gerçekten öyle deðil mi? Her gün yaptýðýmýz iþleri biraz bir kenara býrakýp bayramýn uhrevî havasýný solumaya ne dersiniz?
Bu sütunda Ramazan ayýnda ibadetlerin toplumsal boyutundan bahsetmiþtik. Kurban eylemini biraz bu açýdan ele alalým istiyorum ama bir noktayý bir daha hatýrlamak gerektiðini de unutmayalým diyorum. Ýnanan insanlar için ibadetler sorgulanmaz. Allahýn Kur-an’da söylediði ve peygamberimizin uyguladýðý þekil, bir ibadet için esastýr. Elbette bu söylediðimiz sadece ibadetler için geçerlidir. Dua için bir kalýp mecburiyeti yoktur ve herkes kendi istediði þekilde duasýný yapar. Sünneti unutmadan elbette.
Kurban da namaz gibi Allah’tan baþka kimseye kulluk yapmayacaðýmýza dair bir taahhüttür. Bir Hz Ýbrahim ve Hz Ýsmail teslimiyetidir. Yani Allah’tan baþkasýnýn önünde eðilmek yoktur. Fakat soru su: Acaba herkes Allah’ýn buyruklarýný ayný þekilde anlýyor ve yorumluyor mu? Böyle olmadýðý açýk... Mesela, Allah’ýn ‘fakirleri gözetin’ buyruðunu nasýl yorumlayacaðýz? Ben cebimdeki bir kaç kuruþu bir iki fakir bulup vererek mi bu emri yerine getireceðim, yoksa bu emri yerine getirmek için bir kurum mu oluþturmak gerekiyor? ‘Dinde zorlama yoktur’ hükmünü nasýl anlayýp uygulayacaðýz? O halde Allah’ýn buyruklarý olarak, her toplumun üzerinde mutabakat saðladýðý sözleþmeleri anlasak olur mu acaba? Demokrasi biraz da bu deðil midir? Allah bile toplumlara dayatmýyor. Toplumsal sözleþme, yerine göre anayasadýr ya da baþka bir metindir. Fakat toplumlarý en çok yoran hususlarýn baþýnda hukukî belirsizlikler gelir. Somut bir örnek: yarýn nasýl bir hukuki durumla karsýlaþacaðýný bilmeyen birisi gelip bizim ülkemizde yatýrým yapar mý? Demokrasi bunun için lazým bize. Hukukun üstünlüðü derken de önce bir hukukla baðlý olmamýz gerektiðini unutmamalýyýz.
Her medeniyet, ortaya koyduðu özgün kurumlarla hayat bulur. Bu konuda örnekler çok, ama bir Kurban Bayramý yazýsýný aþan, çok boyutlu ve çetrefilli bu iþi, bir baþka yazýya ertelemek de kaçýnýlmaz.
Anayasamýzý deðiþtirmek için çýrpýnýyoruz bugünlerde. Hem kolay hem zor. Kolay, zira uluslararasý demokrasi standartlarý ve geleneklerimiz ortada. Zor, zira bunlarý kabullenmekte sýkýntýlarýmýz var.
Görüyorsunuz sorun ne kadar büyük ve bir hal yolu bulmak ne kadar zor. Þeyh Galib’in benzetmesiyle ‘Ateþ denizinde mumdan gemiler yüzdürmek’ gibi.
Eskiden bayram namazý için davul vurulurmuþ. Söylenen mani de þöyleymiþ.”Bu sabahýn yazýna/ Kalkýn Hakkýn niyazýna/ Abdest alýn ey komþular/ Bayram, sabah namazýna...”
Toplumsal dayanýþmayý da gündemimize taþýyan Kurban, kelime manasý olarak Hakk’a ve halka yakýnlaþmak demek, ama teslimiyetin de timsali olmuþ tarih boyunca. Ýki güzel beyitle anlamaya çalýþalým teslimiyeti.
Ýkisi de içli þair Fuzuli’den:
Fuzuli’nin hitabý kime, siz karar verin:
“Yýlda bir kurban keser halk-ý âlem ýyd içün / Dem-be-dem saat-be-saat men senin kurbanýnem.”
“Canýmý cânân eðer isterse minnet cânýma/ Can nedir kim, âný kurban etmeyem cânânýma...”
Gerçek bayramlarýn yakýn olmasýný dilemek için Kurban Bayramý’ndan daha iyi bir fýrsat var mý?
Bir nokta daha: Yarýn Cumhuriyet Bayramý. Yeni bir anayasaya olan ihtiyacý kavramak için Cumhuriyet Bayramý’ný bir fýrsata dönüþtürmeye ne dersiniz?..