Bazen sayacý sýfýrlamak adildir

Bir gün gözünüzü açtýnýz ve kendinizi rutin hale gelmiþ çatýþmalarýn ve ölümlerin yaþandýðý bir ülkede buldunuz.

Ýktidardasýnýz ve meseleyi adil bir biçimde çözmek istiyorsunuz. Bunun için önce kavganýn sebebini anlamanýz ve suçluyu tespit edip cezalandýrmanýz gerek. Ama bunu yapmak istediðinizde hikaye içinde hikaye anlatýlýyor size. Üstelik de hepsi gerçek.

Aðýr suçlarla dolu bir romaný sondan baþa doðru okur gibi hissediyorsunuz kendinizi. Her seferinde suçluyu tespit ettiðinizi düþünüyorsunuz, ama bir önceki sayfa, size sorunun göründüðünden daha karmaþýk olduðunu gösteriyor.

Adaleti tesis etmenin de ne kadar zor olduðunu kavrýyorsunuz yavaþ yavaþ.

Romanýn baþýna geldiðinizde, bütün bu kavga dövüþün sebebi olan “ilk günah” çýkýyor karþýnýza.

Bu kanlý çarký kuranlarý, ilk ivmeyi verenleri tespit etmek netleþtiriyor görüntüyü; ama bugünün sorununu çözmüyor.

Geçmiþe dönüp onlarý cezalandýrmanýz imkansýz ve geleceði de heba etmek istemiyorsunuz.

Ne yapardýnýz?

***

Bu soruyu 1975’te tahta oturan Ýspanya Kralý Juan Carlos da kendine sordu.

Ýspanya’da “terör sorunu” General Franco’nun diktatörlüðü döneminde baþladý.

Kendisine verdiði unvanla “El Caudillo” yani “Büyük Önder”, bir darbeyle el koyduðu ülkesinin baþýna büyük bir dert açtý.

Sonrasýný Moxon’dan dinleyelim:

“General Franco’nun diktatörlüðü altýnda Bask dili kamusal olarak yasaklandý. Dilin öðretimi yasa dýþý hale getirildi ve bu dildeki kitaplar yakýldý. Bask milli kimliðinin belirgin bütün sembollerini yasakladý (...) Bask yöresine özgü müzik aletlerini çalmak, Bask þarkýlarý söylemek veya Bask milli renklerini giymek, kolluk kuvvetlerinin nahoþ yaklaþýmlarýný çekmek için yeterli sebeplerdi.”

Yani baþlangýçta Devlet terörü vardý; ETA terörü onun ardýndan geldi.

Sonra köprülerin altýndan çok sular aktý.

Kral, Bask Sorunu’nu çözmek için kollarý sývadýðýnda, rutin hale gelen ölümler ve yýllarýn biriktirdiði intikam duygularýyla baþ etmek zorundaydý.

Zor bir sýnavdý bu.

Geçmiþe gitmek ve ilk günahý düzeltmek mümkün deðildi. Ondan sonrakileri de. Sorunun mimarlarýnýn çoðu hayatta deðildi. Ama onlarýn býraktýðý kavga devam ediyor, yine onlarýn verdiði ilk ivmeyle hareket kazanan kanlý çark, bu kavganýn çýkmasýnda hiç dahli olmayan sonraki kuþaklar tarafýndan döndürülüyordu. Birinin bu çarký kýrýp atmasý demokratik Ýspanya’nýn temelini oluþturacak doðru dürüst bir anayasa yapmasý ve Basklýlarýn bütün tarihsel haklarýný iade etmesi gerekiyordu.

ETA’nýn iþlediði cinayetler henüz hafýzalardan silinmemiþti. Ama Ýspanya devletinin ve onun derinindeki GAL’in cinayetleri de. Bask ülkesinde de devasa bir güvensizlik ve kýrgýnlýk birikmiþti.

Ama artýk beyaz bir sayfa açmak, eski defterleri kapatmak ve bundan sonra iþlenecek bütün günahlarýn açýkça mahkum edilmesini saðlayacak temiz bir baþlangýç, adil bir ilk durum oluþturmak gerekiyordu.

Ýspanya bunu baþardý. Þiddetin hayaleti bir süre daha musallat oldu onlara. Ama 2011’de o da bitti.

***

Çözümden öteki tarafýn diz çökmesini anlayanlar ile baþka insanlarýn ölmeye devam etmesi pahasýna kendi intikam hislerini tatmin etmek isteyenler ayný soruyu soruyor:

“Bunca þehit boþuna mý verildi?”

Birilerinin Erdoðan’a, baþka birilerinin de Öcalan’a sorduðu bu.

“Siz neyi öneriyorsunuz, ölmeye ve öldürmeye devam etmeyi mi?” demek haklý bir karþý-soru ve adaleti ikinci sýraya koymak anlamýna da gelmiyor.

Çünkü suçlulardan sadece birini, elimizin ulaþtýðýný cezalandýrmak bazen daha büyük adaletsizlik olabiliyor.

Bir yerde sayacý sýfýrlamak gerekiyor.

Türkiye de bunu yapýyor þimdi. Týpký Ýspanya’nýn yaptýðý gibi...