BDP kongresinden Türkiye toplumunun ilgisini çekecek veya algýsýný deðiþtirecek yeni bir söylem, tavýr veya proje yansýmadý. Yine sahneye çýkan yüzü örtülü militanlarýn taþýdýðý Apo posterleri, yine terör örgütü propagandasý, yine siyasi pozisyonunu örgüte delege eden bir anlayýþ...
“Bizim karar gücü olarak ortaya çýkmamýz imkansýzdýr” diyen Demirtaþ, BDP’nin anayasa konusundaki muhataplýðýnýn ötesinde yine Öcalan ve KCK’yý muhatap olarak gösterdi.
Suriye konusunda ise geçen haftalarda baþlayan ricat durumu, biraz daha belirginleþti. Kürtlere zulümde tarihe geçen Esad yönetimiyle iþ tutmanýn doðuracaðý kötü imajý tamir etmek için muhalifleri destekliyor ve yönetimi eleþtiriyor gibi bir görüntü verildi. Malum PKK’nýn Suriye uzantýsý olan PYD, muhalifleri desteklemek yerine Esad yönetimiyle örtülü bir iþbirliði geliþtiriyor ve onun ön açmasýyla bölgede diðer Kürtler üzerinde otorite kurmaya çalýþýyor. Hak ve özgürlük için mücadele eden muhalif gruplar ise PYD’nin bir nevi ihanet olan bu tavrýndan büyük rahatsýzlýk duyuyor.
***
Ýlk günden itibaren Baasçý anlayýþa destek veren CHP gibi tutum takýnan ve Hükümeti yerden yere vuran BDP, son günlerde farklý söylemler geliþtirmeye baþladý. Demirtaþ, “Bizim Suriye’de yaþayan halklarýn kendi iradeleri ile kendini yönetmek isteyen halklarýn mücadelesini desteklememiz tarihi sorumluluðumuzdur” diyor, kendi uzantýlarý olan gruplarý desteklemeyi Suriye halkýný desteklemek gibi lanse ederken hak ve özgürlükleri için mücadele eden gruplarý ise çeteci olarak yaftalýyor.
BDP’lilerin kendilerini desteklemeyen Kürtler için kullandýklarý sorunlu dil, Kongrede de tezahür etti. BDP’li olmayan Kürtlere her türlü aþaðýlayýcý ifadeyi kullanan, onlarý devþirme ve hain gibi göstermeye çalýþan zihniyet, “Bu zulmü yapanlar size dayanarak yapýyorlar. Ya buna karþý çýkýn ya da orayý býrakýn gidin” ifadeleriyle yine Kürtler üzerinde efendilik tasladý.
Demirtaþ’ýn yeni bir Oslo süreci için ‘özgürlük’ þartý dile getirmesi, Kandil’in önþartlar koþan tavrýnýn bir uzantýsý... Bu konuda son dönemde öyle söylemler ortaya konuyor ki, sanki böyle bir süreç baþlamasýn isteniyor...
Karayýlan, Kalkan, Karasu gibi PKK elebaþlarý ya önþart koþarak iþi yokuþa sürmeye çalýþýyorlar ya da hakaretler ve tehditler yaðdýrarak hükümetin iradesini kýrmaya uðraþýyorlar.
Kandil’in sert ve irrasyonel söylemlerini bazý yorumcular, yaþanýlan daðýnýklýðý gidererek örgütü rehavetten kurtarmak için bilinçli bir çýkýþ olarak yorumluyorlar. PKK’nýn son dönemde verilen kayýplarla ciddi bunalýmlar yaþadýðý, Oslo tartýþmalarýnýn ise artýk canýndan bezen örgüt mensuplarý tarafýndan daðdan kurtulmanýn yolu gibi görüldüðü düþünülüyor. Ancak, örgütten gelen olumsuz açýklamalarý sadece örgütün bütünlüðünü korumaya dönük bir taktik olarak görmek yanýltýcý olur.Ortada farklý ülkelerin amaçlarýna hizmet eder þekilde aktive edilmiþ kanatlar olduðu gibi, ‘tek yol silah’ diyerek amacýna ulaþacaðýna inanan gruplar da var. Farklý bir durumu kendi hesabýný bozan bir geliþme olarak gören bu kanatlar farklý gerekçelerle direnç gösterebileceklerdir.
***
Mustafa Karasu’nun geçen günkü ‘Bir derede iki defa yýkanýlmaz’ baþlýklý röportajý böyle bir psikolojiyi ortaya koyuyor. Hem önþartlar öne sürerek Öcalan’ýn iradesi boþa çýkarýlýyor, hem de Baþbakan Erdoðan’a hakaretler yaðdýrarak kýzgýnlýk oluþturulmaya çalýþýlýyor. ‘Hakaret olursa Oslo olmaz’derken hakaretler sýralamak, herhalde olmazý göstermek anlamýna geliyor.
Liderliðiyle kimsenin cesaret edemediði çözüm alternatiflerini devreye koyan bir Baþbakan’a hakaretler yaðdýranlar, sadece kendi edepsizliðini ortaya koymuþ olmazlar, süreci zehirlemeye de devam ederler. Karasu baþta olmak üzere böyle hastalýklý tiplerin hezeyanlarý Türkiye toplumu açýsýndan yok hükmündedir. Öcalan’a tapýyormuþ gibi görünüp onu anlamsýzlaþtýran ve sadece istismar malzemesi olarak bir araca dönüþtüren bu zevat, kendilerini oyun kurabilecek kurmay zekaya sahipmiþ zannetseler de eli kanlý bir tetikçiden öteye geçemezler.
Hem cahil, hem terbiyeden ve ahlaktan yoksun, hem de eli kanlý bir tetikçi olmak, insaniyet özelliklerini de kaybetmek anlamýna gelir. Meseleyi içinden çýkýlmaz hale getiren ve Kürtlere cehennem gibi çekilmez bir hayat yaþatmaya çalýþan bu anlayýþtan farklý bir tavýr beklemek de yanlýþ olur. Geçen süreçte Kandil’in kazýðýný yiyen Öcalan bile bunlarýn bu numaralarýný bu kez yutmaz diye düþünüyorum.