Mustafa Sabri Beşer
Mustafa Sabri Beşer
Tüm Yazıları

Bebek sahilindeki Erşan Kuneri

İnsan gelişen ve geliştiren bir varlıktır. Onun bu özelliği sayesinde insanlıktan ve medeniyetlerden hep ileriye doğru hareket etmesi ve her zaman bir öncekinin daha iyisini yapması beklenir. İnsanlığın bu özelliği sayesinde mağaradan çıkıp uzayın derinliklerinde keşif gezileri yapması varsayılır.

Son günlerde bu varsayımların tam aksine bir ilerleme(!) görüyoruz: Erşan Kuneri...

Komedi gerçeği tersyüz etme sanatıdır. Cem Yılmaz'ın gösterileri izlendiğinde, temel seviyede de olsa toplumsal gözlem içerdiği ve kendisinin de bunlar üzerinden toplumsal meselelere değinip kıvrak zekasıyla komedi üreten bir sanatçı olduğu görülüyordu. Bu sayede de hayran kitlesi artıyordu.

Her ne kadar gösterilerinde yaptığının tamamını tasvip etmesek de gösteri sanatçısı olarak çıtayı hep daha yukarı taşıdı. Gösterilerinde temas ettiği meseleler ve özgün ifadelerle taklit eden değil taklit edilen oldu.

Lakin Cem Yılmaz şu sıralar yayında olan Erşan Kuneri dizisiyle birden kendini yıldızlardan aşağıya indirmiş ve adeta rezaletin temsilcisi olmuştur. Gösterilerinde var olan temel seviyedeki kalitenin esamisi dahi bu dizide yok.

Erşan Kuneri dizisi yetmişli yıllardaki Türk sinemasının içine düşmüş olduğu porno batağının tekrarıdır. Kelimelerin yerlerine, çağrışım görevini üstlenen bir başka kelime marifetiyle basit bölüm isimleri ve espriler... Bu kadar bayağı ve kalitesiz bir sanat icrası Fatih Portakal'ın canlı yayında maruz kaldığı saygısızlık ve basitliği de akla getirmiyor değil!

Erşan Kuneri dizisi senaryo, oyunculuklar, yapılan espriler açısından yetmişli yılların kötüden de öte çok kötü bir kopyası. Cem Yılmaz'dan orijinal fikirler beklenirken böylesine bir taklitçilik yadırganacak bir durum. Sanatsal açıdan kalibresi düşük, komedi olarak hiçbir değeri olmayan bayağının da ötesinde bir yapım! Cem Yılmaz birdenbire geçmişi taklit etmeye soyundu!

Yaptığı gösterilerle toplumda kendine bir yer edinmiş Cem Yılmaz gibi birinin böylesine bir pespayeliğe imza atmasına inanmak zor.

Eğer Cem Yılmaz Erşan Kuneri ile sanatını daha ileriye taşımak niyetinde ise maalesef bunu yapamadı. Daha da ötesinde yıllarca biriktirdiği saygınlığını ve kariyerini kanaatimizce yerle bir etti.

Kuneri projesiyle; pornografi bir yandan sanki herkesin içinde bulunduğu ama para kazanamadığı için dudak büktüğü, bir yandan da başkalarının yanında eleştirmeye çalıştığı şeymiş gibi gösterilmeye çalışılarak toplumu ifsat edici bir görev üstlenilmiş gibi duruyor. Elli yıl öncesinin rezaletinin bir menü olarak sunulmuş olmasını başka bir şekilde izah edemeyiz.

Eğer Cem Yılmaz Erşan Kuneri ile para kazanmak, servetine servet katmak, toplumun ahlaki değerleri ile oynamak istiyorsa işte bunlarda başarılı oldu. Dizisi sayesinde büyük paralar kazandığı su götürmez bir gerçek.

Elbette bizim Cem Yılmaz'ın kazandıklarında gözümüz yok. İşin o kısmı bizi ilgilendirmiyor ama başta gençler olmak üzere toplum üzerinde meydana getirdiği tahribata göz yumamayız, sessiz kalamayız.

Erşan Kuneri, yetmişli yılların ne kadar pisliği, seviyesizliği varsa yeniden toplumun üzerine boca ediverdi.

Tarihin çöplüğüne gömülmüş ve unutulmaya yüz tutmuş bütün seviyesiz espriler yeniden dillere pelesenk olmuş durumda. Öğretmenlerimiz bugün okullarda Erşan Kuneri dizisinden fırlamış ve ağza alınmayacak pornografik cümlelerin gençlerin dilinde dolaşmasından şikayetçiler.

Geçtiğimiz gün Bebek sahilinde bir rezalet yaşandı. Yaşanan bu rezaletle, Erşan Kuneri dizisi ve benzeri operasyonların algısına yenik düşmenin ve bunun sonucunda şehevi dürtülerin yaşam alanlarında karşılanmasının meşru olduğu yanılgısına kapılmanın ilintili olup olmadığı araştırılmaya değer.

Bu dizi ve benzeri programlar sebebiyle bilinçaltına serpilen tohumlar kendini sahillerde ve sokaklarda göstermeye başlamış olabilir. Bu satırları yazarken bir skandal haber de Ümraniye'den geldi. Bebek sahilinde yaşanan görüntülere benzer bir olay bu sefer metro durağında yaşandı.

Erşan Kuneri dizisiyle bu tarz toplumu ifsat edici hareket ve sözlerin daha da artacağını görmek için müneccim olmaya gerek yok.

Bakalım toplum sağlığını korumakla görevli kurum ve kuruluşlar bu rezilliklere ne gibi tedbirler alma yoluna gidecekler!