ANNE SÜTÜ, bebeklerin dengeli beslenme, saðlýklý büyüme ve geliþimleri için son derece önemli olan canlý bir besindir. Doðumdan sonra, altý ayýn sonuna kadar bebeðin beslenmesinde anne sütü tek basýna yeterlidir, bu dönemde týbben gerekli olmadýkça bebeðe anne sütünden baþka, su da dahil olmak üzere hiçbir ek gýda verilmemesi önerilir. Altý aydan sonra uygun þekilde baþlanacak olan ek gýdalarla birlikte emzirmeye iki yýl devam edilmeli. Emzirmenin yaygýnlaþtýrýlmasý amacýyla DSÖ ve UNICEF “Anne Sütünün Teþviki ve Bebek Dostu Hastaneler” programýný baþlatmýþtýr. Ülkemiz de 1991’de bu programa dahil olmuþtur. Türkiye’de doðumlarýn yüzde 56’sý bebek dostu hastanelerde geçekleþmesine raðmen bebeklerin ilk altý ay yalnýz anne sütü alma oranlarý sadece yüzde1.3 tür. Bu oran dünya genelinde yüzde 39 olarak bildirilmektedir. Bebeðin beslenmesinde anne sütüne eþit veya daha iyi bir seçenek bugüne kadar bulunamamýþtýr. Doðada bulunan tüm memeli canlýlar yavrularýný kendi sütleri ile beslerler, o halde insan yavrusunun da annesinin sütü ile beslenme hakkýna saygý duyulmalý ve bu fizyolojik olay teþvik edilmelidir.
En kritik günlere dikkat
Anneye ‘bebeðinizi emzirin’ demekle emzirme oranýnýn yükselmeyeceði aþikârdýr. Bebeklerin anne sütü dýþýndaki gýdalarla tanýþtýðý en kritik dönem yasamýn ilk birkaç günüdür. Bu dönemde ‘annenin sütünün gelmemesi’ veya ‘annenin ilaç kullanmasý’ bahane edilerek bebeðe baþka gýda verilmemeli. Anne-bebek yakýndan izlenmeli, emzirme teþvik edilmeli ve annenin güven duygusunun kaybolmasýna izin verilmemeli.
DOÐUM SONRASI ODALAR AYRILMAMALI
DOÐUM servislerinde sadece beslenmeden sorumlu bir ebe veya hemþirenin bulunmasý birçok sorunu çözebilir. Bebek ve annenin özel bir sebep olmadýkça birbirinden ayrýlmamasý, her yeni doðan bebeðin annenin göðüs/karýn bölgesine çýplak olarak konmasý ve týbbi bir sorun yoksa her annenin bebeðini doðumdan sonraki ilk yarým saatte emzirmeye baþlamasýnýn emzirme oranlarý ve devam süresini olumlu yönde etkilediði gösterilmiþtir.