Hayatta hiçbir þey bedava deðil.
Hatta ucuz da deðil.
Mesela Çin malý saatler var ya 10 liraya satýlan. Hani fiyatýný gördüðümüzde “Nasýl bu fiyata mal ediyorlar?” diye þaþýrdýðýmýz. Aslýnda o 10 liralýk saat 10 liranýn altýna mal edilmiyor. Sadece maliyetini biz karþýlamýyoruz, o yüzden bize ucuz geliyor.
Mesela o Çin malý saatin üretildiði plastiðin hammaddesi olan petrolü çýkaran Nijeryalý çocuk iþçi ödüyor sizin ucuza aldýðýnýz ürünün geri kalanýný, insanca günlük 30 Dolara çalýþmasý gerekirken, 2 dolara çalýþarak ödüyor mesela.
Sonra Çin’de Ningbo bölgesindeki fabrikada çalýþan iþçi ödüyor birazýný da.
Yani dünyada sizin ödemediðiniz her maliyeti birileri ödüyor.
Mesela su,
Hani þu bir otelde kaldýðýmýzda küveti doldurup doldurup boþalttýðýmýz su, nasýlsa parasýný ödedik ya…
Ya da bir çeþmenin yanýna arabayý çekip arabayý þorul þorul yýkarken akýttýðýmýz sular.
Ýþte o sular gerçekte bedava deðil.
Yani ÝSKÝ faturasýný ödedik diye o su bizim olmuyor.
fazladan harcadýðýmýz her bir metreküp su için, Somali’de, Etiyopya’da, Uganda’da her gün temiz olmayan sularýn yol açtýðý hastalýklardan 30 bin kiþi ölüyor.
Hiçbir þey bedava deðil.
Hatta artýk ucuz da deðil…
* * *
Bireye indiðimizde de durum pek deðiþmiyor.
Kim size bir þeyi deðerinin altýnda vaat ediyorsa bilin ki onun maliyeti sizden bir þekilde çýkacak.
Kim size neyi bedavaya sunuyorsa bilin ki tam ortasýndasýnýz fare kapanýnýn.
Çünkü her þeyin bir deðeri var,
Elde etmenin bir deðeri var,
Sahip olmanýn bir maliyeti var.
Buna da emek deniyor.
Emeksiz bir þeyleri elde etmek isteyenlere, peþinden koþtuklarý þeyi kýsa bir süre de olsa tattýrýlsa da, geldiklerinden daha hýzlý gidiyorlar gerisin geriye.
Emeksiz, çok uðraþmadan, kestirmeden zirveye çýkmak isteyen hýzlý bir son için de düðmeye basmýþ oluyor yani.
Uyanalým, uyandýralým.
Gençlerimiz kapana kýsýlmadan,
Kýskývrak yakalanmadan.
Çünkü bedava peynir sadece fare kapanýnda olur.