17 Aralýk’ta baþlayan iktidarý siyaset dýþý yöntemlerle devirme giriþimine, diðer adýyla dost-modern darbeye raðmen siyaset galip geldi ve çok þükür sandýðý gördük. 30 Mart günü bir rekor kýrýldý, her daim yüksek çýkan oy kullanma oraný ilk kez yüzde 90’a ulaþtý. Demokrasi adýna çok önemli bir kazaným olarak kayda geçti bu da. Seçimden çok önce baþlayan, “seçimlerde hile olacak” þaibesi Pazar’ýn ilk saatlerinde sosyal medyada sahne almaya baþlamýþtý, öyle de devam etti. Makul itirazlar sokak eylemlerine dönüþtürülmeye çalýþýldý, seçim yeniden yapýlsýn diyen ‘bir Sarýgül’ bile çýktý.
17 Aralýk’tan bu yana insanlarýn üstüne yaðdýrýlan nefret cümleleri adeta saðanaða dönüþtü, AK Parti’ye oy verenlerin ne evrimleþmemiþliði kaldý ne eðitimsizliði ne çinko eksikliði...
‘Gezizekalýlar’ yine yaratýcýlýklarýný konuþturdu, çapulcu hesaplar AK Parti’ye oy veren yüzde 45.5’i bir güzel paketledi.
Faþizmin en faþist cümleleri kuruldu. Bir tek “üzerlerine benzin döküp yakalým” demedikleri kaldý.
Aydýn faþizmi
‘Aydýn yabancýlaþmasý’ demek durumu anlatmak için bence kifayetsiz, sorun düpedüz ‘aydýn faþizmi’.
Þimdi bir ümit bekliyoruz, CHP acaba bir sorgulama yapar mý, siyasetten baþka her yolu denedim bir de siyaset üretmeyi deneyeyim, der mi? Çok yakýnda “Koltuk sallanýyor Kemal Efendi” repliðine muhatap olacak Kýlýçdaroðlu’nun yaptýðý ‘hezimet konuþmasý’ndan anladýðým tam tersi yönde. “Bu daha baþlangýç” derken herhalde tuttuðumuz yolda ilerlemeye devam edeceðiz demek istiyordu. Hani Gezi’deki devrimciler de öyle diyordu, “siz daha ne gördünüz, bu daha baþlangýç”.
Ýzmirliler de “yel alsýn, sel alsýn ama AK Parti almasýn” kararlýlýðýyla sandýða gitti. Az daha konuþsalar “Yunan alsýn ama AK Parti almasýn” diyeceklerdi.
CHP zihniyeti bu sanýrsam, ülke yansa, Ukrayna gibi ikiye bölünse canlarý acýmayacak, yeter ki AK Parti gitsin, Erdoðan gitsin!
MHP’ye düþen de “ihanet projesi”, “bölünme süreci” söylemini bir daha düþünmesi. Çözüm sürecinin mimarý Ak Parti’nin Yozgat gibi, Trabzon gibi milliyetçilikleriyle namlý þehirlerden yüksek oy almasýný bir zahmet anlamaya çalýþýr, Türkiye’nin her ferdiyle artýk bu sorundan kurtulmak istediðini umulur ki idrak eder.
Siyasete bubi tuzaðý
Gelelim, AK Parti dýþýndaki bütün partilere (BDP hariç diyebiliriz) lojistik saðlayan, tapelerle, kasetlerle propaganda malzemesi tedarik eden paralel yapýnýn ve canla baþla bu yapýyý savunan Gülencilerin durumuna...
Þüphesiz seçimin asýl maðlubu Gülencilerdir. Baþbakan Erdoðan seçim gecesi çýktýðý balkonda paralel yapýyla mücadelede sonuna kadar gidileceði mesajýný verdi, zaten kendisine verilen oylar da bu husustaki kararlý tavrýný devam ettirmesi içindi.
Paralel yapý 17 Aralýk’ta baþlattýðý operasyon öncesinde her þeyi milim milim hesaplamýþtý. MÝT hariç devletin bütün üst kurumlarýndaki kritik mevkileri ele geçirmiþ, yargý gücünün illegal kullanýmýyla siyaseti hal edecek bir bubi tuzaðý kurmuþtu. Ama Erdoðan’ýn direnme gücünü ve ‘analarýn duasýný’ hesap edememiþti.
17 Aralýk’ý sanki basit bir yolsuzluk soruþturmasýymýþ gibi lanse edenler, týpký 7 Þubat’ta MÝT Müsteþarý içeri alýnmaya çalýþýldýðýnda söyledikleri gibi “ne var caným yargýya teslim olsun, aklansýn” diyordu. 17 Aralýk’tan sonra hükümet aðýrdan alsaydý bugün ortalýkta ne Baþbakan olacaktý ne MÝT Müsteþarý. Ve daha pek çok kiþi uydurma bir “Ýslami terör örgütü” davasýyla içeri týkýlmýþ olacaklardý. Biz de ‘hukukun üstünlüðü’ numarasýný yiyecektik!
Evet, Erdoðan’ý azýmsadýlar, “yedirmeyiz” sözünün lafýn geliþi söylendiðini sandýlar. “Yedirmeyiz” dedirten hafýzayý küçük gördüler, ne de olsa Menderes’in asýldýðý 27 Mayýs darbesini bir “yeniden devrim” olarak görüyorlardý. Ama en en önemlisi ise Allah’ý hesaba katmadýlar.
Ve tabi haksýz yere edilen bedduanýn dönüp dolaþýp edenin ayaðýna dolanacaðýný da...