Herkesin sorageldiði “Suriye’de ne olacak, Beþþar Esad ne zaman gidecek?” sorusunun cevabýný ben de merak ediyorum; ama sizlerden bir farkým var: Ben o sorunun cevabýný biliyorum: “ABD ile Rusya anlaþana kadar Suriye’de kan dökülmeye devam edecek; Esad da yeni bir Esad bulunana kadar yerinde kalacak...”
Suriye ihtilâfýný güçler dengesindeki yerini pekiþtirmek için fýrsat olarak deðerlendiriyor Rusya çünkü... Elinde de bunu mümkün kýlacak bir koz var: Birleþmiþ Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) daimi üyeliði...
Bakmayýn siz Hillary Clinton’un “Bedel ödetiriz” demesine; Rusya sistemi kilitlemeye devam edecektir... O “Hayýr” dediði müddetçe de Suriye’de akan kan durmayacaktýr. Rusya ancak kendi iþine geldiði zaman anlaþmaya yanaþacaktýr.
Þimdiki ihtilâflý durum Rusya’nýn daha fazla iþine geliyor. ‘Arap Baharý’ sürecini bizler Ortadoðu halklarýnýn daha fazla hak ve özgürlük mücadelesi olarak okuduk; bir yönüyle doðru bir okuma bu. Ancak Rusya gibi enerji zengini ve gelirinin çok büyük bir bölümü sattýðý petrol ve doðalgazdan oluþan bir ülke için, Ortadoðu’nun karýþmasý büyük bir ‘fýrsat’...
Petrolün varilini 20-30 dolara satacaðýna 100 dolarýn üzerinde bir deðerle elinden çýkarma ‘fýrsatý’... Esad’ý veya Baas Partisi’ni korur gibi görünüyor Rusya, ama bir yandan da bu yolla hazinesini zenginleþtirmiþ oluyor...
Enerji zengini Rusya’nýn uluslararasý ihtilâflara ülke çýkarý açýsýndan yaklaþtýðýný anlamak mümkün de, enerji bakýmýndan dýþa baðýmlý Çin’in Suriye konusunda onun peþine takýlmasýný anlamak çok zor. BMGK’da Suriye rejimine karþý daha sert önlemler alýnmasýna “Hayýr” dediði müddetçe, Çin, ekonomik çýkarlarýna aykýrý hareket etmiþ oluyor.
ABD ise, enerji tüketen bir dev olduðu halde, kendi doðal kaynaklarý fazla ve rezerv üstünlüðüne de sahip. Enerji alanýnda çalýþan ve fiyat yüksekliðinden yararlanan þirketlerin büyük bölümü de Amerika’nýn...
Hergün onlarca kiþi hayatýný kaybediyor Suriye’de ve dünya seyrediyor; ancak akan kana yapýlacak bir þey olmadýðý için seyirci kalmýyor ABD ve Rusya, öyle davranmak iþlerine geldiði için seyretmekle yetiniyorlar.
Üzücü bir durum, ama maalesef gerçekçi...
Yukarýdaki tahlil doðruysa Hillary Clinton’un “Rusya ve Çin bedelini ödemeli” sözünü nasýl anlamalýyýz?
Fazla bir anlamý yok o sözlerin... ABD isteseydi, Rusya’yý ve Çin’i yanýna çekebilirdi. ABD arzu eder ve dünyayý hareketlendirirse, Ýkinci Dünya Savaþý þartlarýnýn eseri olan BM sistemi yenilenebilir, salt kendi çýkarlarý istikametinde karar alanlarca sürekli suistimal edilen ‘veto hakký’ gözden geçirilebilirdi.
Rusya’nýn ‘veto hakký’ tanýnmýþ Sovyetler Birliði’nin devamý olmasý gerekir mi? 1945 ile bugünün güç dengeleri ayný mý? Ýslâm Dünyasý ve Afrika’nýn da BMGK’da temsil edilmeleri daha âdil olmaz mý?
Nafile sorular bunlar. Nafile olduðu için de, Suriye’de akan kanýn durmasý için ABD ile Rusya’nýn anlaþmasýný beklemekten baþka yapabileceðimiz bir þey yok...