Bu topraklarýn kaderi; sürekli ‘beka endiþesi’ ile yaþamak. Bu endiþenin haklý olduðu pekçok dönem olsa da, güç sahiplerinin insanlarý yönetebilmek için ellerindeki en ciddi araçlardan birisi daima ‘devletin bekasý’ olmuþtur.
Anadolu’nun paramparça olduðu Beylikler Dönemi, sonrasýndaki Fetret Dönemi, geçtiðimiz yüzyýlýn baþýnda Balkan Savaþlarý ve Birinci Dünya Savaþý ile baþlayan beka tartýþmalarýnýn, toplumsal hafýzada derin izleri olduðu muhakkak. Dahasý yönetenlerin bu izler üzerinden kendilerine ciddi avantajlar saðladýðý, toplumsal talepleri birlik, beraberlik ve bölünme baþlýklarý üzerinden püskürtmeyi baþardýðý da herkesin malumu.
Þu sýralar baþlayan tartýþmalarýnýn sadece ‘baþkanlýk’ ve ‘parlamenter’ sistem tartýþmasý olmadýðý; Türkiye’nin son dönemde üstlendiði rolü taþýyacak yeni bir ‘sistem’ arayýþýnda olduðu da söylenebilir.
Kuþkusuz daha hýzlý ve etkin karar alacak bir sisteme ihtiyaç var. Dolayýsýyla mevcudun tartýþýlmasýnda geç bile kaldýk. Son yýllarda peþ peþe gerçekleþen reformlar, kurumlarýn yerini ve konumunu yeniden tarif etmeyi saðlayan geliþmeler, siyasetin kendisini kýskaca alan bürokratik egemenliði belli ölçüde kýrmayý baþarmasý, elbette çok deðerli.
***
Ancak bundan daha önemlisi, ideolojik kaygýlarý, rejimin bildik reflekslerini dikkate almadan sistem tartýþmasýný yürütebilmek. Þu ana kadar olup biten, sistemin bütününe yönelik bir deðiþimden çok, birkaç iyi adamýn cesaretle gerçekleþtirdiði parçalý adýmlar. Bunu kurumsal bir zemine oturtmak, hukuki anlamda yazýlý hale getirmek ve asýl büyük deðiþimi gerçekleþtirmek için hiç saða sola kaçmadan ‘nasýl bir sistem’ sorusuna cevap aramak zorundayýz.
Bunun cevabý illa da baþkanlýk olmak zorunda deðil. Yahut adý parlamenter olan sistemi kutsayýp devam ettirmek de deðil. Kaldý ki mevcut sistemin adý öyle olsa da ne kadar parlamenter olduðu hayli tartýþma götürür.
Birbiri ardýna devam eden kritik dava süreçleri, siyasi iradenin yerinde adýmlarý ve kararlý tutumu, toplumun deðiþim yönünde verdiði kuvvetli mesajlar; þu ana kadar ciddi mesafeler alýnmasýný saðladý. Ancak bürokratik egemenliðin gerçek sahipleriyle hesaplaþmanýn daha yeni baþladýðýný da unutmamak gerekiyor.
Elbette sürekli bir kavga halini savunmuyorum. Fakat Süleyman Demirel’in Meclis komisyonuna verdiði ifadeler ve kullandýðý üslup, alýnacak çok mesafe olduðunu, topluma raðmen siyaset üretme gücünü elinde tutanlarýn hala ayakta olduðunu ortaya koyuyor.
***
Muhafazakarlýk ve çok daha geniþ bir parantezde saðcýlýk, hýzla ‘beka endiþesi’ne savrulmaya müsaittir. Birlik ve beraberlik gibi içini istediðiniz gibi doldurabileceðiniz retorikler de ona daima istediði manevra alanýný verir. Beka, birlik, beraberlik ve bölünme konusunda üretilmiþ sahte endiþeler, toplum tarafýndan samimi olarak benimsenince, bürokratik vesayetin istediði zemin ortaya çýkar.
Bugün geldiðimiz noktada en ciddi sorun, sistem üzerinde baþlayan tartýþmanýn, bu güçlerin baskýsýyla boðulmasýdýr. Þu sýralarda ölümü üzerindeki kuþku bulutlarýný yeniden tartýþtýðýmýz Merhum Turgut Özal, baþkanlýk sistemiyle ilgili tartýþma baþlattýðýnda, bürokrasi, medya ve sermaye eliyle müthiþ bir kuþatmaya alýnmýþtý.
Özal, gerçekten baþkanlýk sisteminin gerçekleþeceðine inanýyor muydu, yoksa deðerli araþtýrmacý Hatem Ete’nin iþaret ettiði gibi bunu bürokratik vesayetten kurtulmanýn bir yolu olarak mý görüyordu, bilmiyorum. Ama her durumda bugünkü tartýþmanýn çok daha önemli ve hayati olduðunu akýlda tutmak gerekiyor.
Türkiye, attýðý cesur adýmlarý kurumsal hale getirmek için bu gündemi sahici kýlmak zorunda. Aksi takdirde geniþ kesimleri hýzla etkisine alabilen büyülü sözler, bizi beklemediðimiz ölçüde geriye götürebilir.