Beka sorunu ve baþkanlýk

Öylesine hýzlý geliþiyor ki her þey. Anlamak bir yana, takip etmek bile zor. Bu kafa karýþýklýðýna birkaç cümle de ben ekleyeyim. Bugün nasýl sonuçlanacak diye merak ettiðimiz pek çok geliþme, bir süre sonra Türkiye’nin gündeminde olmayacak. Yine bugün vazgeçilmez gördüðümüz kimi aktörler de, bir süre sonra ya hatýrlanmayacak ya da eskisinden çok daha güçsüz hale gelecek.

Türkiye, gerek kendi içindeki terör ve paralel yapý sorunu, gerekse bölgesel dinamiklerin getirdiði kuþatma karþýsýnda adeta bir varoluþ mücadelesi veriyor. Esasen bu tehditleri birbirinden ayýrmak da imkansýz. Terör örgütünün þehir merkezlerindeki kalkýþmasýyla paralel yapýnýn faaliyetlerini veya Suriye baþta olmak üzere bölgesel sorunlarýn getirdiði daralmayý birlikte okumak gerekiyor.

Bu mücadele yürürken önemli bir sorun çýkýyor karþýmýza. Herkes siyasi pozisyonu ya da duruþu gereði pek çok konuda farklý düþünebilir. Bunlarý da istediði zaman istediði yerde dile getirebilir. Ancak ortada bir ‘beka’ sorunu varsa, herkesin bu mücadelede ortak bir hassasiyet geliþtirmesi gerekir. Þu cümleler Cumhurbaþkaný Tayyip Erdoðan’ýn dün kaymakamlara hitaben yaptýðý konuþmadan: ‘Biliyoruz ki bizim için beka meselesi olan, onlar için sadece bir taktiktir, hatta operasyonel bir tercihtir. Biz bekamýzdan vazgeçemeyiz, ama onlar tercihlerini kolaylýkla deðiþtirebilirler.’

Cumhurbaþkaný, Gezi ayaklanmasýnda, 17-25 paralel darbe giriþiminde ve hatta çözüm sürecinin ‘buzdolabýna kaldýrýldýðý’ný ilan ettiðinde hep ‘biraz ýlýmlý davransa daha güzel olacaktý’ tepkisi yükseldi. Üstelik bu tepkilerin çoðu kendi yakýn çevresinden ve uzun yýllar birlikte yol yürüdüðü arkadaþlarýndan geldi.

Erdoðan’ýn hayata ve dünyaya nasýl baktýðýný özetleyen bir kavram aslýnda ‘beka’. Saydýðýmýz veya sayamadýðýmýz operasyonlarda bir kez geri adým atsaydý, bir kez tereddüt etseydi, bugün ne kendisi olacaktý, ne de onu eleþtiren yol arkadaþlarý. Hakan Fidan’ý ifadeye gönderseydi, bugün Türkiye paralel çetenin yönettiði bir ülke olacaktý. 17-25 hamlesinde bir an geriye çekilse, bugün kendisini daha insaflý olmaya davet eden siyasetçilerin adý sadece koðuþ sayýmlarýnda anýlacaktý.

Beka sýradan bir söz deðildir. Hele siyasi hayatý boyunca bunca riski gözünü kýrpmadan üstlenen bir devlet adamý söylüyorsa, bildiðimiz devlet reflekslerinden öte bir anlamý vardýr. O nedenle paralel çeteye karþý verilen mücadele bir beka sorunudur. Tayyip Erdoðan’ý hangi gerekçeyle olursa olsun yalnýz býrakmak, elinin ucuyla hareket etmek millet önünde ve tarih önünde en büyük vebaldir.

Eðer biz paralel yapýyý sadece devlet içinde kritik mevziler ele geçirip etkin olmaya çalýþan bir örgüt olarak algýlýyorsak, hepimize geçmiþ olsun! Dünyanýn dört bir yanýnda karar vericilere dokunabilen, Erdoðan’ý yýpratma maskesi altýnda karþý lobi faaliyeti yürüten, bölgesel tüm aktörlerle masaya oturabilen, terör örgütüne stratejik akýl verebilen, muazzam finans akýþý hala devam eden, hemen tüm kirli örgütlerle alýþveriþi olan bir yapý var karþýmýzda.

Cumhurbaþkaný’nýn milli ve yerli duruþu etrafýnda kenetlenmek, gerek paralel yapýyla, gerekse terörle mücadele konusunda her þeyi bir kenara býrakarak onunla yol yürümek dýþýnda bir seçeneði yok Türkiye’nin. Bu çok açýk bir milli kurtuluþ mücadelesidir. Kimsenin kiþisel meselesi deðildir, olamaz da.

Bu konuda hassasiyetlerin giderek yükseldiðini görmek elbette çok sevindirici. Ancak özellikle AK Parti’nin ve hükümetin tüm kademeleriyle ve her zeminde baþkanlýk sistemiyle ilgili çalýþmalarý daha aktif hale getirmesi giderek daha elzem hale geliyor. Bakanlarýn, milletvekillerinin, genel merkez yöneticilerinin, kadýn ve gençlik kollarýnýn, tüm parti teþkilatýnýn ‘seferberlik’ halinde baþkanlýk konusunda harekete geçmesi gerekiyor.

Bu mücadele etrafýnda birleþmek ve bir kardeþlik projesi olarak baþkanlýk sistemine geçiþi hýzlandýrmak. Gerisi gelecek. Hem de çok kýsa sürede.