"Ailene bir mesajýn var mý" diye soruyor muhabir, Mehmetçiðe...
"Beklemesinler..." diyor yüzünde gamdan, kederden bir damla eser yok, ''beklemesinler'' diyor gülümseyerek, simasý bir gül bahçesi. Ayaða kalkýp doðruluyor sonra. Zannediyorsunuz ki; bir dað yürüyor...
Nasýl böyle oluyorlar, nasýl yüzleri böyle dolunay gibi hepsinin de... Kardeþ gibiler. Kim benzetiyor Mehmetçiklerin yüzlerini böyle birbirine... Böyle aydýnlýk, böyle fedakar, böyle parlak bir sima. Onurlu alýnlarý hep yükseklerde, mütebessim, mutahhar, gencecik, tutsa memleketi kaldýrýr, kim veriyor bu güzellikleri onlara, kim baðýþlýyor, kim bahþediyor... Hepsi birer çýnara benziyor, anne bana yaslan der gibi, babasýný sýrtýna almýþ da taþýyor gibi. Allah korusun sizleri, kýrk bir kere Maþaallah, Sübhanallah...
Düðünleri bir baþka bahara ertelenmiþ, beklemesinler diyor elini savurarak sað tarafa doðru, gökyüzüne doðru med çekmiþ bir deniz gibi gözleri. "Beklemesinler..." O denizin içinde kimler var? Sözlüsü, niþanlýsý var mýymýþ, yeni mi kýyýlmýþ yoksa nikahý veya uzaktan sevdiði bir yari mi varmýþ, içinde çalkalanan gizli bir deniz gibi. Annesinin baþýndaki yeþil, sessiz ve sabýrlý tülbentler þahittir ki can parçasýdýr Mehmet... "Beklemesinler" demiþ.
Nasýl beklemeyiz... Ah dilinde kýrk bir yasinlerle anneler, beklemezler mi oðullarýný... Ailelerini ve kýsa hikayelerini okuyoruz bazen. Anadolu'nun mahcup ve fedakar evlatlarýnýn hikayeleri bunlar. Kibirden, böbürlenmeden uzak. Þeref sahibi.
Sonra aniden bir nineyle bir dede çýkýyor ortaya, Mehmetçiklerin yanýna. Ellerinde biraz ayran biraz ekmek... Nereden iþitip de gelmiþlerse, nereden koþup yetiþmiþlerse. "Siz Muhammedçiklersiniz" diyorlar sofra açtýklarý askerlere. Ben bu ninenin aynýsýndan Bosna'da görmüþtüm, aynýsýndan Gazze'de de vardý, Kýbrýs'ta da... Ellerinde bir tas su, yarým dilim ekmek, dillerinde dua, insanýn baþýný uzatasý geliyor, benim de baþýmý okþa o güzel ellerinle, bana da oku Ayetel Kürsi'yi diyesi geliyor. Ahiretten çýkýp gelmiþ gibi, cennetten sarkmýþ gibi, Hýzýr-Ýlyas Sultanlar gibi, Mehmetçiklerin yanýnda göze görünüveriyorlar... Eh, böyledir bu. Göze görünen, görünmeyen ordularý vardýr Allah'ýn...
***
Afrin'de harekete geçen Mehmetçiklerin dillerinden düþmeyen bir sembol hedef var; "Kýzýlelma"... Bunu ýrkçýlýk, kafatasçýlýk olarak eleþtirenler var. Haksýzlar. Ýlayý Kelimetullah hedefinin, fütüvvetçiliðin, serhatçýlýðýn, alperen geleneðinin, Nizam-ý Alem utkusunun, cihad-gaza ahlakýnýn Türkçe'deki ifade þeklidir "Kýzýlelma"...
Kýzýlelma, cihad parolasýdýr mücahidler arasýnda...
Türklerin; Araba, Aceme, Kürde üstünlüðü anlamýnda deðildir. Kýzýlelma, Ümmetin hizmetinde at koþturan mücahidlerin çizdiði dünya haritasýdýr, þehadet rüyasýdýr... Bu güzel kavramý, ýrkçýlýðýn dar çeperli cenderesinde eðip bükmeye, negatif polemikler üretmeye gerek yok...
Afrin harekatýnda ehemmiyet vermemiz gereken bir diðer husus da dilimiz... Dilimizin özenli durmasý gerekiyor. Mehmetçiðe layýk hassasiyeti kuþanmamýz gerekiyor. Çanakkale ruhuyla ve rikkatiyle, hassasiyetiyle yaklaþmamýz gerekiyor Mehmetçiðin attýðý her adýma. Ýslam kardeþliðini yaralayacak, ýrkçýlýðý hortlatacak, bizi bize düþürecek taþkýnlýklardan kaçýnmamýz icap ediyor. Afrin harekatý, Kürtlere veya Araplara, Acemlere açýlmýþ bir savaþ deðildir. Türkiye'nin meþru müdafaa gereði, terör ve þiddet gruplarýna karþý, uluslararasý kurallar çerçevesinde giriþtiði bir savunma harekatýdýr, þerri, zulümü defetme, püskürtme mücadelesidir Afrin...
Mehmetlerimiz Allah'a emanettir. Muzaffer olarak dönüþlerini dört gözle bekleriz.