Bir dua görmüþtüm; “Allahým bir bekleyiþ içinde olanlara beklediklerini ver” deniliyordu. Dua kimin duasýydý bilmiyorum ama ben çocukken bu duayý görseymiþim hemen her gece bu duayý edermiþim kesin.
Çocukken ben de bir þey bekliyordum.
Kimden bekliyordum?
Almancýlardan...
Pek çok Almancýmýz vardýr bizim. Neredeyse Türkiye’de akraba yoktur hemen hepsi Almaya’yý vatan bellemiþler gitmiþler ve kalmýþlardýr orada.
Ýþte o Almancýlar her izne geldiklerinde çikolata, top, bisiklet, kýyafet ve daha türlü þeyler getirirlerdi sað olsunlar. Ama benim beklediðim bir týr idi. Oyuncak bir týr bekliyordum. Her þey geliyordu ama týr yoktu. Ben ise týrlara sevdalýydým oyuncak bir týrým olsaydý herhalde delirirdim. O kadar çok istiyordum.
Bu isteðimi anneme, babama , kardeþime söyledim. Onlar hiç itiraz etmediler. “Tamam söyleyelim Almancýlara getirsinler.” dediler.
Ben onlarýn bu kolayca söyleyivermelerini týr kolayca gelecek zannederek bekledim.
Nasýl bir beklemekmiþ bu?
Tam bir yýl bekliyorsunuz.
Yolda gördüðünüz her týr sizin hasretinizi artýrýyor. Arkadaþlarýnýza anlatýyorsunuz. Sipariþ verdiðiniz hala, dayý, teyze kim varsa onlardan gelen her habere kulak kabartýyorsunuz. Anneye soruyorsunuz ne zaman gelecekler diye askerin þafak saydýðý gibi gün sayýyorsunuz.
Arkadaþlarýnýzdan azýcýk haset olanlar aklýnýzý karýþtýrýyor. “Oðlum unutur onlar senin sipariþini bir sene akýllarýnda tutamazlar.” Ve hemen hesap yapýyorsunuz bir insan bir sipariþi kaç günde unutur saða sola danýþýyorsunuz. Ve çocuk aklýnýzla bir sonuca ulaþamýyorsunuz. “Ya unuturlarsa...” ihtimali bir çengel olup beyninizi duvara asýyor.
Ha bu arada þunu söylemek isterim. Týr oyuncak olarak kimsede yok. Hani birinden görüp heveslenmiþ deðilim. Ama biliyorum ki týrýn oyuncaðý vardýr. Bize küçük arabalar getirmiþti Almancýlar ve ben düz mantýk yapýyordum; arabanýn oyuncaðý varsa týrýn da vardýr diyordum. Ve o kocaman týrýn el kadar bir oyuncak halinde olmasýna deliriyordum.
Bir yýlý böyle hayal heves arasýnda gidip gelerek bitiriyorsunuz. Okullar kapanýyor, günler uzuyor Almancýlarýn Kapýkule’den giriþ yaptýklarýný duyunca heyecandan uyuyamaz oluyorsunuz. Almancýlar Türkiye’ye girince sanki oturma odanýza gelmiþler gibi bir yakýnlýk oluþuyor. Beklemek daha da zorlaþýyor. Týrý getirmiþler mi diye telefonda sormak istiyorsunuz ama anneniz uyarýyor “Ayýptýr oðlum sorulmaz öyle” diyor.
Almancýlar geliyorlar. Nasýl bir hýzla yanlarýna varýyorsunuz. “Büyümüþsün lan kerata” diyorlar utanýyorsunuz. Ve sessizce beklemeye baþlýyorsunuz. Her þeyden konuþuyorlar, Mark hesabý yapýlýyor, baðdan bahçeden bahsediliyor, arabalarýn modelleri konuþuluyor, siz her lafýn ucunu oyuncak týra baðlansýn diyerek bekliyorsunuz. O bekleyiþlerim o kadar uzun oldu ki anlatamam. Bekledim de bekledim. Sonunda Almancýlarýn bize getirdiði hediye paketi açýlýr. Ben heyecandan bakamam ama sorarým. “Gelmiþ mi týr?”
Týr gelmemiþtir.
Yýkýlýrým.
Ama her gelmeyiþin bir hikâyesi olur. Belki o hikâyeleri annem ben üzülmeyeyim diye anlatýyordu. “Bu sene çok acele çýkmýþlar o sebepten unutmuþlar seneye söz diyorlar hiç üzülmesin aslan yeðenim diyorlar” Ve siz o hikâyeyi arkadaþlarýnýza anlatýyorsunuz. Azýcýk haset olanlar burun kývýrýyor. “Oðlum senin sipariþini unuturlar dediydim ben, bak iþte gelmedi týr.”
O týr hiç gelmedi.
O kadar Almancý akrabam vardý ama bir tanesi bile getirmedi.
Ben yýllarca onulmaz derdine merhem bekleyen hastalar gibi bekledim...
Sonra yýllarca filmlerde, belgesellerde görünen týrlara baktým hayran hayran.
Sonunda bir oyuncakçý da kýzýma bir þeyler alýrken eski sevdiðini görenler gibi oyuncak týrlarý gördüm. Ýki taneydi ikisini de aldým. Herkes benim oyuncaðýma kavuþmama sevindi. Annem hayattaydý o zaman ve o da çok mutlu oldu. “Kýrk yaþýnda da olsa muradýna erdin...” dedi sevindi uzun uzun...
Þimdi ben yapamayacaðým þeyleri söz vermiyorum çocuklara. Yarasý derin oluyor çünkü gelmeyecek þeyi beklemenin...
Bir dua ile baþlamýþtýk yine dua ile bitirelim; “Allahým bir bekleyiþ içinde olanlara beklediklerini ver.”