Olay şu: Türkiye Müzik Ödülleri Töreni’nde sanatçı Kayahan’ı sahneye çağırıyorlar.
Ki, Mustafa Ceceli’ye “En İyi Albüm Ödülü”nü versin...
Kayahan bu görevi yerine getiriyor. Eksik olmasın...
Bir de konuşma yapıyor.
Konuşmada şunları söylüyor: “Ödül gecelerinde benim sıkça rastladığım eşime anneme babama gibi teşekkürler olur. Ben bugün değişik ama ihtiyaç olan bir şeyi söyleyeceğim. Burada birlikte toplanmamıza ve burada böyle şeyleri yaşamamıza neden olan Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarına sonsuz rahmet ve selamlar olsun diyorum...”
Bunu sanatçının manifestosu mu saymalı?
Kemalizm diye ölen kesimlerin ağzına çalınmış bir parmak bal mı saymalı?
Eyyam kokan hareketler mi saymalı?
Duygu patlamasının getirdiği sahih ve samimi bir çıkış mı saymalı?
Bunun önemi yok.
Kimseyi yargılama mevkiinde değiliz. Kimin hangi “izm”e yakın durduğunu, kimin hangi “izm”e iman derecesinde bağlandığını sorgulayacak da değiliz.
Bize ne, size ne, kime ne!
Kimi, Kemalizm’e inanır ve her gece yatmadan önce “dua niyetine” birkaç sayfa Nutuk okur.
Kimi sabah akşam “Atatürk de, Atatürk” diye inler.
Kimi, Atatürk sevgisini içinde taşır ve bunu “gösteri fırsatına” dönüştürmez.
Kimi Atatürk’ün de bir insan olduğunu, Atatürk sevgisinin o kadar da abartılmaması gerektiğini düşünür.
Kimi de rasyonel bakar: “Yapılanlara kutsallık atfetmeyin arkadaşlar. Kemalist devrimler dediğiniz şey, nihayetinde Osmanlı modernleşmesinin sonucudur...”
Kayahan’ın bu meselelere nasıl baktığını bilmiyorum.
Muhtemeldir ki, Kemalizm’le duygusal bir bağ kuruyor ve Atatürk’ü çok özel bir yere koyuyor.
Koysun...
Konumuz, Kayahan’ın “Kemalizm” karşısındaki pozisyonu değil.
Konumuz şu:
Kayahan’ın Türkiye Müzik Ödülleri Töreni’nde yaptığı konuşma büyük alkış alıyor.
Alır. Alsın da...
Bunda da garipsenecek bir şey yok...
Sembollerle yaşıyorsanız ve savaşımınızı sembollerle yürütüyorsanız, yaptığınız her çıkış, söylediğiniz her söz, “semboller dünyasının” insanları tarafından nümayişle karşılanır.
Doğaldır...
Doğal olmayan (daha doğrusu ayıplanması gereken durum) şu:
Kayahan’ın “geceye damga vuran konuşması”, birçok yayın mecrası tarafından haberleştirildi.
Bunlardan biri de, Maocu Kemalistlerin internet sitesiydi.
Okuyunca utandım. Yüzüm kızardı...
Demek ki insan bu kadar rezil edebiliyor kendisini...
Bu kadar düşürebiliyor...
Utandım ama çok da şaşırmadım...
Bakın, nasıl haberleştirmişler olayı: “Kayahan’ın Atatürk ile ilgili sözlerinden sonra salonda büyük bir hareketlilik meydana geldi. Bütün salon hep birlikte ayağa kalkarak Kayahan’ı alkışladı. Kayahan’ın bu sözleri sosyal medyada Orhan Gencebay’a cevap olarak algılandı.”
Yurtseverliği kimselere kaptırmayan bu arkadaşlara soralım o halde:
Kim böyle algıladı?
Hangi sosyal medyada bu yorumlar yapıldı?
Bu yorumları yapanlar, Orhan Gencebay’ın Atatürk taraftarlığı yahut karşıtlığı konusunda ne biliyor?
Maksat “Akil İnsanlar Heyeti”nde yer alan sanatçıyı karalamak, Atatürk karşıtıymış gibi göstermek değilse, ne?
Nedir derdiniz?
Bu durumda, “Akan kan dursun” diyenler Atatürk düşmanı; “Bu iş Tayyip’e yarayacak, varsın kan akmaya devam etsin” diyenler Atatürk taraftarı mı oluyor?
Böyle mi bakıyorsunuz meselelere?
Bu kafayla mı yaratacaksınız “hepimiz için yaşanabilir bir dünya”yı?
Yararı olmaz biliyorum ama bir gün de “namus” görüngesinden bakın olaylara.
Bizi şaşırtın, utandırın...
Nezahetiniz ve insanlığınız karşısında yerin dibine geçelim, “Hah, budur işte. Yurtsever dediğin böyle olmalı” diyebilelim...