Önce bir aný: Yaklaþýk 18 ay önce, sürdürmekte olduðum Ýslamofobi belgeselinin çekimi için Norveç’in baþkenti Oslo’daydým. Ülkede, “Norveç’in Ýslamlaþmasýný Durdur” diye faþist bir hareket var, baþkaný, Arne Tumyr isimli bir ýrkçý. Ondan da görüþ alacaðým, bize, Norveç Parlamentosu’nun önünde randevu veriyor. Arkasýna parlamentoyu alýp o berbat fikirlerini demokrasinin fikir özgürlüðü þemsiyesi altýnda söyleyecek. Güneþ ýþýðýnýn tersliðini bahane ederek ona bu olanaðý tanýmýyorum ama, adamýn derdi baþka, elinde rulo halinde bir karton var. Çekim öncesi kartonu açýyor, Ýslam’a karþý bir sergi açtýklarýný ve oradan bir karikatür getirdiðini söylüyor. Karikatür yüce peygamberimize aþaðýlýk bir saldýrýdan baþka bi’þey deðil. Hemen etrafýma bakýyorum, kalabalýk ve büyük olasýlýkla baþýnda olduðu hareketin bazý adamlarý da bizi gözlüyor. Beklentisi, o karikatüre sert tepki göstermemiz. Kameramaným Adnan Kýlýnç, Denizlili çiftçi bir aileden gelen, muhafazakar bir genç, hemen ona dönüp, “Bak, bu bir kýþkýrtma, derdi burada olay çýkartýp, bizim üzerimizden manþetlere taþýnmak, senden bir aðabey olarak rica ediyorum, biz bu karikatürü görmedik, iþimize devam edelim, bu herifin oyununa gelmeyelim” diyorum. Zoru baþarýyoruz, çekimi yapýp sorularýmla ýrkçýyý itin bir tarafýna sokuyorum, yayýnlandýðýnda izlersiniz. Çekim bittikten sonra Adnan bana “Abi, karikatürü gördüðünde öyle bir kýzardýn ki, eyvah dedim, Ardan abi þimdi tansiyondan gidecek” diyor.
Charlie Hebdo nedir?
Mizahý severim. Karikatüristler bizim mesleðin neþeli, yaramaz ve çok zeki karakterleridir. Çizgi, güçlü bir ifade tarzýdýr, bu nedenle yayýncýlýk anlayýþým Charlie Hebdo’da izlenen rotayý sorguluyor.
Onlar, bugün dünya sol hareketinin artýk tarihe gömdüðü “kutsalý hor görme” geleneðinin son örnekleriydi ve -nedense- fakir ve güçsüz olanýn yani, Müslümanlar’ýn üzerine gitmeyi tercih ettiler. Son açýklamalarýnda “laiklik” kavramýný, dine saldýrý özgürlüðü olarak görmeleri de hiçbir “gerçek solcu”nun kabul edebileceði söylem deðil.
Charlie Hebdo Avrupa burjuva demokrasileri tarafýndan zaten dýþlanmýþ, aþaðýlanmýþ Müslüman kitlelerin kutsallarýna pervasýzca saldýrarak aslýnda, Fransa baþta Avrupa’da yükselen ýrkçý akýmlarýn da güçlenmesine yol açan yayýn zemini oluþturdu. Eðer kendilerini “sol-marjinal” olarak tanýmlýyorlarsa, Karl Marx’ý bir yerlerde okumuþ olmalarý gerekir, Marx,dinin “aþaðýlanacak” deðil, çok iyi anlaþýlýp, kitleler önünde “tartýþýlacak” bir kavram olduðunu söyler.
Charlie Hebdo, Fransa’nýn dýþ mahallelere sürdüðü, ana akým sisteme dahil etmekte büyük engeller çýkardýðý azýnlýk Müslümanlar’ýn kutsallarýna sistemli olarak saldýrarak aþýrý saðcý, yabancý düþmaný, “temiz bir Fransa” isteyen Ulusal Cephe’nin sayýlarý her geçen gün artan ýrkçý seçmenlerini tatmin etmiþ olabilir ama, bu, son tahlilde ezilen bir sýnýfa saldýran yayýn organý olduðu görüþünü güçlendirir.
Pekiyi, Le Libre Parole neydi?
Fransa, bir kez daha tuzaða düþüyor. Alman Nazizm’inin baþlangýç noktasýnýn kendi topraklarý ve Edouard Drumont isimli bir anti-semitik (Yahudi düþmaný) olduðunu unutuyor.Drumont’un öyküsü 1886’da yazdýðý “Yahudi Fransa” isimli kitapla baþlamýþ, 1892’de yayýnlamaya baþladýðý Le Libre Parole (Ýfade Özgürlüðü) gazetesiyle devam etmiþti.Avrupa’daki Yahudi düþmanlýðýnýn bu güçlü sesi, davasýný Yahudileri aþaðýlayan karikatürlerle yükseltti. Yahudi asýllý Fransýz binbaþý Alfred Dreyfus’un dünya tarihine“Dreyfus Vakasý” olarak geçen ve zemini Yahudi düþmanlýðýna dayanan duruþmasý sürecinde Drumont’u kahraman, “bu iþte haksýzlýk var” diyen ünlü romancý Emile Zola’yý sanýk olarak gördük.
Le Libre Parole gazetesinin açtýðý yol, 2. Dünya Savaþý’nda milyonlarca Yahudi’nin Naziler tarafýndan öldürülmesine, iþgal altýndaki Fransa’da ise kendi Yahudileri’ni trenlere koyup ölüm kamplarýna gönderen Vichy Hükümeti’nin kurulmasýna yol açtý.
La Libre Parole ne kadar “düþünce/ifade özgürlüðünün” bayraktarý ise Charlie Hebdo da o kadardýr...
Charlie Hebdo’da bir baþka faþist hareketin tetikçilerinin gerçekleþtirdikleri katliamý “ama”sýz karþýlýyor, sonuna kadar kýnýyorum. Asla kabul edilemez.
Bütün yaþamýný ýrkçýlýk, faþizm, totaliterlik, ayrýmcýlýkla mücadeleyle geçirmiþ bir insan olarak adýmý Charlie Hebdo’nun yanýna da yazmýyorum... Onlar, küresel adaletsizliðin ezdiði Müslümanlara kapaklarýndan “bir tekme de benden” dediler, Avrupa’da yükselen faþizmin kazanýna kömür taþýmayý da sürdürüyorlar...
Ben, Charlie Hebdo deðilim!..
Irkçýlarý hiç sevmem!..