Ben demiyorum, Troçki diyor

Geçenlerde bir soru sormuþtum burada. Daha dün yaþadýðýmýz büyük acýlarý neden çabucak unutuveriyoruz diye. Ne bir milyon insanýn yurdunu kaybettiði 93 Harbi’ni, ne 1,5 milyon insanýn yarýsýnýn yollarda can verdiði Büyük Kafkas Sürgünü’nü, ne Kýrým’da yaþanan etnik temizliði hatýrlayan yok aramýzda. Bugünkü Türkiye’nin nüfus yapýsýný büyük ölçüde bu zoraki göçlerin oluþturduðu düþünülürse bu unutuþ bir hayli ilgi çekici.

Deðerli araþtýrmacý Ýsmail Küçükkýlýnç yakýn geçmiþte yaþadýðýmýz acýlardan en tazesi olan Balkan faciasý konusundaki toplumsal hafýza kaybýmýzý o dönemde yaþananlarýn “hatýrlanmak istenmeyecek kadar incitici” olmasýna baðlýyor. Anlatýlamaz derecede vahþice kýyýmlara, aþaðýlanma ve tecavüzlere maruz kalmýþ olmayý kendimize yediremediðimiz için bilinçli olarak unutmayý seçiyoruz yani.

Bu yüzden Balkan Harbi sýrasýnda yaþanan vahþetin boyutlarýný nesilden nesile aktarýlan acý hatýralardan deðil, o dönemde bölgede görev yapan bazý batýlý gazetecilerin tanýklýklarýndan öðrenebiliyoruz. Gerçi batýlý gazetecilerin çoðu dindaþlarýnýn zulümlerini örtbas etmeye veya meþrulaþtýrmaya çabalamýþ maalesef. Ama az sayýda namuslu gazeteci de yaþananlarý objektif þekilde aktarmaya gayret etmiþ.

Bu namuslu adamlardan biri de Troçki. 1917’de Rus Devrimi’nin önderlerinden biri olacak genç gazeteci, o tarihte savaþ muhabiri olarak günü gününe izlediði Balkan Savaþý’nýn gerçeklerini tarafsýz bir gözle dünyaya duyuran birkaç kalemden biridir. Troçki’nin o dönemde bazýlarý müstear adla yayýnlanan haber ve makaleleri bir kitapta toplanmýþ ve bu kitap Türkçe’ye de aktarýlmýþtýr. Balkan felaketinin trajik boyutuna iliþkin bilgilerimizin baþlýca kaynaklarýndan biri bu kitaptýr.

Mustafa Çalýk ‘ýn büyük gayret ve fedakârlýðýyla artýk çeyrek asýrlýk ömre ulaþan Türkiye Günlüðü dergisinin “Balkan Felaketi ve 100 Yýllýk Ders” baþlýklý son sayýsýnda Ýsmail Küçükkýlýnç dönemin en önemli tanýklýklarýndan birini gündeme getirerek Troçki’nin kitabýnýn geniþ bir özetini ve yorumunu yapmýþ. Kitabý bulamayanlara veya okumaya vakti olmayanlara hiç olmazsa bu makaleyi okumalarýný tavsiye ederim.

Troçki’nin savaþ sýrasýnda yaþananlarý aktarmasý kadar bunlara iliþkin yorumlarý da dikkat çekici. Mesela yapýlan kýyýmlarýn sistematik olduðundan kuþku duymuyor. Bu tespit önemli. Bana sorarsanýz Balkan Harbi sýrasýnda Müslüman ahaliye reva görülen zulmün boyutlarý ancak soykýrým amacýyla açýklanabilir. Çünkü Sýrp, Yunan ve Bulgar saldýrganlarýn ortak sloganlarý savaþýn ve bu savaþta izlenen vahþetin amacýný ele veriyordu: “Türkleri Asya’ya sürmek.”

Bugün adýna “etnik temizlik” denen þeydir amaç. Onun için sadece harp meydanýndaki askerler deðil masum siviller de hedef alýnmýþtýr. Dünya tarihinin en azýndan yakýn döneminde muharip güçlerden ziyade yaþlý insanlarýn, kadýn ve çocuklarýn doðrudan hedef alýndýðý böylesi bir “savaþ”ýn örneði azdýr.

Elbette bütün Türkleri öldüre öldüre bitirmeyi düþünüyor deðillerdi. Bunu yapamazlardý. Ama o topraklarý Türkler için yaþanmaz hale getirmeyi baþarabilirlerdi. Nitekim yaklaþýk bir milyon insan 500 yýldýr yaþadýklarý ata yurtlarýný terk ederek sürülmek istendikleri Asya’ya doðru yola koyulmak zorunda kaldýlar.

Ne var ki bugün Balkan faciasýný konuþmak gerektiðinde baþýmýza gelenin tam olarak ne olduðunu bile anlamaya çalýþmaksýzýn öncelikle bu iþin siyasi sorumlusunu aramaya giriþiyoruz nedense. Belki siyasi hatalar veya askeri kusurlar bulursak “Osmanlý her yönden zayýf düþmüþtü. Karþýmýzdaki kuvvetler ise dinamik ve enerjikti. Daha da önemlisi belirli bir amaca odaklanmýþlardý” itirafýnda bulunmaktan kurtulacaðýmýzý düþünüyoruz.

Konuyla ilgili bir sempozyum duyurusu okudum geçen gün. Bir belediyemiz Balkan Savaþlarý Sempozyumu düzenliyormuþ. Sevindim önce. Ama sonra sempozyumda sunulacak bildiri konularýna bakýnca caným sýkýldý. Balkan felaketini hangi þartlarýn ortaya çýkardýðýný veya o dönemde baþýmýza gelen þeyin ne olduðunu anlamaya çalýþmak yerine yine günah keçisi arayýþý içinde olduðumuzu gördüðüm için sýkýldý caným.

Üstelik sempozyumda “Ýttihatçý yönetimin felaketteki rolü” konulu bir bildiri de sunulacakmýþ. Ýttihatçýlar Balkan Harbi sýrasýnda yönetimde olmadýðýna göre bu da ilginç bir konu baþlýðý!