Ben pizzaya pizza demem İtalyan olmayınca

Elimde olsa hamuru mideye oturan, üzeri üçüncü sınıf şarküteri ürünleriyle donatılmış ve adına ‘pizza’ denen hamurişinin ismini derhal değiştirirdim. Pizza nasıl mı olmalı? Gelin birlikte yapalım.

BENİM için pizzanın günü, saati, mevsimi yok. Kahvaltıdan akşam yemeğine kadar rahatlıkla severek yiyebildiğim bir yemek için elbette söyleyebilecek çok sözüm var. Ama “Ben pizzaya pizza demem İtalyan işi olmayınca” diyerek giriş yapmak istiyorum.

Elimde olsa Amerikan işi mayası ve malzemesi fazla abartılan,  hamuru ince bile olsa mideye oturan, üçüncü sınıf şarküteri ürünleriyle donatılmış, üstü haşlama mısır taneleriyle sıvanmış, lezzeti ve görüntüsü karmakarışık, kendisine ‘pizza’ denen hamurişinin ismini derhal değiştirirdim. Anlatması bile uzun sürdü! Peki ya gerçek pizza? Zarafet, uyum, lezzet yani İtalyan pizzası...

İtalya’da ve dünyanın çeşitli yerlerinde ve Türkiye’de iddialı bir çok mekanlarda birçok denemeler yaptım. Çeşitleri içinde favorim bol domates soslu, gerçek mozarella peynirli ve taze fesleğenli margarita’dır. Margarita favorim de olsa maya miktarı az, içinde birazcık sızma zeytinyağı olan bu ince, çıtır çıtır zarif hamurun üzerine mevsime göre çeşitlemeler yaparım. Sağlıklı ve lezzetli malzemelerle farklı pizzalar yapmayı seviyorum. Bendeniz, bilgisayar başında çalışmama ara verip hiç üşenmeden iki dakikada pizza hamuru yoğurup bir saat mayalandırıp 10 dakikada da pişirip afiyetle yiyen biriyim...

“Yeni bir İtalyan restoranı açıldı” haberini aldığım anda kaçırmayan biriyim üstelik. Arkadaşlarım bilir. Bir İtalyan restoranındaysak mutlaka pizza siparişi veririm. Şef nasıl yapmış, nasıl pişirmiş görmek isterim. İşte ben böylesi bir pizza delisiyim! Ve şimdi gerçek pizza tutkunlarına güzel bir önerim var: Gelin güneşin utangaçlığından sıyrıldığı şu günlerde bir ilkbahar partisi verin! Ve masanızda sadece pizza olsun. Hem de henüz enginar bitmeden mevsim pizzası yapalım birlikte. Fotoğrafta gördüğü pizzaya hayır diyenler? O halde hadi bakalım kolay gelsin!