‘Ben vatan hainiyim’ diyen gazeteci kim?

Moody’s adlý kredi derecelendirme kuruluþu, 15 Temmuz’un akabinde bir “ekonomi deðerlendirme raporu” hazýrlamýþ, “Darbe giriþiminden dolayý ortaya çýkan riskler azaldý, Türkiye ekonomisi iyi yolda” mealinde ifadelere yer vermiþti. 

Üzerinden bir hafta bile geçmedi...

Ýyi yolda olduðumuzu söyleyen kuruluþ, kredi notumuzu düþürdü.

Daha doðrusu, Türkiye’yi yatýrým konusunda “riskli ülke” ilan etti.

Biz bu kararý, ayný zamanda, “Üst akýl yoktur. Üst akýl da neymiþ ki?” diyenlere “kapak” olarak okuyoruz.

Moody’s’in kararýný bazý çevrelerin sevinçle karþýladýðýný belirtmeye gerek yok.

Bunlar daha çok, “Türkiye batsýn... Yeter ki Erdoðan gitsin” diyen ve biricik “kurtarýcý siyaset” olarak FETÖ kumpaslarýný gören loser azýnlýk...

Bir dönem, FETÖ tarafýndan istihdam edildiler.

FETÖ’nün gazetelerinde yazdýlar.

FETÖ toplantýlarýnda yüklü miktarlarda “hakký huzur” aldýlar.

FETÖ’nün kanallarýnda astronomik ücretlerle televizyon programý yaptýlar.

Ýçlerinde biri var ki, ibretlik...

Mesleðe “cunta mümessili” olarak baþlamýþ, bir dönem kendisini “solcu” diye pazarlamýþ, yöneticiliðini yaptýðý sol gazete rotatif teknolojisine direnince istifa edip liberal saflara katýlmýþ; sýrasýyla Evren’ci, Özal’cý, Ecevit’çi, Demirel’ci olmuþ; Öcalan Türkiye’ye getirildiðinde “yaþasýn kahraman ordumuz” diye yazýlar yazmýþ, Öcalan mahkûm edildiðinde “Derhal Öcalan’a özgürlük... Derhal barýþ...” edebiyatýna sardýrmýþ, yeri gelmiþ demokrat olmuþ, yeri gelmiþ 28 Þubat’çý olmuþ, yeri gelmiþ Erdoðan’cý olmuþ, yeri gelmiþ FETÖ’cü olmuþ bir gazeteci büyüðümüz...

Biraz daha ipucu isterseniz, “çözüm süreci”ndeki hal ve hareketlerine bakmanýzý öneririm.

Bir dönem, devletin ensesinde boza piþiriyordu: “Niye PKK’yla müzakere etmiyorsunuz? Niye masa kurmuyorsunuz? Niye örgütü silah býrakmaya icbar edecek politikalar geliþtirmiyorsunuz? Niye bazý yasaklarý kaldýrmýyorsunuz?”

Bazý yasaklar kaldýrýldý.

Hatta, Kürt kimliðiyle ilgili yasaklar külliyen ortadan kaldýrýldý.

Ýstihbarat odaklarý örgütle temasa geçti.

Bir masa kuruldu.

Müzakerelere baþlandý.

Ýþ, PKK’nýn “silah býrakma” kararýný açýklayacaðý kongreye kalmýþtý.

Meslek büyüðümüz ne yaptý, biliyor musunuz?

Biliyorsunuz tabii... Belki bin kere yazdým... Çantasýný kapýp dað-bayýr dolaþtý, örgütün aklýný çelmeye çalýþtý: “Silah býrakmak aðýrýnýza gitmiyor mu? Niye silah býrakýyorsunuz ki? Ne karþýlýðýnda silah býrakacaksýnýz ki?”

Sonra dümeni, Suriye’nin kuzeyine kýrdý.

Bahoz Erdal’la geceledi.

Binlerce Kürde ölüm ve sürgün getiren “Rojava devrimi güzellemeleri” yazdý.

Ýçeri döndü, darbenin lojistiðine koþuldu, muhtemel FETÖ darbesine “gerekçeler” üretti.

Ýþbu meslek büyüðümüz, dünkü yazýsýnda, Moody’s’in kararýna övgüler düzüyordu: “Moody’s Türkiye’nin kredi notunu düþürmede geç bile kaldý...”

Sebep?

Ýstikrarsýzlýk varmýþ.

Bir de, yargýda, orduda, poliste, idari birimlerde yapýlan FETÖ operasyonlarýyla devlet el deðiþtiriyormuþ. Yani, devlet FETÖ’cülerden temizleniyormuþ.

Böyle bir ülkenin notu elbette düþürülürmüþ, düþürülmeliymiþ.

Moodys’in kararýný alkýþlarken, ayrýca, “lafý hiç dolandýrmýyorum, geç bile kalýndý” notunu düþüyor ve zýt tutumlarýn “vatanseverlikle” taltif edildiðini söylüyor.

Dolayýsýyla, “vatan haini” suçlamasýna peþinen razý olduðunu belirtiyor.

Ben de lafý hiç dolandýrmayacaðým:

Ülkenin göz göre göre “batýrýlmasýný” mutlulukla karþýladýðýna göre, evet, sen bir vatan hainsin!