Haberi bu kez de CHP grup toplantýsýndan verelim...
Buyurmuþ ki muhterem: “Memleketin dünya kadar derdi var. Sen bu sorunlarý çözeceðine CHP ile uðraþýyorsun. Sen kim oluyorsun da CHP'yi aðzýna alýyorsun? CHP sýradan parti deðildir. Dünyanýn en eski partilerindendir. Kuva-yý Milliye'nin partisidir...”
Üçüncü þahýslar, bu satýrlarý okuduðunda, Külliye’nin iþi gücü býrakýp CHP’yle uðraþtýðýný sanacak.
CHP, kendi kendisiyle uðraþýyor oysa...
Muharrem Ýnce Kemal Kýlýçdaroðlu’yla, Kemal Kýlýçdaroðlu Muharrem Ýnce’yle, Faik Öztrak Tuncay Özkan’la, Tuncay Özkan kim bilir kimle dalaþýyor...
Bir de, “CHP kuva-yý milliye’nin partisidir” diyerek, partisine masuniyet yüklüyor.
CHP kuva-yý milliye’nin partisi olduðu için mi, Türkiye’nin düþmanlarýyla iþ tutuyor; PKK’ya, YPG’ye “terör örgütü” demekten kaçýnýyor?
Kýlýçdaroðlu, grup toplantýsýndaki sözleri üzerine özür dilemelidir.
Özür dileyemiyorsa, intihar etmelidir. Net...
Mülkiyeli þair Cemal Süreya, dönemin Baþbakaný Turgut Özal’a “birlikte intiharý” önermiþti.
Özal’dan neden þekvacý olduðunu hatýrlamýyorum.
Entelijansiya, hele de Mülkiye tezgâhýndan geçmiþ aydýnlar pek sevmezlerdi rahmetliyi.
Kalkýnmacý retoriði benimsemiþ siyasetçiler, Batý’ya ve Batý deðerlerine perestiþ eden aydýnlarýmýz tarafýndan pek sevilmezler(di)... Özal da, bu kontenjandan “nefret öznesi”ydi. Baþka da bir suçu yoktu.
Ben de Kemal Kýlýçdaroðlu’nu intihara davet ediyorum.
Hayýr, birlikte deðil.
Bu eylemi tek baþýna gerçekleþtirmelidir.
Örnek olmalýdýr.
Bir siyasetçi düþünün ki, girdiði bütün seçimleri kaybetmiþ, hiçbir iddiasýný kanýtlayamamýþ, hiçbir sözünün arkasýnda duramamýþ, söylediði bir þeyi ertesi gün tekzip etmek zorunda kalmýþ, neredeyse aðzýný bozmadan bir tek cümle kuramamýþ ve “yalanlarýyla” hep suçüstü yakalanmýþ.
Üstelik siyasi hayatý “ayar” almakla geçmiþ.
Bu siyasetçi için, intihar dýþýnda baþka bir kurtuluþ yolu bulamýyorum.
Kuraldýr: Bir iddiada bulunuyorsanýz, hele bu iddia üzerine siyaset bina ediyorsanýz, önce iddianýzý kanýtlarsýnýz. Yani, iddianýza mesnet teþkil eden bilgileri paylaþýr, kamuoyu oluþturursunuz. Bunun sadece siyasi getirisi deðil, prestij getirisi de olacaktýr ve sözünüzün deðeri artacaktýr.
Bugüne kadar hiçbir iddiasýný kanýtlayamamýþ ve yalanlarýyla suçüstü yakalanýp “müfteri” konumuna düþmüþ Kýlýçdaroðlu’nun hangi sözüne itibar edeceðiz, onu niçin makbul ve muteber bulacaðýz? Dahasý niçin gidip bu adamýn genel baþkanlýðýný yaptýðý partiye oy vereceðiz?
Hatýrlarsanýz, Cumhurbaþkaný Erdoðan’ýn yurtdýþýndaki bankalarda 3 milyar dolarlýk serveti olduðunu iddia etmiþti; “MAN” adalarý filan karýþtýrýp durmuþtu.
Bu yalaný kendisine 1 milyon liraya patladý...
Para yetiþtiremez oldu, tuttu bir de “tazminat fonu” kurdurdu.
Bir iddiada bulunuyorsanýz, kanýtýný da sunacaksýnýz.
Bunu yapamýyorsanýz, yani edepli, onurlu, haysiyetli bir insansanýz muhatabýnýzdan özür dilersiniz... Özür dilemeyi stratejik bulmuyorsanýz edebinizle susup bir kenara çekilirsiniz.
Kemal Kýlýçdaroðlu böyle yapmýyor.
Önce iftira atýyor, sonra “Sen de itiraf et” diyor... “Ýddianý ispatlarsan siyaseti ve Cumhurbaþkanlýðýný býrakacaðým. Ýspatlayamazsan, sen siyaseti býrakacak mýsýn?” cevabýný alýnca da, bir zeytinyaðý olarak üste çýkýp þunu söylüyor/söyleyebiliyor: “Ben bu konudaki söylentileri dile getirdim. Cumhurbaþkaný, benim iftiramýn iftira olduðunu ispat etsin.” (Hem “iftira” diyor, hem “iftiramýn iftira olduðunu ispat etsin” diyor.)
Bu cevap benim akýl melekelerimi dumura uðrattý.
Kötü oldum.
Bir insan olarak küçük düþtüðümü hissettim.
Bir kurtuluþ yolu aradým Kýlýçdaroðlu için ve intiharý buldum.
Bunu samimi olarak öneriyorum.
Ýntihar etsin!
Bunu yaparsa bizi kendisinden mahrum býrakacaktýr ama ayný zamanda insanlýðýn onurunu kurtaracaktýr, insanlýðýmýzdan utanmamayý saðlayacaktýr!