Beni karakter motive eder

Ünlü yönetmen Barry Levinson ile Venedik Film Festivali’nde Yarýþma Dýþý bölümde gösterilen yeni filmi The Humbling  hakkýnda özel bir röportaj yaptýk. Levinson, sonbaharda ülkemizde de gösterilecek olan filmi ve ‘sinema’sýný anlattý. 

- The Humbling ilk andan itibaren izleyici saran bir film, Shakespeare alýntýlarýyla. Tiyatro seven herkesin aþina olduðu sözlere kapýlýyoruz ama tabii bu filmin muhteþem kurgusu sayesinde oluyor. Nasýl karar verdiniz hikaye ve film kurgusuna?

Film karaktere ve karakterin zihnine odaklanýyor. Karakterin içindeyiz yani. Onun da kendi içinde olabileceði bir araç bulmamýz gerekiyordu ki gerçek olmadýðýný anlayalým. Filmin ilk görüntüsü aynanýn içindeki Simon Axler ve bir anlamda Simon Axler’ýn ruhu. Ýlk andan itibaren ikisi birden filmin çatýþmasýyla angaje oluyorlar. Ezoterik olsun diye deðil, filmin baþýndan itibaren kendini bir çeliþki içinde bulsun diye. Kendini sorguluyor: Ýyi oldu mu? Olmadý mý? (Repliklerini prova ediyor) Hakiki mi? Sahte mi? Deðer mi?

- Ve ikisini hiç ayný çerçevede göstermiyorsunuz...

Doðru.

- Kendi kendisiyle konuþtuðunu ya da gerçeküstü bir öge bulunduðunu, alter egosu ile konuþtuðunu düþünelim diye yaptýnýz sanýrým. Ýki Simon Axler görmek çarpýcý elbette...

Evet.

- Sizce bu karakterin bir gerçeklik algýsý var mý? Oyuncu olarak personasýný kaybedince, sahneden inince sanki gerçek hayatýnda kendisini oynamaya devam ediyor. Yoksa ben mi öyle yorumluyorum?

Hayýr, bence gerçekliðin ne olduðunu hiç bulamýyor! Onca yýl fantezi içinde yaþadýktan sonra bundan vazgeçmeye karar verince gerçeklik nedir bulamýyor. Zor günler geçiriyor, onu renklendirmeye çalýþýyor kendince, bilinçsizce bunu yapýyor. Bu yüzden varolmayan kiþilerle konuþuyor. Çeliþki, bütün hayatýný fantezi içinde geçiren bir adamýn gerçeklikle baþa çýkamamasýnda yatýyor.

- Bunu baþtan beri çekici mi buldunuz yoksa kitaptan mý çýkardýnýz?

Gerçeklik-fantezi çeliþkisi kitapta yok. O þekilde yer almýyor. Al Pacino kitabý okuyunca bir tiyatro aktörünü oynama fikrine sýcak baktý, böyle bir karakterin içine girebilirim, onun yaþadýðý birçok duruma alýþýðým diye düþünüp kitabý bana verdi. Benden de bu film çýktý.

AL PACINO’NUN GÖVDE GÖSTERÝSÝ

- Filmde bir yönetmenin varlýðý kuvvetle hissediliyor ama bir yandan da Al Pacino’nun gövde gösterisi olmuþ.

Olaðanüstü oynuyor. Çalýþma yöntemimiz alýþýlmadýk biçimde geliþti. Sadece 20 çekim günümüz vardý. Ara vererek çalýþtýk. Beþ gün çekim yaptýk, bir ay ara verdik. Yeniden baþladýk altý gün çektik, bir ay daha ara verdik... O sýrada senaryo geliþmeye devam etti çünkü bazý eklemeler yaptýk, sonra onunla konuþtum, bir þeyler ekledik ve metni yarattýk. Çok az parayla yaptýk bu filmi çünkü öyle yapabileceðimizi düþündük. Daha fazla parayla yapabilirdik ama diðer açýlardan hiç gerekli olmayacaktý. Böylece mevsimlerin deðiþimini gördük, kar yaðdý... Hakikaten ucuz bir film oldu. Bu festivaldeki baðýmsýz filmlerin en baðýmsýzý diyebilirim!

- Filmlerinizde hep çok güçlü oyuncularla çalýþýyorsunuz; Dustin Hoffmann, Robert De Niro, Al Pacino harika görünüyor ama bir o kadar da zor olabilir mi onlarla çalýþmak?

(Kahkahalar) Bilmem, iyi çalýþtýk hep! Ýlginç süreçler geçirdik. Çok yetenekliler. Birlikte geliþtirdik iþimizi. Ben otokratik bir birey gibi çalýþmam. Bu müthiþ yetenekli oyuncularla karaktere en iyi hizmet edecek olan anahtarlarý bulmaya çalýþýrým ki içine girebilelim. Bir kere girdik mi, sýrrýný çözdük mü, her þey geliþir. Doðaçlama yapmalarýna da bayýlýrým! Bazen sadece on saniyelik bir þeydir ama yükselir, uzar. Konuþarak, çekerek film geliþir, baþka bir aþamaya geçer. Hele ki yetenekli ve bilgili bir oyuncuyla çalýþýrken... Al; tiyatro, oyunculuk, Shakespeare hakkýnda bilgilidir. Baþka ne varsa çýkarýr ortaya.

- Cehaletimi mazur görün ama kitabý okumadým, Shakespeare alýntýlarý var mýydý kitapta?

Yoktu. Senaryoya koyduk, sonra Al de ekledi. Bir örnek vereyim: Pegeen ile soyunma odasýnda kavga ettikten sonra oturuyor ve Shakespeare alýntýlýyor. Al’e bu gürültülü kavganýn ardýndan bir sükunet anýna ihtiyacýmýz var demiþtim. O anda Shakespeare okumaya baþladý, artýk sahneye çýkmaya hazýrdý. Adeta dua eder gibi okuyor ve kendini sakinleþtiriyordu.

- Shakespeare’i özellikle sever misiniz?

Severim ama anlar mýyým bilemem! Bazen ‘Bu ne demek?’ diye sorarým, baþa döner okurum.

SÜPER KAHRAMANA KARÞI DEÐÝLÝM

- Size bir süper kahramaný olan pahalý, üç boyutlu bir yapým yönetmeniz teklif edilse ne derdiniz?

Eðer karakter açýsýndan yeterince ilginçse... Karþý deðilim bu filmlere, sadece çoðunun karakteri hiç ilgimi çekmiyor. Çekmeyince de yapmak istemem. Figüranlar falan bana göre deðil. Ama karakter ilginçse neden olmasýn!

- Filmleriniz hep insan doðasýna odaklý. Karakterleriniz çok güçlü. Filmlerin diðer öðelere daha zayýf olduðundan deðil ama sonradan aklýmýzda kalan özellikle karakterler...

Þimdi Venedik’te, Ýtalya’da olmam çok tuhaf. Çocukken sinemaya gittiðimde Ýtalyan filmleri izlerdim: De Sica, Fellini ve bütün o filmleri izlerdim. O dönemde bu filmler insanlýk durumuna dairdi, tematik ve dramatik açýdan. Hep büyülenirdim, o drama ve komedi öðelerini iç içe örebilmelerinden. Bence Ýtalyan filmleri buna odaklýydý. Komedi de olsa farklý durumlar da yaratsa bayýlýrdým. Birlikte çalýþtýðým Mel Brooks’a Diner’dan söz ettiðimde hemen Fellini’nin I Vitelloni/ Aylaklar’ýný anýmsattý. O filmi izlememiþtim, izleyince hemen anladým: Bilinçaltýmdan o yöne doðru gidiyordum. Beni karakterler motive eder. Eðer karakteri bulamazsam baþka bir þey ilgimi çekmez.

- Kontekstten de kopmazsýnýz, iþlediðiniz konularýn gündemle bir baðý kurulur her daim. Wag the Dog/ Baþkanýn Adamlarý adlý filminizi çok severim. Daha o zamandan hiçbir imgeye güvenmememiz gerektiði konusunda bizi uyarmýþtýnýz. Þimdi sanal ortamdan yayýlan kuþkulu imgelerin nasýl geliþtiðini görünce ne düþünüyorsunuz?

Ne olacaðýný gösteren bir filmdi. Zamanýnda çok eleþtirilen bir baþka film daha yapmýþtým: Toys/ Oyuncaklar. Video savaþ oyunlarýndan bahseder. Dronlar, video gözetleme, uzaktan havaya uçurma, Google Glass vb. þeylerden söz eder! 1991’te yaptým. Teknolojinin bu kapasitesi bana hep cazip gelmiþtir.

FÝLMDE RENK VAR AMA SOLDURARAK...

The Humbling  Görsel açýdanda çok pitoresk, grenli dokusu çok güzel, o gölgeli halini izlemek çok keyifli. Nasýl karar verdiniz?

Bazen bir þeyi görünmez olsun diye yapmak istersiniz. Kameranýn farkýna varmadan çekmek istersiniz. Nasýl yaptýk, nasýl çektik unutursunuz. Bazen çekimde kamera hareketlerinin fazlasýyla farkýnda olmak beni soðutur filmden. Bütün o iþi olabildiðince görünmez olacak þekilde yaptým. Ama filmin çok salaþ görünmesini de istemedim. Cilalý da olmamalýydý. Dikkat daðýtmayacak bir samimiyet bulmaya çalýþtým. Bunu nasýl yaparým, nasýl kontrol ederim, renkleri nasýl seçmeliyim diye düþündüm. Bir sabah sahnesinde Pegeen kýrmýzý bir yorgana sarýlmýþ görünüyor, kýrmýzý bir yorgan. Filmde renk var ama soldurularak...

Filmin Freudyen yaklaþýmý da ilginç. SImon hem genç bir kadýnýn ilgisi sayesinde hayatta kalmak için bir neden buluyor hem de onun kýzý olduðuna dair kabus görüyor! Bir de onun liberal hayatý karþýsýnda þaþkýn: Homofobik ve transfobik olduðunu söylememem, gerçekten korkuyor onlardan; baþka bir kuþaða ait olduðundan sanýrým...

Öyle, korkuyor! Yaþlý bir kuþaktan, bu dünya karþýsýnda bir adým geri çekiliyor. Bu noktada da romandan saptýk. Biz geleneksel anlamda bir iliþkiyi tarif edelim istemedik. Onlarý iliþki sýrasýnda göstermek istemedik. Simon, belini incittiðinde Pegeen yanýna oturuyor, elini tutuyor, kitap okuyorlar. Ben bunu baþka bir filmde görmedim. Üzücü, kýrýlgan bir yapýsý var bu tutkunun. Aralarýndaki bedensel iliþki hep böyle farklý biçimde telafi ediliyor.

The Humbling, Venedik’te açýlýþ filmi BIRdman  dahil oyunculuk krizi üzerine filmler fenomenine dahil oldu. Sizce Broadway’de bir deðiþim, bir tazelenme ihtiyacý mý var? Hollywood’un fantastik süper prodüksiyonlarý yüzünden oyunculukta bir kutuplaþmadan söz edilebilir mi?

Bilmiyorum... Galiba rastlantýdan ibaret. Ýyi bir cevabým yok çünkü Birdman nasýl baþladý bilemiyorum. The Humbling beþ yýl önce yayýnlanan bir romanla baþladý. Sonuçta her iki film de ayný yýla denk geldi ama zamanda ayný ana ait olmayan iki film olarak kendi yollarýna devam edecekler. Bence fenomenden çok rastlantý.

Barry Levinson’ýn yönettiði filmlerden bazýlarý: Goodmorning Vietnam, Rain Man ve What Just Happened...
 
Ýnzivaya çekilen efsanevi bir aktörün gerçeklikten kopuþunu, rol arkadaþýnýn kýzýyla hayata baðlanýþýný konu alan The Humbling, Philip Roth’un romanýndan serbest bir uyarlama. Al Pacino’nun muhteþem bir performans verdiði filmde, Greta Gerwig, Nina Arianda ve Dianne West de rol alýyor