26 Mart 1992'de Hocalý katliamýnda, 1300 kiþi hunharca öldürülürken, 1275 kiþi esir alýnmýþtý. 366. Rus Motorize Alayý'nýn teçhizatlarýyla katliam yapan Ermeniler, 63 çocuðu, 106 kadýný, 70 ihtiyarý, 8 büyük ailenin tüm fertlerini cani þekilde yok etmiþlerdi. Yaþýna baþýna bakýlmadan aðýr iþkenceyle öldürülen Hocalý sakinlerinden ertesi sabah haber alýndýðýnda Hocalý deresinden su yerine, kan akýyordu. Bir de hala bulunmayanlar var; 150 kiþi hakkýnda hala haber yok, bunlarýn 68'i kadýn, 25'i çocuktur...
Kimsenin umursamadýðý, önemsemediði, ama aslen uluslararasý hukuk ölçütlerince bakýldýðýnda apaçýk "soykýrým' olan bu vahim hadisenin üzerinden 30 yýl geçti...
Hocalý'daki katliamdan sonra, Karabað'ýn altý reyonunu da iþgal edip, Laçin'e bir koridorla baðlantý kuran Ermeniler, böylece Karabað'ý tutsak almýþlardý. Azerbaycan'ýn öz vataný olan bu yerleri tam 30 yýl iþgal altýnda tuttular.
Allah'ýn izniyle Karabað'ýmýz yeniden özgürlüðüne kavuþtu. O hüsran dolu vahim günler geride kaldý. Bu süreçte güçlü bir devlet, bilinçli bir halk, güçlü bir ordu olmak gerektiðini de kanýmýz, canýmýz bahasýna öðrenmiþ olduk. Ayrýlýðýn deðil, birlik beraberliðin gerektiðini de öðrendik...
..................................................
Sosyal medya üzerinde "Sevinç" adlý 10 yaþýndaki bir kýzýn Hocalý'dan gün be gün çektiði video bloglarý seyrettik hep birlikte. Sevinç 1 Þubat'tan itibaren her gün kýsa videolarýyla, Hocalý'daki evlerini, nenesini, dedesini, evlerinin önünden akan çayý, aðaçlarý, kuþlarý ve canýndan çok sevdiði arkadaþý küçük Asif'i bize anlattý durdu. Dedesi hekimdi ve Hocalý'da çok sevilen hürmet edilen eþraftan bir kimseydi. Yardýmseverdiler, Ermeni ablukasý altýnda olmalarýna raðmen, oyun da oynarlardý, bir o yana bir bu yana koþuþur, saklambaçta saklanýr, kitap okur, birlikte çay içerlerdi. Bu çocuklar, hem yalnýzlýðýn, kýstýrýlmýþlýðýn hüznünü, hem de her koþulda arkadaþlýðýn hikâyesini anlattýlar bizlere 26 gün boyunca... Sevinç ne patlayan þarjörleri, ne evlere tutulan projektör tarayýcýlarýný tam olarak anlayabiliyordu... O yaþý itibariyle, bir tür oyun içinde olduklarýný düþünüyordu. Ablalar onun altýn sarýsý saçlarýný tarayýp, örüyor, türküler söylüyor, Asif ise ona kâðýttan kayýklar yapýyor, dere boyunca koþup duruyorlardý...
Sevinç bunlarý bize her gün kýsa günlükler halinde videolarla anlatmýþtý... Sizler de bakabilirsiniz. sevinj.stories adresiyle çekilen Hocalý videolarýný tüm dünya seyretti...
Böylece bir katliamýn çocuk gözüyle izlenmesine bizler de þahit olduk. Ama inanýn Sevinç'i hepimiz gözyaþlarýyla izledik. Onunla birlikte bizler de öldük...
Bugün Ukrayna'da bir benzeri insanlýk dramý yaþanýyor. Artýk adeta Çarlýðýný ilan etmiþ olan Rusya, medeni dünyanýn gözü önünde Ukrayna'yý iþgal ediyor. Kadýnlar ve çocuklar yine yollarda, yine kaçanlar kaçabilecek, kaçamayanlarsa, ölümü bekleyecek.
Dünyanýn zulüm karþýsýndaki koyu sessizliði ise insaný çýldýrtacak seviyede... Bahtiyar Vahapzade'nin dediði gibi: "Korkaram, dünyada bir zaman gele/ Ýnsanlar yaþaya, insanlýk öle!" Ýnsan sureti var ama, insan demeye bin þahit yetmez!
Sevinç bize, katliamlarýn, soykýrýmlarýn nedensizliðini de anlatýyor bu video günlüklerinde... Çünkü hangi milletin çocuðunu oraya koysanýz, o da benzeri þekilde, kendince oyunlar bulur, saklambaç oynar, karda gezer, dereye kâðýt kayýk salar... Ve hangi milletten olursa olsun, çocuðun nazarýnda kavganýn, paylaþamamanýn, katliamýn hiç bir haklý sebebi yoktur.
Peki, Hocalý'da o akþam, insanlarý diri diri yakmanýn, gözleri oymanýn, derileri soymanýn, tüfek kabzasýyla kafataslarý kýrmanýn, sebebi neydi... Çocuklarýn boðazlarýný niçin kestiler, kadýnlarý niçin kör býçaklarla boðazladýlar, dedeleri, neneleri kurþunladýktan sonra, niçin derelere fýrlatýp attýlar...
Bunlarý anlamanýn bir yolu yok. Þayet ruhunuz ve kalbiniz halen var ise, bu aþaðýlýk melaneti anlamaya-anlamlandýrabilmeye vallahi imkân yok...
Biz bu vahþeti reddediyoruz. Ve bu aðýr tecrübeden sonra, "güçlü devlet, güçlü millet' diyoruz.