Dün birkaç meslektaþ, CHP lideri Kemal Kýlýçdaroðlu’nun dilinde ‘ortak aday’, matematiksever MHP lideri Devlet Bahçeli’nin dilinde ‘çatý adayý’ olarak geçen muhalefetin cumhurbaþkaný adayýyla ilgili tahminlerini paylaþtýlar...
Ýyi de yaptýlar...
Lâfýný ediyor siyasiler, ama sýra isim telâffuzuna gelince susuyorlar... Tabanlara sempatik gelecek isim bulmakta zorluk çeken siyasilere bizim yardýmcý olmamýz gerekiyor...
Bugün de ben kendi adayýmý yazacaðým...
Aslýnda iki gün önce Fatih Altaylý’nýnHabertürk’teki köþesinde ‘bilimsel’ mektubunu okuyunca aklýma gelmiþti ama, ertesi günlerde isminin yine ayný köþede ‘cumhurbaþkaný adayý’ olarak anýlacaðýný düþüncesiyle bekledim. Altaylý’nýn dün verdiðidört isim arasýnda onu görmeyince... Ve sütun komþum Ahmet Kekeç kendisinden dün bir baþka baðlamda söz edince...
“Herhalde benim yazmamý bekliyorlar”diye düþündüm...
Ýþte yazýyorum: Ak Parti’nin cumhurbaþkaný adayý karþýsýnda muhalefeti arkasýnda birleþtirebilecek isim M. A. Celal Þengör’dür...
Kamuoyumuz kendisini 1999’da yaþanan deprem felâketinden beri tanýyor bir defa: Hafif kýrçýl sakallý, gözlüklü, papyonlu ve tombiþçe profesörümüz... Ayrýca, Harp Akademileri’nde her ders yýlý açýlýþýnda verilen ‘Atatürkçülük’ konulu uzun yýllar televizyonlardan canlý yayýnlanan ilk dersi o anlatýrdý, bizler evlerimizde dinlerdik.
Hani sonunda “Arz ederim” derken topuklarýný da çarparak selâm verdiði ders...
2006 yýlýndaki Harp Akademileri dersini tam on kanal canlý yayýnlamýþtý Celal Þengör’ün... O vesileyle, eþinin kendisiyle dalga geçmesine yol açan bir âdetini de öðrenmiþtik: General ve amirallerle oturduðu yerden konuþmaz, telefonla aradýklarýnda bile ayaða kalkarmýþ...
Kendisi Rusya Doðu Bilimleri Akademisi ile ABD Ulusal Bilimler Akademisi’ne ayný zamanda üye olan nâdir biliminsanlarýndan... Fransa’da, ABD’de, Avusturya’da dersler vermiþ ödüllü bir ‘jeolog’...
Daha da önemlisi, siyasetle yakýndan ilgili... Eduard Suess konusunda konferans vermeye gittiði Avusturya’dan “Sevgili kardeþim” diye hitap ettiði Habertürk yazarýna mektubunu þu satýrlarla bitirmiþ: “Türkiye’deki politik geliþmeler tüm dünyadaki her biri içten bir Atatürk Türkiyesi hayraný olan bilgin dostlarýmý da çok üzmekte ve telâþa sevk etmektedir. (..) Sonumuz, bilimin ýþýðýnda refah ve mutluluk yerine hurafe karanlýðýnda iç savaþ görünüyor.”
Ahmet Kekeçyeni çýkan kitabý vesilesiyle Prof. Þengör’le yapýlmýþ bir mülâkattan bazý sözlerini özet olarak aktarmýþtý; okumuþsunuzdur ya, ben yine de tekrarlayayým: “Tanrýlarýn ‘kaprisli bir dünya’ önerdiði, Türkiye’nin ‘kravat takmýþ bir Afganistan’ olduðu, eðitilmiþ insanlarýn her iþin üstesinden gelebileceði, eðitimsiz bir dünyanýn tasavvur edilemeyeceði, Osmanlý’nýn sadece günü kurtardýðý, dinin hiç de gerekli olmadýðý, þizofrenik kafalara her zaman ihtiyaç duyulduðu, siyasetçilerin aile dahi yönetmemesi gerektiði...”
Jeologtan çok bir siyasetçiye yakýþan sözler bunlar...
Hayli zaman önce Ak Parti karþýsýnda muhalefeti birleþtirecek yeni bir lider arayýþýna çýkýldýðýnda da, burada, “Aranan kan neden Celâl Þengör olmasýn?” diye adýný anmýþtým.
Tanýmam, etmem, ama eski gözdelerimdendir kendisi...
Kenan Evrenve 1980 darbesini birlikte kotardýðý arkadaþlarý yargýlanmaya baþladýðýnda da adýný duyurmuþtuCelal Bey; “Bu davaya lehtar olarak müdahil yazýlmak istiyorum” dilekçesi vererek... Meðer 12 Eylül 1980 günü iki yabancý dostunu Boðaz’da dolaþtýrýrken halkýn bayram yaptýðýný görmüþ; dilekçesine bu yüzden, “Þimdi Evren ve Þahinkaya’yý yargýlarken onlarýn yaptýklarýný oylarýmýzla tasvip eden biz, milletimizin yüzde 92’si, yargýlanmýþ olmayacak mý?” sorusunu eklemiþti...
Marifetleri bu kadarla da sýnýrlý deðil siyasete ilgi duyan jeologumuzun... 2008’de Radikal’de yazan þimdinin Hürriyet yazarlarýndan birine “Okurken nutkum tutulmuþtu” dedirtecek bir önerisini mektupla iletmiþtiÞengör... Yanlýþlýklara sahne olan üniversitelerin kapýlarýný bilime kapatmaktan söz ediyordu çünkü...
Papyonlu ve sakallý bir cumhurbaþkanýmýz olur, fena mý?