24 Haziran 2018’de Türkiye Baþkanlýk sisteminin ilk seçimini yaþadý. Yürütmenin Meclis’ten çýkmadýðý bu yeni modelde haliyle bakanlar kurulu cumhurbaþkanýnýn Meclis dýþýndan yaptýðý atamalarla oluþtu. Yeni sitemin en önemli özelliði yürütmenin parlamento aritmetiðine baðýmlý olmaksýzýn oluþabilmesi ve dolayýsýyla istikrarsýzlýk ve güçsüz hükümetlerin oluþturduðu zaaflarý bertaraf etmesiydi. Bakanlar kurulunun en dikkat çeken bakaný kuþkusuz Maliye ve Hazine Bakaný Berat Albayrak oldu.
Evveliyatý da var; fakat Berat beyin baþarýsýz olmasý için duacý olan kesim o tarihten sonra bunu, bedelini Türkiye’nin ödeyecek olmasýna aldýrýþ etmeden istedi, bu sýr deðil. Ama onun baþarýsýz olmak gibi bir lüksü yoktu. Mazeret üretemeyeceði yetkilere sahipti fakat Türkiye’nin ekonomi yönetimi bakýmýndan en zor döneminde bu görevi üstlenmiþti. Yani pek de matah bir durumda deðildi. Hatýrlýyorum, “Berat Bey baþarmak zorunda” diye bir yazý yazmýþtým. Zora talip olmuþtu. Üstelik hem içeride hem dýþarýda sevmeyeni çoktu.
EKONOMÝ BAKANI NE YAPTI, NASIL YAPTI?
Nitekim hakkýndaki tezviratlarýn da ardý arkasý kesilmedi, Türkiye'ye dönük ekonomik operasyonlarýn da tabii ki... Kendini doðrulayan kehanet kabilinden dolar 10-12 olacak denilerek yapýlan spekülasyonlar ve Asya, Avrupa ve Amerika finans merkezlerinden 24 saat aralýksýz devam eden para çýkýþlarýyla döviz kuru üzerinden bankalarý ve ekonomiyi çökertme operasyonlarýna maruz kaldý Türkiye. Ne yaptý, nasýl yaptý ayrý bahis ama Türkiye 2020’ye ekonomide bir güvenlik mimarisi oluþturabilmiþ þekilde girdi.
Hülasa son 5-6 sene zarfýnda, terör örgütleri üzerinden yapýlan fiili saldýrýlarýn, algý savaþlarýnýn, siyasi itibarsýzlaþtýrma çabalarýnýn yanýnda ekonomik savaþýn da en aðýrýný atlatmýþ olduk.
Ýnþallah, halkýn refahýna da yansýyacak þekilde ekonominin büyüme yakaladýðý yeni bir dönemin eþiðindeyizdir.
TEMEL’ÝN HATASINA DÜÞMEYELÝM
Ekonomiden anlamam. Þunu da çok net hissediyorum, cebimize giren para bir süredir deðiþmemiþ olmasýna raðmen o parayla satýn alabildiklerimiz azaldý. Gerçeklerin üzerine sünger çekerek yazýyor deðilim yani. Lâkin zoru atlattýðýmýzý görmemiz gerek. Bunu bilmenin meydana getireceði pozitif psikoloji bile iþlerin daha da iyileþmesine yarayacaktýr.
Yüzüp yüzüp kýyýyý görmüþken çok yoruldum diyerek geri dönmeye kalkan Temel’in hatasýna düþmemek adýna da bunlarý bilmek hayati önemde.
“Býrakýnýz yapsýnlar, býrakýnýz çeksinler” diyerek döviz kuru ve likit dolaþýmýný tamamen serbest býrakmanýn finans güvenliðini zaafa uðrattýðýný ve ekonomiyi tehdide açýk hale getirdiðini yaþayýp gördük. Dolarýn 12-15'i göreceðini söyleyip bir gecede yüklü dolar çýkýþý yapýlarak yüksek döviz kuruyla ekonomik saldýrýya geçildiðini... Bu manipülatif hareketlerin önü alýnmasaydý bugün iyiye gidiþin eþiðinde olamazdýk.
ALÝ BABACAN NEYE GÜVENÝYOR?
Vaktiyle, çok genç yaþýna raðmen ekonominin baþýna getirilen ve bugün yarýn parti kurmasý beklenen Ali Babacan, ekonomiyi bir ayda toparlarýz demiþ, bir röportajýnda. Bu söz çok þey anlatýyor kanýmca. Ekonomiyi bir ayda toparlamak nasýl mümkün olacak? Desteðini arkanýza aldýklarýnýz sizi fonlarsa, hükûmetinize para pompalarsa evet bir ayda bahar havasý estirebilirsiniz. Fakat bunun sonu, Türkiye’yi faiz ekonomisine mahkum, siyaseten baðýmlý, ne onan ne ölen bir ülke durumuna geriletmektir.
Yüzüp yüzüp karayý görmüþken bu ülkenin iplerini yeniden baþkalarýnýn eline vermeye niyeti yok.